UBP her şeye rağmen…

Henüz kesin sonuç yok, karma oylar belli değil ama belli olan UBP’nin dünkü genel seçimlerde hem de farklı olarak birinci parti çıktığıdır…

Yukarıdaki ‘her şeye rağmen’ kelimelerini kasıtlı olarak kullandık çünkü UBP sadece dışarıdan değil içeriden kendini de vuran bir görüntü sergiliyordu!

Özgürgün’ün özel hayatı, bankalardaki parasının iddialarını bir yana bırakırsak, parti içindeki çekişmeler, mühür kırmalar, eskiler ve yeniler kavgaları seçim sonuçlarına olumsuz olarak yansıyacak düşüncesi hakimdi…

UBP için korkulan olmadı!

Aksine tüm eleştiri ve suçlamalara rağmen belki de kendilerinin bile beklemediği bir seçim sonucuna ulaştılar…

UBP dün bir kez daha rüştünü ispat etmişti!

Hırsızlık, haramilik ve yolsuzluk iddialarına seçmen çok fazla kulak asmadı, biraz da son yapılan vatandaşlıkların rüzgarını alan UBP şimdi ister iktidar olsun isterse muhalefette kalsın eskisinden çok daha güçlü bir şekilde meclisteki yerini alacaktır!

Eğer bir hükümet krizi yaşanır ve birkaç ay içinde yeni bir genel seçim olursa, bu en fazla UBP’ye yarayacak, seçmen güçlü olanın yanında durmak için pozisyon alacaktır…

Tufan Erhürmanlı CTP, hayal ettiği tufanı dün gerçekleştirememiş, seçimden en fazla yara alan parti konumunda kalmıştır…

Daha önceki yazılarımızda da ifade etmeye çalıştığımız gibi, Erhürman yenilikli bir siyasetten yana değil gelenekçi bir siyasetten yana tavır koymuştur!

Dünkü sonuçlar sadece CTP içinde değil, ülke genelinde de hayal kırıklığı yaşanmasına neden olmuştur…

Çünkü seçim ziyaretlerinde en etkili konuşan, en fazla beğeni alan, hesap soracağını kararlılıkla belirten Erhürman’ın partiyi küçülterek ilk seçimi geçirmesi bundan böyle parti içindeki sürtüşmeleri de artıracak, eleştiri okları biraz da fazla duygusal olan genel başkanının moral ve motivasyonunu olumsuz etkileyecektir.

Erhürman bundan böyle yelpazeyi geniş tutup, tüm kesimleri söylemde değil eylemde kucaklarsa ne ala!

Aksi halde kendinin de siyasi hayatı erken tükenecektir…

Kesin sonuçlar elimizde olmasa da bu seçimlerin kazanlarından bir tanesi de Kudret Özersay olmuştur…

Dikkat ederseniz Halkın Partisi değil de özellikle ‘Özersay’ diyoruz!

Çünkü kurulduğu günden bu yana bir parti imajından daha ziyade hep Özersay vitrinini seyrettik toplum olarak…

Ve tabi ki Özersay’ın yaptığı acemice hatalarını!

Ekibini iyi kuramayan bir kaptan yine de bu seçimlerde gelecek için umut vaat eden parti durumundadır…

Kudret hoca tek adamlık ruh halinden kurtulabilir ve önce kendi partisi içinde alınan kararlarda daha fazla demokrasi ilkelerine sahip çıkabilirse, siyasetin sadece çene çalmak değil de halkı ikna etmek sanatı da olduğunu kavrayabilirse siyasi geleceğinin kapılarını da kendi elleriyle sonuna kadar açmış olacaktır!

Hastaneden yazmak da varmış…

Yeni yıla çok da iyi başlamayanlardanız…

Önce ağız içinde küçük bir yara, sonra müthiş bir sızı ile kendimizi hastanede bulduk.

Tabi öyle ağrı sızı geçince hemen bırakmıyorlar insanı!

Araştırma hastanelerini aratmayan bir ilgi ve sonuçta 8 gündür Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin konuğu durumundayız ve bu yazıyı da hastane odasında kaleme alıyoruz.

Ne zaman çıkarırlar bilemeyiz ama mümkün olduğu müddetçe burada da olsak yazmaya gayret edeceğiz!

Burada olduğumuz sürece tabi ki hastane deneyimlerimiz de oluyor, hastaneyi, çalışanları ve hastaları, yaşanan olumlu ve olumsuz her şeyi yakından izleme şansımız oluyor…

Zaman buldukça onları da bu köşeden sizlerle paylaşacak, özellikle sorunların giderilmesi için katkıda bulunmaya çalışacağız.

Ama kesin bir gerçek var ki hiçbir şey dışarıdan görüldüğü gibi kolay ve basit değil!

İçine girdikten sonra asıl gerçeklerle yüzleşiyor, fikirlerinizde de bir takım değişiklikler olabiliyor…

Halen devam eden bu tedavi sürecinde başta hastane Başhekimi Dr. Bülent Dizdarlı ve KBB servisi hekim ve hemşire ekibine gösterdikleri akın ilgi ve hassasiyetten dolayı teşekkür etmeyi de kendimize bir borç biliriz…

Rahmetli babacığımın da dediği gibi;

Allah kimseyi buralara düşürmesin ama, eksik de etmesin…

Yayın yasağı saçmalığı!

Seçim yasakları konusunda biraz çağdışı kaldık gibi geliyor bize…

Cumartesi günü saat 18.00’den itibaren her zaman olduğu gibi yayın yasakları başlatıldı!

Dün de devam etti…

Gazeteler ve televizyonla seçim haberi ve görüntüsü paylaşmadılar!

YSK hatta internet sitelerinde bile yayın yasağı olduğunu gerekirse müdahale edileceğini açıkladı…

Tamam bunlar hep YSK’nın görevi de, başta da dedik ya hep çağdışı kararlar bunlar!

Örneğin dün sabah parti liderleri oylarını kullandıktan sonra basına açıklama yaptılar…

Bu da bir seçim yasağıydı aslında!

Bir önceki günün gazeteleri ve seçim broşürleri kahvelerde restoranlarda masaların üstünde duruyordu, ama tarihleri 6 Ocak’ı gösterdiği için seçim yasağı kapsamına girmedi…

Haber sitelerindeki haberler ve yorumlar dün yazılmasa da aslında birer seçim yasağının parçasıydı!

Onun için seçim yasakları diye kendimizi kandırmayalım…

Daha çağdaş ve mantıklı yasalara ihtiyacımız var bizim!

Her adayın bir listesi vardı!

Hastane sürecine rağmen seçimin son haftasını yakından takip ettik…

Gördüğümüz odur ki adayların büyük bir çoğunluğu partisinden daha ziyade kendisine çalıştı!

Ceplerinde kendi partili adayları geride bırakmak için bölgesine göre çok sayıda liste taşıdılar, dağıttılar, bir anlamda hem partilerine hem de diğer aday arkadaşlarına ihanet ettiler!

Yani bir anlamda genel seçimler siyasi partilerden daha ziyade, adayların yarışı haline geldi…

Birçoğu kazanamayınca dünyanın sonunun geleceğine inandırmışlardı kendilerini!

Ve tabi ki çelişen söylemlerde vardı;

Örneğin bir aday gittiği bir mekanda bulunanlara kendini ön plana çıkaracak listesini verdi…

Sonra aynı mekanda başka bir ilçeden telefon geldi ve orada kendisinin kesildiği söylendi!

Biraz da refleksi olarak ağzından ‘şerefsizler, adiler’ kelimeleri çıktı…

Kimi buna gülerken, düşünenler ise en doğrusunu yapıyordu!

Bizim artık bundan böyle ülkede yaşanan çarpıklıklara ve çelişkilere gülenlerden daha ziyade düşünen ve zihniyeti yargılayan seçmenlere ihtiyacımız var…

ABD yanlısı parti başkanı kim?

TKP-YG Genel Başkanı Mehmet Çakıcı…

Son bir hafta hemen her gittiği yerde bu konuda şikayette bulundu!

Parti adaylarından birisinin ABD Büyükelçiliğinden kovulduğunu ve bunun da sorumlusunun burada ABD yanlısı bir parti başkanının olduğunu iddia etti…

Konuyu biraz da seçim malzemesi haline getirdi yani!

Ama işte bizde hep böyle oluyor…

Çok ciddi iddialar ortaya atılıyor, bir kaşık suda fırtınalar çıkarılıyor ama iş isimleri deşifre etmeye gelince bir açıklama yok!

Akıncı tarafsızlığını korudu mu?

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın kendi açıklamasına göre öyle…

Bize göre ise öyle değil!

Sayın Akıncı dün oy kullanırken bile aslında tarafsız olmadığını göstermiştir…

Hem de seçim yasakları varken sandık başında vatandaşlıklar konusunu gündeme getirmesi aslında taraflı olduğunun da bir göstergesiydi!

Eğer bu açıklamayı oy kullanırken değil de bir gün önce yapsaydı kendisini anlardık ama bu açıklama ile vatandaşlıkları veren UBP’yi karalayarak aslında çok da tarafsız olmadığını ortaya koymuştur…

Bu arada 2.5 yıldır tarafsız bir Cumhurbaşkanı olduğunu iddia eden Akıncı’ya da bir soru yöneltmek isteriz…

Göreve geldikten sonra kendi parti ve görüşünden olmayan tek bir kişiyi dahi yanında istihdam etti mi?

Bu istihdamları hangi kıstaslara göre yaptı!

Arıklı’dan manidar açıklama!

YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı’nın dün yaptığı açıklama partilileri tarafından merak konusu oldu.

Arıklı’nın ‘seçim sonucu ne olursa olsun YDP’de yeniden yapılandırmaya gidilecek’ yönündeki açıklaması partinin tepesinde sıkıntı olduğu yönünde yorumlandı.

YDP’li bazı kaynaklar partinin Lefkoşa’daki adayları arasında seçim sürecinde bir takım sürtüşmeler yaşandığını bazı etik dışı hareketlerin olduğunu ifade ettiler.