TC Dışişleri Bakanlığı, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin adanın ortak doğal kaynaklarını, içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle oluşturulacak dayanışma yatırım fonu veya bir başka borçlanma modelinde teminat olarak gösterme düşüncesinin ve Kıbrıs'ın tek sahibi olduğu yanılsamasının bölgede yeni bir krize yol açabileceği uyarısında bulundu.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Güney Kıbrıs Rum yönetiminin adanın ortak sahibi olan Kıbrıs Türk halkının doğal kaynaklar üzerindeki asli haklarını göz ardı ederek, içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle oluşturulacak dayanışma yatırım fonu veya bir başka borçlanma modelinde adanın ortak doğal kaynaklarını teminat olarak gösterme düşüncesi, adanın tek sahibi olduğu yanılsamasının bölgede yeni bir krize yol açabilecek tehlikeli bir tezahürüdür" denildi.

Açıklamada, Türkiye'nin gerek kendi kıta sahanlığındaki hak ve menfaatlerini korumakta, gerek Kıbrıs Türk tarafına verdiği desteği sürdürmekte kararlı olduğu vurgulandı.

Kıbrıs Türk tarafının 24 Eylül 2011 ve 29 Eylül 2012'de iki kez ortak doğal kaynakların hakça paylaşımı için işbirliği çağrısı yaptığına işaret edilen açıklamada ancak bu çağrılara olumlu karşılık vermeyen Rum tarafının, bugün karşı karşıya bulunduğu ekonomik krizi yeni oldu bittiler yaratmak için bir vesile olarak kullanmasının kabul edilemez olduğu belirtildi.

Açıklamada, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının, adada müzakere edilmiş bir çözüm istediği ifade edilerek, Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve ada için ortak refah, istikrar ve güvenliği hedeflediğine, siyasi ihtilaflar gibi ekonomik sorunların da adada barış, uzlaşı ve işbirliği ortamı yaratılarak aşılabileceğini dile getirildi.

Dışişleri Bakanlığı açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

"Adadaki iki kurucu halk nasıl bir gelecek istediklerine birlikte karar vermeli ve anavatanların da iştirakiyle yeni bir düzen inşa etmelidir. Bunun için artık kaybedecek vakit yoktur. Türk tarafı bir an önce ortak refah ve güvenlik anlayışıyla derhal müzakerelere başlanmasını beklemektedir.

Karşı karşıya bulunulan sorunun bir krize yol açması tercihimiz değildir. Bunun barış ve kalıcı çözüm için yeni bir fırsat ve başlangıç teşkil etmesi gerektiğine samimiyetle inanıyoruz.

Kıbrıslı Türkler, adada hiçbir zaman bir Rum devletinde azınlık olmayacaklardır. Buna Türkiye hiçbir şekilde izin vermeyecektir. Ancak Türkiye adadaki iki halkın tercihlerine de saygı gösterecektir. Bu tercih, yeni bir ortaklık inşa edilmesi yönünde olabileceği gibi ki bunun parametreleri bellidir, şayet Kıbrıslı Rumlar adanın güneyindeki doğal kaynaklar üzerinde tek yanlı tasarrufta bulunacaklarsa ve Kıbrıslı Türklerle ortaklığı arzu etmiyorlarsa, iki devletli bir çözümün müzakeresi doğrultusunda da olabilir.

Çözümden önce adanın doğal kaynakları üzerinde tasarrufta bulunmanın tek yolu ise Kıbrıs Türk tarafının 2011 ve 2012'deki önerileri doğrultusunda, BM Genel Sekreteri'nin gözetimi altında bir anlaşma yapılması ve böylece doğal kaynakların paylaşımı konusunda Kıbrıslı Türklerin rızalarının açık olarak alınmasından geçmektedir. Türkiye ve Kıbrıslı Türkler bu anlayışla Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlarla birlikte çalışmaya hazırdır." 
Editör: TE Bilisim