UTANCIMIZ ÇÖP VE ÇÖP YANGINLARI MESELESİ

2021 yılının Kasım ayında Güngör çöp depolama alanı günlerce yandı.2022 Mayıs ayında yine.Daha önceleri Dikmen yanıyordu.İskele, Mağusa,Lefkede.

Günlerce havadaki çöp dumanını soluyup bahane dinledik ama kapsamlı çağdaş çözüm yok.

Şimdi Lefkede ayni sorunun devam ettiğini görüyoruz.

Lefke çöp alanında çıkan yangın ve sonrasında duman 3 gündür bölgeyi etkiliyor.Daha bir sürede etkileyeceğe benziyor.

Boğazınızı yakan dumanın etkisi güneyde Solya vadisine kadar uzanıyor.

Sebepleri basit tabii.Çöplerimizi hala ilkel topluyor ,ilkel depoluyoruz.

Sonuç ise her zaman olduğu gibi kaçınılmaz.Yanan çöpler ve toprağı suyu havayı kirleten atıklar.

Evet çöpler Turizm ülkesi dediğimiz ve onunla kalkınacağız diye uğraş verdiğimiz ülkemizin kanayan bir yarası.Herkes birbirine yollardaki çöpleri atıkları işaret ederken, başka ülkelerin çevre temizliğinden düzeninden bahsederken bir taraftanda arabasının penceresinden dışarıya çöp atmayı sürdürüyor.

Ülkeyi açık kanalizasyon ve çöp deposu haline getiren anlayışın terk edilerek aslında çevre yasasının en başta erk sahipleri tarafından uygulanması gerekiyor.

Katı atıkları, çevre yasasının “katı atıkların ortadan kaldırılması” maddesinin esas ve usullerine aykırı biçimde imha etmekten vazgeçmeleri gerekiyor.

Bu görevde öncelikle Belediyeler ve merkezi hükümete düşüyor.Yasalarla kendilerine yüklenen sorumluluları korkmadan ve herhangi bir siyasi beklenti içine girmeden uygulamaları şart.

Peki Belediyeler Çöpleri nasıl depolamalı?

Dünyada çağdaş belediyecilik anlayışı içerisinde bugün yerel yönetimler son 30 yıldır çevre ve insan sağlığını tehdit eden ilkel çöp depolama alanlarından vazgeçip düzenli ve kontrol edilebilir çöp depolama alanlarına geçmekte böylelikle çöp alanlarında yaşanan böylesi tehlikelerin önüne geçerken evlerden toplanan evsel atıklarıda geri dönüşümle değerlendirme yoluna gitmektedir.

Birçok ülkede artık sokaklarda çöp konteynerleri dahi görmüyorsunuz.Çöpler toplanıncaya kadar yerlatındaki konteynerlerde biriktiriliyor.

Düzenli çöp depolama alanı derken sakın sadece gelen çöplerin toprak ile kapatılması anlamı çıkmasın.Bu toprakla kapatılan çöplerin alt kısmlarına döşenen borularla altta sıkışan metan gazınında dışarı alınması gerekiyor.

Yoksa bir süre sonra altta sıkışan gaz patlamalara ve yangınlara sebep olacaktır.

Çöp alanlarımızda bu uygulama yapılmadığı için çıkan yangınların esas sebebide budur.

Bugün dünyada Katı atık depolama tesisinde toplanan evsel atıklardan çıkan metan gazının enerji üretiminde kullanılması için tesis kurulumu ve işletilmesi ayrı bir sektör haline gelmiştir.Bizde ise bu türden projeler söylemden öteye gidemiyor.

Peki yanan çöp alanlarından yayılan çöp dumanı ile ortaya çıkan duman tehlike arzediyormu?

Çıkan çöp gazı karbondioksite göre 21 kat daha fazla küresel ısınma potansiyeli olan metan içermekte.

Yanma sırasında ortaya çıkan karbonmonoksit (CO), oksijenden çok daha hızlı bir şekilde kandaki hemoglobine tutunarak vücuttaki oksijeni bloke ediyor ve baş ağrısı vb. hastalıklara yol açıyor.

Doğalgazın yanmasıyla ortaya çıkan kokusuz ve gözle görülemeyen azotoksit ise güneş altında reaksiyona girerek nitrata dönüşüyor. Akciğerlerin koruma mekanizmasından geçen nitrat vücutta nitrik asite dönüşüyor. Bu da bağışıklık sistemini çökerten maddelerin başında geliyor.

Zararları tabiî ki bu kadarla bitmiyor! Meyve ve sebzelere verdikleri zarar ise kilometrelerce uzaklara kadar gidiyor ve dolayısıyla insanlarada zarar veriyor.

Halbuki bu gazın toplanarak doğrudan atmosfere karışması yerine yakılarak elektrik üretilmeside mümkün.

İsterseniz birde çöp alanlarının konumlandığı alanlara bakalım.

Güncel yangın olması açısından Lefke çöp alanının konumlandığı bölgeye bakarsak.

Lefke Çöp alanının yeri buna uygunmu?

Çöp alanı olarak kullanılan bölge CMC’ nin açık madencilik yaptığı bir alandır.

Bu alan yaklaşık 30 yıldır kullanılıyor.Bu çukura yağan yağmur suları yamaçlardaki sel suları düşerken bu yanında günde tonlarca vidanjör suyuda buraya dökülüyor fakat çok ilginçtir su seviyesi hiç yükselmiyor.

Neredeyse hep ayni.

Sizce bu alana dökülen atık suların yer altı sularına karışma olasılığı yokmu?

Çevre yasasının ilgili maddeleri ve tüzükleri gereğide hem yerleşim alanlarına uzaklığı hemde su kaynaklarına yakınlığı dolayısı ile bu alanın ilkel çöp depolama alanı olarak kullanılmasına izin vermiyor.

Bugün dünyada en küçük belediyelerin bile düzenli çöp depolama alanları varken son 40 senede ülkemizde düzenli bir çöp depolama alanı kazandırılarak çöp yangını gibi bir tehlikenin önüne geçmek varken birtakım mazaretlere sığınmak çağdaş belediyecilik anlayışaına yakışan bir davranış olmadığı kanaatindeyim.

Çözüm basittir ve tektir yangının ortaya çıkacağı tehlikeleri ortadan kaldırmak. Buda düzenli çöp depolama alanı ile mümkündür.

Çevre Yasasının atık yönetimiyle ilgili ilke ve yükümlülüklerinde belirtildiği gibi

katı atıkları, çevre yasasının “katı atıkların ortadan kaldırılması” maddesinin esas ve usullerine uygun biçimde imha edilmektir.

Bu konuya 2018 yılında yayınlanan Kirleten Kim kitabımdada değinmiştim.İlgi duyanlar 6.sayfasına bakabilirler.

Peki bu konuda ne yapılmalı?

Birkere İdare kendi üzerine düşeni yapmalı.Yasalarla kendine yüklenen sorumlulukları yerine getirmeli.

Getirmiyorsada denetim sorumluluğu ve görevi olan halk hak aramak için hukuk yolu dahil hertürlü baskıyı uygulamalı .Çünkü iş gelip sağlığımızı yaşam kalitemizi etkiliyor.

Bu konuda Çevre Bakanlığına yüklenen sorumluluklar bulunuyor mu.

Kesinlikle.

Belediyeleri de düzenli çöp depolamaya zorlayacak yetkilere sahip.

Bakın ne diyor çevre yasası çöplerle ilgili;8.maddesi;

Belediye atıklarının toplanması ve/veya toplattırılması için bir sistem kurar ve/veya kurdurur ve uygular ve/veya uygulatır. Belediye atıklarının işlenmesi de dahil olmak üzere çevre açısından güvenli olarak yönetilmesi ve bertaraf edilmesini ve/veya ettirilmesini sağlar. Belediye atıklarının kaynaktan ayrı toplanmasını teşvik eder.

Kim yapar bunu.Çevre Bakanlığı .

Birde 8-E şıkkına bakalım.

Belediyeler evsel katı atık bertaraf tesislerini kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmekle yükümlüdürler. (Yapılması zorunlu olan iş veya bir işi yapma zorunluluğu, yükümlülük, yüküm, mükellefiyet, mecburluk, mecburiyet)

Mecburdur deniyor yani.

Madde 19

Kanalizasyon sistemleri, septik tanklar ve emici kuyulardan gelen kentsel atık suyun ve/veya endüstriyel atık suların Çevre Koruma Dairesinden Atık Su Deşarj İzni alınmadan ve bu izinde belirtilen koşullara uygun olmadan doğrudan alıcı ortama deşarjı yasaktır deniyor.

Alınıyormu bu izinler?Açıkçası kuşkuluyum.Eğer alınıyor diyen varsada günlük izin belgelerini bir zahmet halk ile paylaşsınlarda içimiz rahat etsin.

Bu arada “Alıcı Ortam”ın , hava, toprak ve su ortamları ile ilgili ekosistemleri anlattıgınıda birkez daha hatırlatalım.

Halbuki Çevre Bakanlığının çevre dairesi aracılığı ile bu konuda yapacağı yaptırımlar var.Keseceği cezalar mevcut.

Çevre yasası 79-9-A- Alıcı ortama 1m’den daha az bir çöp dökmeniz halinde bile yapılan eyleme yürürlükteki aylık asgari ücret kadar para cezası veya altı aya kadar hapis cezası öngörüyor.

Çok üzgünüm ki bugün yaşadıklarımızda geçmişte yaşadıklarımızdan farklı değil.

Keşke diyorum keşke her işbaşına gelen Çevre Bakanı yada Belediye başkanı bir çevre sorununu çözseydi. Bugün birçok ülkede tarihe karışan bizim için utanç kaynağına dönüşen çöp konusunu konuşmamış olurduk.

Çevre sadece benim senin değil hepimizin ortak geleceği ve bu geleceğimizi korumak ve idamesini sağlamak için erk sahipleri eğitim yanında caydırıcı ceza yönteminide uygulamalıdır.Yapamıyorlarsada biz sade vatandaşlar olarak onları zorlamak zorundayız.

Bu ülkesini seven her bir bireyin görevi ve sorumluluğudur.Aksi takdirde bu çöp meselemiz bitmeyecek.Böyle oluncada ne gönül rahatlığı ile girebileceğimiz bir deniz nede genzimiz yanmadan rahatça dolaşabileceğimiz kasabalar şehirler bulabileceğiz.