Adam daha orta yaşlarda…

Evli ve çocuklu!

Bölgenin de sevilen insanlarından…

Ofiste pineklerken ansızın polis bülteni düşüyor telefonunuza;

Ormanlık alanda ölü bulmuşlar onu!

Detay yok…

Bu tür haberler bizde ani ve tabii ölüm diye geçiyor!

Gerisi de kimsenin umurunda değil zaten…

Sahi gencecik bu insan niye boynuna ipi asıp canına kıymış, niye sevdiklerini yasa boğmuş ki!

Sözde değil de gerçek bir sosyal devlet olsaydık birileri bu işin perde gerisini araştırır, ülkede yaşanan facianın, tabi ki hızla artacak olan facianın da sırrını ortaya koyabilirdi…

Ama işte gelin görün ki hiçbir zaman bunu yapmıyoruz, yapmayacağız da!

Son yaşanan facia yine bir borç faciasıdır…

Hani sadece şu raflarda bekleyen 23 bin dosya var ya!

İşte onlardan biri de adam gibi devlet olmayınca bir kişinin daha canını aldı…

Ölen öldü kalanlar da şimdilik bizimdir!

Daha önce de vardı ama yaşanan pandemi nedeniyle ekonomi tepe taklak olunca polis ve mahkemelerdeki dosyalar da katlandıkça katlandı…

Ve biz son süreçte bunu defalarca buradan sizlerle paylaştık, devleti yönettiklerini zannedenlerin gündemine getirmek istedik!

Hani bu durumlarda hep biz uyarmıştık denir ya…

Ama dediklerimiz yeri ve zamanı gelince acı gerçek olarak önümüze hep çıkılor ve çıkmaya devam ediyor…

İşte o uyarı yazılarından sadece bir tanesi;

“Bir televizyon kanalına konuk olduk…

Ekonomik sıkıntılar konusunda görüşümüzü sordular!

Şimdi hemen her sektör tel tel dökülüyor ya…

Sunucuya aynen şunu söyledik;

Asıl zor günler bundan böyle başlıyor, diye…

Aslında sosyal patlamalar çoktan başladı!

Bunların bir kısım basına yansırken birçoğundan kimsenin haberi yok…

Hemen her konu aile içlerinde kalıyor!

Ama bu sessizlik çok fazla uzun sürmeyecek…

Toplumun büyük çoğunluğu krizin kapı eşiğinde bekliyor!

Umut olsa hadi neyse diyeceğiz ama tünelin ucunda ışık da gözükmüyor…

Bırakın özel sektörü bir yana, hükümet artık kamu çalışanları ile emeklilerini de ödeyemeyecek çizgiye geldi!

Maliye Bakanı Oğuz’a kızıyorlar…

Cenevre’de görüşmeler yapılırken niye memur maaşlarını ödeyemeyecek noktadayız diye açıklama yaptı diye!

Doğru söyleyen ve dokuz köy meselesidir bu…

Oğuz içinde bulunduğumuz tabloyu ortaya koyuyor!

Elde yok avuçta yok, Ankara’dan para gelmezse ödeme de yok, bu kadar açık ve nettir bu artık…

Sürdürülebilir yanı da yok!

Bir de tabi ki bazı sendikalar var ki resmen başka dünyada yaşıyorlar…

Ankara’ya da istemezlermiş memurunu da!

Samimiyetsiz açıklamalar bunlar…

Boylarına boslarına bakmadan kafa tutuyorlar!

İnsanı bazen içinden geliyor, birkaç aç bu memlekette maaş ödenmese de bir gürsek hallerini…

Geçmişte bunlar çok yaşanmıştır!

Sokakta eylem yapıp Ankara’yı istemediklerini haykıranlar, hükümetle gizli toplantılarda gidip Ankara’dan para istesinler diye çağrı yaparlardı…

Aynı tas aynı hamam devam ediyorlar!

Bizde ekonomi zaten yıllardır ağır aksak gidiyordu şimdi buna bir de salgın eklenince her şey gün yüzüne çıktı…

Taşıma suyla değirmenin dönmediğini hep birlikte gördük, görmeye de devam edeceğiz!

Eğer bir çözüm üretilmezse de bunu önümüzdeki aylarda çok daha fazla hissedeceğiz…

Kriz resmen geliyorum diyor, ama duyan yok, gören yok, bunun önüne geçmek için parmağını kıpırdatan hiç yok!

Geçmişte olduğu gibi, Ankara gönderirse verecekler…

Tamam elde yok avuçta yok ama…

Bu hükümetin en azından kriz yönetimi oluşturarak yapabileceği şeyler de yok değil!

Cumartesi günü bir okurumuz aradı şahit olduğu bir dramı anlattı…

Hemşire bir arkadaşına mazbata çıkmış!

Hani şu pandemi döneminde kahraman ilan ettiğimiz sektörden bir hemşire…

Borcunu ödeyememiş, hapis yatacak!

Hasta olup hastaneye yatmış…

Hastanede olduğu müddetçe hapse girmeyeceği düşüncesiyle!

Çünkü kendisine başka bir seçenek verilmemiş…

Düşünü bir kere, kendisi bir devlet memuru ancak borcunu ödeyemiyor böyle bir yola başvuruyor!

Allah sabırlar versin…

Peki ya memur olmayanlar!

Bir seneden fazla bir süredir dükkanlarında siftah yaptığı gün şükredenler var…

Özel kapandığı için devletin bin 500 TL’sine muhtaç bırakılanlar!

Hele de aylarca işsiz kalanlar…

Gelirleri sıfır noktasına kadar düşenler!

Hükümet edenler artık nutuk atmayı bir yana bırakmak zorundadırlar…

Bankalara sözlerini geçiremedikleri için yeni faiz mağdurları her geçen gün artmaktadır!

Bizde öyle bir sistem getirilmiştir ki borcu olanları hapse göndererek, borçlarını ödeme imkanı bile veremiyoruz onlara…

Hapse sokulan birisi bu nedenle çalışamasa nasıl olacak da borçlarını bir şekilde ödeyecek!

Başka bir tespit daha…

Eğer bu işle görevli polis memurları biraz insaflı olmasa değil şimdiki hapishane yeni hapishane açılsa bile mazbata suçluları bile sığmayacak buralara!

Burada polis memurlarının insafı, süre uzatmaları sayesinde yoğun kalabalıklar yaşanmıyor…

İyi de nereye kadar…

Sonuçta alacaklı da haklı ama burada en önemlisi devletin artık bir otorite olarak kendini hissettirip orta yolu bulması!

En azından yaşanan kriz biraz olsun sonlanıncaya kadar…”

MESAJ KUTUSU

Sayın Ersan SANER, mazbatalar konusunda hükümet olarak gerekli adımları atmayıp oluruna bırakırsanız daha çok aile yetim kalacak. Sosyal patlamalar ardı ardına yaşanacak haberiniz olsun istedik. Bu arada sırada kredi kartları faciası var, demedi demeyin olur mu?

Sayın Koral ÇAĞMAN, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı makamına geri dönmek için karar aşamasında olduğunuz yönündeki açıklama hem partiniz de hem de hükümet içinde memnuniyetle karşılandı. Hükümet krizi en azından şimdilik geride kalmış olacak!

Sayın Hüseyin Macit YUSUF, çok yakında KKTC’deki siyaset ve siyasilerin perde gerisi olaylarını ifşa etmeye hazırlandığınız konuşuluyor. Yayınlara başlayınca Sedat Peker’in bile pabucunun dama atılacağı belirtiliyor. Bazıları çok rahatsız olacak desenize!

Sayın Kutlu EVREN, Kimlik Dairesi’nin verdiği son kartların çiplerinin düştüğü yönünde şikayetler yapılmaya başlandı. Bir talimat verin bakalım müdür arkadaşlara bunun sırrı neymiş, önlemlerini de gecikmeden alsınlar…

Sayın Fikri ATAOĞLU, hükümet krizinde tüm gözler sizin üzerinizdeyken Koral beyi nihayet ikna ederek bakanlığa dönmesi için başarımlı bir operasyon gerçekleştirmişsiniz. Bu arada perde gerisinde kriz yönetiminde hayli önemli baylı poslu dostlar da varmış…

Sayın Afet ÖZCAFER, hükümet krizi şimdilik çözülmüş gibi görülse de bütün gözler artık sizin üzerinize çevrildi. Rövanş maçında nasıl bir taktik uygulayacağınız merak konusu olmuş. Hadi bakalım gazanız mübarek olsun…

Sayın Oğuzhan HASİPOĞLU, Ankara ziyaretinde Süleyman Soylu ile birlikte çekildiğiniz kol kola fotoğrafları sosyal medyada paylaşmanız hayli manidar olarak nitelendirildi. Bu paylaşımlar acaba kime ya da kimlere karşı bir mesajdı?

Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, yıllar önceki bakanlıktan istifa kararınızı hatırlatıyorsunuz ama asıl nedenleri sizden ve bizden başka birisi de hiçbir zaman bilmeyecek değil mi? Sonsuza kadar aramızda bir sır olarak kalacak hiç merak etmeyin siz olur mu?

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, fare ilaçlarının temini konusunda sizin de girişimde bulunmanız aksi halde bir çok ürünün fare istilası nedeniyle heba olacağı konusunda şikayetler gelmeye başladı. Yani basit bir ihale bile bu kadar uzatılıyorsa artık ardında rant meseleleri olduğunu düşünmeye başladık…

Sayın Dilek Yavuz YANIK, muhalefete karşı muhalif nokta atışlarınız ilgi ve merakla izlenmeye devam ediyor. Bu arada siz yazacak bir yayın organı arıyorsanız çok sayıda doğru adres var, hiç çekinmeyin deriz…