TC Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ndeki ekonomik krize yönelik uygulanan çözüm metodunun başka ülkeler için de uygulanmayacağının sözünün verilmesi gerektiğini ifade etti.

Babacan, söz konusu çözüm metodunun, emsal teşkil etmesi halinde ekonomisi zayıf olan pek çok ülkede bankalarla mevduat sahipleri arasında çok ciddi bir güven bunalımının doğabileceğini, bunun da sarsılan her ülkedeki krizi çok daha hızlı derinleştirebileceğini kaydetti.

Ali Babacan, Bursa Valiliği ile Capital ve Ekonomist dergilerinin işbirliğiyle düzenlenen, Anadolu Ajansı'nın ana yayın sponsoru olduğu ''Uludağ Ekonomi Zirvesi''nde yaptığı konuşmanın ardından Habertürk ve Bloomberg HT'nin ortak canlı yayınına katılarak, soruları yanıtladı.

''Bir kere örnek teşkil ediyorsunuz, sonra da bir daha hiç yapmayacağım diyorsunuz'' diyen Babacan, bunun kendi içinde bile güvenilirliğinin sorgulanması gerektiğini söyledi.

Türkiye'de bu konularda çok dikkatli olduklarını vurgulayan Babacan, ''Böylesine bir acemilik, böylesine bir iletişim hatası, bizim hükümetlerimiz döneminde olmadı, olmaz da'' dedi.

TÜRKİYE’DE İSTİKRAR

''Türkiye'de istikrar devam ettikten sonra, makul getiriler olduktan sonra, güven ortamı olduktan sonra Türkiye'nin dış finansman diye bir sorunu olmayacağını'' bildirdi.

Türkiye'nin ihracat ve ithalatına ilişkin bir soru üzerine Babacan, Orta Vadeli Program'da (OVP) konulan 158 milyar dolarlık hedefin gerçekçi bir hedef olduğunu söyledi. ''Geçen yılki kadar altın ihracatı olmayacak bu sene'' diyen Babacan, buna rağmen 158 milyar doların tutturulacağını tahmin ettiklerini ifade etti.

Babacan, Türkiye'nin ihracatını artırmak için herkesin çok yoğun bir çalışma içinde olduğunu kaydetti.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's'un (S&P), Türkiye'nin kredi notunu artırmasına ve kuruluşun bu artırıma ilişkin yaptığı açıklamaya ilişkin soru üzerine de Babacan, söz konusu kuruluşların özellikle son küresel ekonomik kriz sonrasında ciddi bir itibar kaybına uğradıklarını söyledi.

G-20 toplantılarında, kredi derecelendirme kuruluşlarına olan bağımlılığın nasıl azaltılabileceğine yönelik çalışma başlattıklarını, bu çalışmanın devam ettiğini aktaran Babacan, Türkiye'nin her anlamda çok hızlı ilerlediğini, söz konusu kuruluşların da yavaş yavaş Türkiye'ye yetişmeye çalıştığını bildirdi.

Verilen notların, Türkiye'nin gerçeğinin çok gerisinde olduğuna dikkati çeken Babacan, yatırımcıların ise kendi değerlendirmesini yaparak, Türkiye'ye geldiğini ifade etti.

Ali Babacan, şu anda Türkiye'nin Moody's ve Fitch ile anlaşması olduğunu belirterek, ''Bu ilerde yine değişebilir bakarsınız. Bu tamamen Hazinemizin tercihidir, kararıdır. Bu kadar, konuştuğumuz kadar aslında bundan sonraki dönemde kredi derecesinin üzerinde durmamak gerektiğini düşünüyorum'' dedi.

''NOTLARIN ARTMASI SÜRPRİZ OLMAMALI''

''Yeni bir not artışı bekliyor musunuz?'' sorusu üzerine Babacan, bunun, kuruluşların kendi kararı olduğunu söyledi.

Her üç kuruluşun da Türkiye'ye verdiği notun, Türkiye'nin hak ettiğinin altında olduğunu dile getiren Babacan, ''Dolayısıyla bu notların er ya da geç artması da hiçbir zaman sürpriz olmamalı ama 'şu gün, şu tarihte böyle bir şey olacak' dememiz de doğru değil'' diye konuştu.
Prensip olarak söz konusu kuruluşların yaptığı açıklamalar hakkında çok konuşmak istemediğini belirten Babacan, şunları kaydetti:

''Çünkü biz konuştukça daha fazla önemsenmeye başlıyor, yatırımcılar daha çok dikkat etmeye başlıyor, biraz kendi hallerinde bırakmakta fayda var. Aldıkları kararların, attıkları adımların ekonomiler üzerindeki etkileri artık çok çok sınırlı. Ancak şu var ki bazı bu yatırım yapılabilir seviye var ya, o seviyenin bir özelliği var. Bazı fonlar, neye ne kadar yatırım yapacağım diye bakarken 'şu kadarlık rakamı o yatırım seviyesinin altında, şu kadarlık rakamı da yatırım seviyesinin üstündeki ülkelere yapacağım' diye planlıyorlar. Dolayısıyla biz o yatırım seviyesine bir kuruluş tarafından daha ulaşırsak, Türkiye'ye hiç girmemiş yatırımcıyı da cezbetme imkanımız doğacak, o açıdan önemli. Yoksa Türkiye'nin realitesi açısından değil.''

''YÜZDE 4'LÜK BÜYÜME HEDEFİYLE İLGİLİ HERHANGİ BİR PROBLEM YOK''

Türkiye'nin bu yılki büyüme hedefinin sorulması üzerine Babacan, yüzde 4'lük büyüme hedefiyle ilgili herhangi bir problemin olmadığını bildirdi.

Ali Babacan, cari açıkta ise bir miktar artış olabileceğini ancak çok hızlı bir artış beklemediklerini ifade etti.

Babacan, birçok uluslararası kuruluşun, yüzde 4-6 aralığındaki cari açığın Türkiye için sürdürülebilir olduğunda hemfikir olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

''Eskisi gibi 'cari açık yüzde 5 oldu, bu çok tehlikeli' demiyor kimse. Türkiye'nin yapısına baktığınızda, bu aralıktaki cari açık, makul bir cari açık olarak bahsediliyor ama buradaki asıl problem bizim enerjideki dışa bağımlılığımız. Petrol ve gazdaki dışa bağımlılığımız. Geçen yıl cari açığımız, 47 milyar dolar civarında. Petrol ve gaz ihtiyacımız 60 milyar dolar. Dolayısıyla yenilenebilir enerji kaynağına yönelmemiz, nükleer enerji, enerji verimliliğiyle ilgili yaptığımız çalışmalar, yerli kaynaklar linyit gibi, bunların hepsi önümüzdeki dönemde cari açığın yapısal olarak düşmesini sağlayacak önemli tedbirler.''

''KAMUNUN BİR DÖVİZ RİSKİ, BORCU YOK ARTIK''

Babacan, cari açığın nasıl finanse edildiğine bakılacak olursa, şu anda doğrudan yatırım girişiyle uzun vadeli finansmanın, cari açığın finansmanı kompozisyonunda eskiye göre daha ağırlıklı bir yer tuttuğunu bildirdi.

Türkiye'de cari açığı artık üretenin de finanse edenin de özel sektör olduğuna işaret eden Babacan, ''Çünkü kamunun borçlanma ihtiyacı çok çok azaldı. Kamunun net dış borcu sıfırlandı, artıya geçtik. Yani kamu sektörünün ne kadar döviz borcu var, ne kadar döviz varlığı var? Döviz varlığımız şu anda döviz borcumuzu geçmiş durumda. 2002'de bizim kamu borcu dediğimiz rakamın üçte 2'si döviz borcuydu, şu anda onu sıfırladık. Kamunun bir döviz riski, borcu yok artık'' ifadelerini kullandı.

Türkiye'de istikrar devam ettikten sonra, makul getiriler olduktan sonra, güven ortamı olduktan sonra ülkenin dış finansman diye bir sorunun olmayacağını vurgulayan Babacan, bunu sağlayacak kompozisyon oluştuğu sürece Türk özel sektörünün de kamu sektörünün de rahat finansmana erişeceğini, bunda bir kaygılarının olmadığını söyledi.

''NE DOĞAL GAZDA NE ELEKTRİKTE BİR FİYAT ARTIŞI GEREĞİ YOK''

EPDK'nın elektriğe zam yaptığına ilişkin iddiaların sorulması üzerine Babacan, hükümet olarak elektrik fiyatlarını Türkiye genelinde ayarlamaya ihtiyaçlarının şu anda olmadığını bildirdi.

Babacan, ''Geçen yıl vardı, yaptık ama bugün itibariyle ne doğal gazda ne elektrikte bir fiyat artışı gereği yok'' diye konuştu.

Editör: TE Bilisim