Dipkarpaz ziyareti son iki gündür moda haline geldi…

Suriye’de petrol sızıntısı oldu ya!

Medya mensuplarından çok siyasilerin uğrak yeri oldu…

Çoğu da felaket tellallığı yapıyor!

Yandık bittik diye haykırıyorlar…

Bir de teğet geçecek geçmeyecek diye tahminlerde bulunuyorlar!

Umarız ile başlayan cümleler ardı ardına geliyor…

Bir iki üniversitenin bilim adamından başka bilimsel açıklama yapan yok!

Onları dinliyorlar mı bilmiyoruz…

Çünkü bu işler öyle açıklama yapmakla, tahmin yürütmekle filan olmuyor!

Tamamen teknik bir konu…

Aslında alt alta topladığınızda ortaya çıkan sonuç bu konularda tamamen çaresiziz!

Bu kadar basit…

Her zaman olduğu gibi bu sorunu da Türkiye çözecek göndereceği gemilerle sızıntı temizlenecek işin doğa katliamı meselesi de sonraki konu olacak!

Dememiz şudur;

Akdeniz’in göbeğinde minicik bir ülkeyiz…

Cennetten bir parça ancak, başımıza gelebilecek olan felaketlere bile hazır değiliz!

Teğet geçerse ne ala…

Ya geçmezse işte o zaman ne olacak!

Hele de bir turizm sektörünün başına gelebilecekleri düşünmek bile insanı korkutuyor…

Bunları hep bir yerlere yazıp kulağımıza küpe yapmak gerek!

Tabi ki siyasetten vazgeçebilirsek…

Dün sabahın ilk saatlerinden itibaren okurlardan yoğun bir şikayet furyası yaşadık…

Sosyal medyada da konu aynıydı!

Tesadüf bu ya evlere ve işyerlerine gelen elektrik faturalarında ciddi bir artış gözlendiğine yönelik yorumlar yapıldı…

Biz de dahil bizim çevreden de yakın arkadaşların ortak sorunuydu bu aslında!

Acaba kaçırdık mı diye hükümet üyesi birkaç kişiye de sorduk zam mı yapıldı diye…

Zam filan yapılmamış!

Bir de yaz tatili nedeniyle ayın en az üç-beş günü otellerde ve konaklama yerlerinde kalanlar da olduğu için elektrikteki artışlar kafalarda çeşitli soru işaretleri yarattı…

Bu nedenle konunun açıklamaya ihtiyacı vardır!

Kurum yetkilileri bu artışın neden kaynaklandığını açıklarsa en azında yanlış anlaşılmalara fırsat vermeyeceklerdir…

Bu arada bir düşünsenize!

Kurum müdürü geçtiğimiz haftalarda kurumun zarar etmemesi için yüzde 30 civarında zam yapılmasını istemişti…

Bir de yapılsa artık vay halimize!

Bir de o açıklamada şark kurnazlığı yapıldığını öğrendik…

Zam isteği kurumun filan değilmiş!

İlgili bakan aramış bizzat kendisi istemiş bu açıklamanın yapılmasını…

Olacaksa da yüzde 15 civarı bir zam düşünülüyormuş!

Büyük ihtimalle de kendilerini kahraman ilan edeceklerdi…

Nasıl devlet yönetimi anlayışı ama!

UBP içinde iki bakan neredeyse birbirine giriyordu…

PCR testleri ücretli ya da ücretsiz olacak diye fena halde kapıştılar!

Sonuçta aşıya teşvik olsun diye aşılılara ücretsiz kararı geçerli oldu…

Doğru olan da buydu!

Zaten dün aşısızlar için PCR’nin ücretsiz olmasının son günüydü hastaneler ve diğer belirlenen yerlerde uzun kuyruklar oluştu…

Artık bundan sonra onlar düşünecek!

Peki kaynak mı bulundu da aşılılara yeniden ücretsiz test kararı çıktı…

Kaynak bulunmadı ama her iki bakanlıkta ciddi bir tasarruf tedbiri alarak mutlu sona ulaşılmasında öncü oldular!

Günlük 1 milyon TL olan test ücreti alınan tedbirlerle 500 Bin TL’ye düşürüldü…

Demek ki isteyince oluyormuş meselesi yani!

Son olarak işverenlerin uyanıklığı var bugünkü menüde…

Zamlar ardı ardına patlarken asgari ücretin hala belirlenememesi dar gelirlileri çılgına çeviriyor!

Püf noktası da şurada yatıyor;

Belki de ülke tarihinde ilk kez işçi ve işveren aynı rakamda anlaştı ama hükümet buna karşı çıktı…

İşverenler burada bonkörlük mü yaptı, asla öyle bir şey yok!

Meğerse patronlar işçi kesiminin rakamını kabul ederken aslında hükümetten desteğin devam etmesini planlıyorlarmış…

Bu konuda kamuoyu baskısı oluşturacaklar, devlet pes edecek ve yapılacak zammı işveren değil devlet karşılayacak!

Gayet akıllıca değil mi?

Burada şunu anlıyoruz ki bu ülkede masum olanlar çok az sayıda kaldı…

Genelde tingözlük yapıp, devletin sırtından ülke insanlarına şirin gözükmeye çalışıyorlar!

Bakalım devlet bu kadar yüke daha ne kadar dayanır…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ünal ÜSTEL, testlerin ücretli olup olmaması tartışmalarında istifadan döndüğünüz hatta olumlu karar üretilmese bakanlığı teslim edip görevi bırakma kararı aldığınızı öğrendik. Kurultay ve erken seçim öncesi doğru bir karar olmazdı neyse ki sorun kökünden çözülmüş oldu…

Sayın Ersan SANER, parti siyasi kulislerinde kurultay olmadan önce baskın bir seçim kararının her alınabileceği konuşulmaya başlandı. Teknik olarak mümkün mü bilemeyiz ama umarız böyle büyük bir hatayı yapmazsınız. Bu arada tokmağı davula vururken mesajınız kimeydi, konuyla ilgili bahisler bile yapılmaya başlandı…

Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, 24 Ekim tarihinde yapılacak olan parti kurultayında sonucu Lefkoşa’nın belirleyeceği ve onun için de sizin işaret edeceğiniz adayın şansının çok büyük olduğu konusunda yorumlar yapılıyor. Bakalım bu konuda tarafsız kalabilecek misiniz?

Sayın Ersin TATAR, tatilde bile size rahat yok değil mi? Madem öyle sizin korumalara talimat verin ki çevrenizde kuş uçurtmasınlar. Paparazzilerin özel hayata müdahalesi ne yazık ki tüm dünyada büyük prim yapmaya başladı…

Sayın Serdar DENKTAŞ, Kurucu Cumhurbaşkanımızın anıt mezarının içler acısı durumu sadece aileyi değil oraya giden bütün ziyaretçileri rahatsız ediyor. Aile reisi olarak bu konuda girişimde bulunmanız gerekirse de tepki koyarak devlet mezarlığına nakletmeniz isteniyor…

Sayın Fırat ATASER, Alsancak Belediyesi olarak PCR testi başına 10 TL ücret talep etmeniz sembolik bir rakam olsa da bunu gönüllülük esasına göre yapmanız öneriliyor. Öyle zorda olan aileler var ki evlerine ekmek götüremeyecek durumdalar…

Sayın Kubilay ÖZKIRAÇ, sendikada bu dönem sanki de tehdit etme süreci olarak tanımlanmaya başladı. Sürekli tehdit ve korkutma kamuoyunda büyük rahatsızlık yaratıyor. Bu arada sendikanın ülkeyi karanlığa boğma gibi bir yetkisi de olmadığı söyleniyor. Bu arada borcunu ödemeyen dairelerin şalterleri indi mi?

Sayın Murat BOZOĞLU, mahkeme kararı ile alınan vergi kaçırma meselesi için kamuoyu detaylı bir açıklama bekliyor. Bu konuda bazı söylentilerin önünü kesmek için çok fazla da gecikmeyin deriz!

Sayın Hasan YÜCELEN, sosyal medyada parti içi muhalefetin dozunu her geçen gün artırdığınız gözlemleniyormuş. Yakın çevreniz bunu milletvekilliğine bir hazırlık olarak değerlendiriyorlar, hadi bakalım hayırlara vesile olsun…

Sayın Hakan YOZCU, Tıp Fakültesi öğrenci babası olmak herkese nasip olmaz değil mi? Başta kızınız olmak üzere kendisine destek veren tüm aileyi tebrik eder başarılarının devamını dileriz. Bundan böyle artık siz de İzmir ziyaretlerini epey artıracaksınız demektir, bize sadece midye dolma getirin başka bir şey istemeyiz…