Bazen acil veya çok ciddi kararlar verirken insanlar tereddütte kalabilir. Doğru olmasa da ilk tepki de verdikleri kararlarını devamında anlamsız bulup değiştirebilirler.

Özellikle güvenliği ve yaşamı tehdit eden olgu ve olaylar karşısında stresin, kaygının veya paniğin bulunduğu ortamlarda bu türden kararsız kararların sıklaştığı ya da etkisini artırdığı izlenebilir.

Hal böyle olunca bilişsel çelişki kuramı ile 1959’da “bireyin tüm yaşamını tutarlılık üzerine kurgulamaya çalıştığı” düzeni ortadan kalkarak hem kendisi hem de çevresi için çatışmalar yaratan görüntüler, duygular ve/veya davranışlar ortaya çıkabilir.

Bu durumlar sıklıkla ayrıntısını karşıya açıklamakta güçlük çektiğiniz durumlar söz konusu olduğunda, yardım isteyemeyeceğinizi düşündüğünüzde yaşanabilir. Kendinizi yalnız ve çaresiz hissediyorsanız bu durumlarla karşılaşmanız daha olasıdır.

***

İşte UBP’de yaşananlar da bunun gibi bir sosyopsikolojik süreçten geçiyor gibi…

Örneğin Sucuoğlu’nun adaylıktan çekilmesi, Taçoy’un Sucuoğlu’nun çekilmesi ile bağlantılı olarak çekilmiş olması ve Saner’in aniden ilk akla gelmesi gereken uygulamayı en son uygular pozisyonda kendisini bulması…

Bazı kesimlerin koşulsuz destek beyan eden güçlü bağlarına karşın, bazılarının birlik ve bütünlüğü bozdukları yönündeki nefret söylemlerine varan tepkileri öncesinde tüm bunları dikkatle ve olgunlukla izlenmesi halinde gündemin saptırılmasına neden olan tüm ayrıntılardan kurtulmuş ve olayın içinde bir sır perdesi olduğunu fark edeceksiniz.

Sucuoğlu neden çekildi, şimdi neden yeniden aday olduğunu açıklıyor?

Taçoy neden devam etmeyecek gibi davranıp, salvolayan bir tavır sergiledi ve Sucuoğlu çekilene kadar çekildiğini açıklamadı.

Şimdi Taçoy devam etme taraftarı olduğu halde neden Saner ile birlikte hareket ediyor. Yoksa Saner mi onunla devam edecek?

Doğrudan bir dıştan müdahale var ise neden görev Saner’e verildi?

Dış müdahale Taçoy’u mu yoksa Sucuoğlu’nu mu istemedi.

Hiç hesapta olmayan Saner’in de aday olma, hem de tek aday olma söylentileri neden kulislerde dolaşmaya başladı.

Sucuoğlu yaptığı açıklamasının satır aralarında neyi söyleyemiyor.

Yine dedikodular şeklinde süren ve aileyi, çocukları tehdit eden gizemli bir suikast riskleri dizisi gerçekten var mı?

***

Cumhurbaşkanlığı seçimi hem toplumda hem de Cumhurbaşkanlığı’na başkanını gönderen siyasal partide infiallere yol açmaya devam ediyor.

Bunun sebeplerini sorgulamak ve toplumun bu psikolojiye girmesine sebep olan etkenleri bilmek, bulmak ve deşifre etmek takdir edersiniz ki ilk önce toplam seçmenler arasından seçime gidenlerin %48’ine düşüyor. Seçime gitmeyenler arasında da varsa onlar gibi düşünenler, onlara da…

Devamında en son 1990’larda yaşanan ve toplumun gururunu ciddi anlamda rencide edenlerin, bugünlerde aşikâr yapılmasına olanak tanıyacak kadar fütursuzlaşmalarına biz nasıl ve ne zaman izin verdik?

***

İlk gün Cumhurbaşkanı saraya gidip teamülleri eksiksiz uygulanmasına liderlik edebilseydi; devamında UBP Genel Sekreteri ile tüzüğün uygulanmasını koşulsuz sürdürerek bu değişik Kurultay sürecine girmemiş olsaydı şu an bu denli tırmanmış olmayacaktı hiçbir şe! Bizler de toplumumuz adına bu kadar umutsuzluğa kapılmış olmayacaktık…

***

Toplumsal irade ne zaman gerçekten kendini gösterir biliyor musunuz?

Yazının en başında bahsettiğim bilişsel çelişki kuramında olduğu gibi, artık çok sıkışmış ve canımdan daha önemli değil dediği noktada kişi gözünü körleştirerek her şeyi açığa kavuşturur. Kimin nasıl ve neden zarar göreceği ile ilgilenmediği gibi kendi canını korkusuzca ortaya koyacak kadar cesaretlidir.

Evet zarar daha büyük olabilir. Ancak emin ve kararlı olan kazanır!

Ki bu da genellikle haksızlıkla bir emele ulaşmaya çalışan, zorla hükmetmeye çalışan, korkuyla, baskıyla, tehditle yürümeye çalışan olmaz!

Dr. Çiğdem DÜRÜST