Sabah uyanıyorsun, önce kendine geliyorsun esneyerek yatakta, sonra hafif doğrulup kalkıyorsun yataktan. Yavaş ve de uyuşuk adımlarla mahmur bir biçimde doğru lavaboya, kendine bakıyorsun aynada dağınık bir hal. Sonra başlıyorsun yüz yıkanır, dişler fırcalanır ve saçlar o en dağınık halinden toparlanmak için, hafif nemlendirilip tarıyorsun kendince şekiller vererek.
* * *
Sonra odaya geçip üst baş derken, bir daha bakıyorsun aynaya bir tarak hamlesiyle biraz dağılanı da topluyor ve çıkıyorsun evden. İşte bu ritüel zaman zaman dağılan hayatımıza, hayallerimize ve de umutlarımıza da gerek, en önemlisi de umudlarımızı taramak dağılan, bozulan hatta yıkılan o umutlara.
* * *
Çok uzun yıllardan beri var olmak için mücadele veren bir halk için, en zor olan şey umudun varlığını korumaktır. Bu da yetmezmiş gibi kırk küsür yıldır umutlarımız sömrülüp dağıtılmaya devam etmektedir. Hep bir umut diyerek, gerek bireysel kurtuluş için gerekse varlık ispatı için bu sisteme rağmen demokrasi hakkı için yaşadık.
* * *
Artık umutlarımızı taramak zamanıdır, gerçek mücadele hiç bitmeyendir. Kalkıp bu sistemin bizi uyuttuğu yerden, doğrulup kendimize bir çeki düzen verdikten sonra umutlarımızı toparlamalıyız. Onlara inanıp yola koyulmalıyız, biz varız ve biz tüm gerçekliği ile sosyal, ekonomik, kültürel haklarımız için umutlarımızı taramalıyız.

Behiç Anibal…..