Sayın Başbakan ‘’Ali Pilli yorulmuş ve dinlenmesi gerekiyordu’’ demesine bakmayın.Kendisi çok kibar biri olduğundan bu üslupla bunu telafuz etmiştir.

Aslında bunun Türkçe meali şu şekildedir.

Ali Pilli iyi doktor olabilir, konu Doktorluğu değil, Bakanlığıdır.

Ve Ali Pilli ne yazık ki iyi Bakan değildir .Görevinin gerektirdiğini yapamadığı gibi bunun bedelinide Halk ödüyor.

İyi yönetici olmakla iyi insan olmanın ayırımını yapamayan bir kesimin ona destek vermesi ise ülkemizde sağlık sistemindeki sorunun büyümesine Hükümetinde bundan yara almasına neden olmuştur.

Mesela Bulaşıcı hastalıklar yasası tam olarak çalışmadı, bu yönde yeterli çalışma yapılmadı, bu da Ali Pilli’nin organizasyon yapma becerisi olmamasından kaynaklandı.

Ali Pilli iyi insan olabilir, konu insanlığı değil, Bakanlığıdır. Çünkü yasada adı geçen komiteleride çalıştıramadı, tüzüklerin çıkması için gereken organizasyonu yapamadı.

Mesela Bulaşıcı hastalıkların sürveyansı önlenmesi ve kontrolü ile ilgili aşağıdaki komiteler oluşturulur:

(1) Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi,

(2) Sürveyans Komitesi,

(3) Laboratuvar Komitesi,

(4) Enfeksiyon Kontrol Komitesi.

Bu komitelerden Üst Komite dışında hiçbiri ortada yok.Yapılmadı.

Ali Pilli 1 yıldır Sürveyans Komitesi’ni çalıştırıp kararlar almıyor.Yapamıyor .Çünkü bunu organize edecek yeterli kapasiteye sahip değil.

Sürveyans Komitesi çalışsa temaslı insanların takibi, kontrol için bilimsel neler yapıldığı, DSÖ belgelerinden alınıp üst komiteye önerilebilirdi.

Sağlık Bakanıda ‘’Herkes kendi başının çaresine baksın’ diye açıklama yapmazdı.

Sonra Aşılama organizasyonu tam bir kaos Bakan’ın bunda ne suçu var diyebilirsiniz?

Malesef var.Çünkü Bulaşıcı hastalıkların sürveyansı ve kontrolü sistemi içinde laboratuvar alanında yürütülen çalışmaların planlanması, uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi aşamalarında Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesine bilimsel ve teknik konularda önerilerde bulunması ile ilgili maddede çalıştırılmadı.

Bırakın Organizasyonun doğru yapılmasını . Sevk ve idaresinide yapamadı.

Bizi dinlemeyenlere caydırıcı ceza vereceğiz dedi.Tek bir kişiye ceza veremedi.Ceza olmadığını görende yasakları dinlemedi. Bana ceza yazdılar bu cezayıda gidip ödedim diyen kaç kişi gördünüz.

Tüzükler çıkmadı.

Çıksa Hastanelerde Enfeksiyon Kontrol Komiteleri kurulacaktı.Kurulamadı.

Sonuç olarak Tüzükler olmadan yasalarda çalışamadı.

Bunların tümü Sağlık Bakanının görevleri ve kendisini bunların yapılmasında alıkoyacak birşey varmı.

Yok…Varsaydıda .Hizmet edemiyorum der istifasını verir ayrılırdı.Başkalarının ekmeğine yağ sürmezdi.

Son 1 yıldır yazıyorum .

Ali Pilliyi insan olarak severim Ama Sağlık Bakanı Ali Pilliyi sevmedim.Keşke daha önceden istifa etseydi.Görevden alınmayı beklemeseydi.

Hem kendisi hemde toplum rahat eder dinlenirdi. Sanırım koltuğun sihrine oda kapıldı.

Ve tarihten bir anektod;

Yoksul bir ailede M.S. 245'te doğan, bir süre sıradan asker olarak çalışan, sonra İmparatorluk özel birliklerinin başına kadar yükselen Diokles, 39 yaşında Roma İmparatoru olarak seçildi.

Sonradan kendine Diocletianus(Diokletianüs) dedirten yeni yönetici, yarım yüzyıl içinde 20'yi aşkın kez iktidar değiştirerek sallantılı bir dönem yaşayan Roma İmparatorluğu'nu yeniden ayağa kaldırmayı başardı.

Ekonomik reformlar gerçekleştiren ve ordu başta olmak üzere devleti yeniden düzenleyen Diocletianus, çok büyük olduğu için yönetilemeyeceği kanısına vardığı ülkeyi ikiye böldü.

Arkadaşı Maximianus'u Batı'nın başına imparator yaptıktan sonra Roma'yı terk edip Doğu'nun İmparatoru olarak başkent ilan ettiği İzmit'e (Nicomedia) yerleşti.

Sonradan "Sezar" sıfatıyla iki yönetici daha seçti; biri kendi yardımcısı Galerius, diğeri de Maximianus'un yardımcısı Constantius oldu.

Ülkenin fiilen dörde bölündüğüne işaret eden tarihçiler, buna "tetrarşi" (Yunanca "dörtlü yönetim") dediler.

Ancak söz konusu "dörtlü", uyumlu bir yönetimle devleti güçlendirmeyi başardı.

Diocletianus'un kurduğu otokratik yönetim döneminde devlet eliyle defalarca kitlesel katliamlar yapıldı.

İktidara gelmesinden 20 yıl sonra ilk kez Roma'ya giden 51. Roma İmparatoru, dönüşte ağır hastalandı.

Bu sırada hayat ve iktidar üzerine yeniden düşünme fırsatı bulan Diocletianus, 1 Mayıs 305 tarihinde herkesi şaşırtarak gönüllü olarak iktidardan ayrıldı.

Ve... doğduğu Dalmaçya'ya göçerek Adriyatik Denizi kıyısındaki Split'e (bugün Hırvatistan'ın ikinci kenti) yerleşti.

Orada çiftçiliğe başlayarak ölene kadar sebze yetiştirdi. Yönetime dönmesi için kendisine uzun süre yalvaranlar oldu; bunlar arasında bir ara işleri sarpa saran Galerius ve Constantius da vardı.

Kendisini iktidara döndürmek isteyenlere Diocletianus'un verdiği cevabın, tarihteki yeri çok önemlidir.

Burada kendi ellerimle yetiştirdiğim lahanaların ne kadar lezzetli olduğunu anlayabilseydiniz, beni başka bir iş yapmak için zorlamazdınız!..

Unutmayın iktidarda yada tarlada olmak değildir önemli olan.

Önemli olan bu hayatta yapabileceğiniz en iyi işi yapmak, onurlu bir yaşamı onursuzluğa tercih etmemek ve bazılarının da lahana yetiştirmesine izin vermektir.