Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın şu anda tek hedefi 23 Haziran’da yapılacak olan İstanbul belediye başkanlığı seçimleri…

YSK’nın kararları çok tartışılsa, tartışılmaya devam edecek olsa da İstanbul Tayyip bey için olmazsa olmaz!

Partisinde hummalı bir çalışma var…

Ama her şeye rağmen arife günü KKTC’nin yeni başbakanı ile başbakan yardımcısını kabul etti…

Aslında burada bizim eski hükümete de bir mesaj var bize göre!

Serdar Denktaş, hükümet döneminde hiç görüşemedi Türkiye’deki yetkililerle…

Türkiye, Denktaş’ı istemiyor algısı doğdu ister istemez!

Denktaş’ın burada sitemi haklıydı…

Ne yapmıştı da Ankara tarafından istenmeyen adam ilan edilmişti!

Bu elbette sonsuza kadar bir sır olarak kalmayacak, bir gün perde gerisi aralanacaktır…

Cemal Özyiğit ona keza!

Tüm girişimlere rağmen Ankara’daki refikiyle buluşamadı…

Onun için de üstü çizildi dendi!

Sonradan kendi açıkladı ki Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin vermediği için kara listeye girdiğini kendi ifşa etti…

Ama bir de işin ta başında din derslerini seçmeli ders olarak müfredata koyması vardı!

Her ne kadar sonradan bu konuda geri adım attıysa da bir kere kara kaplıya girmişti işte…

Hala Sultan Koleji de üstüne tuz biber ekince randevuyu kapamadı!

Ha keşke hem Serdar Denktaş hem de Cemal Özyiğit konusunda resmi bir açıklama yapılsaydı…

Sonuçta ikisi de 4’lü koalisyon hükümetinin birer bakanıydı ve onlara her ne sebep olursa olsun randevu verilmemesi en azından buradan bakıldığında çok da şık gözükmüyor!

Bizimkiler her ne vakit Erdoğan ile buluşsa bizim en fazla ilgimizi çeken şey Erdoğan’ın objektife poz verirken yüzünün ifadesidir…

Tatar ve Özersay ile de görüşürken verdiği poz eskilerinden pek farklı değildi!

Sanki de burada da bir mesaj vermek ister gibi bir durum söz konusu gibi geliyor bize…

Sonuçta yavrudan anaya üst düzey bir ziyaret gerçekleşiyor ve biz beklerdik ki objektife bakarken biraz gülümsesin!

Göstermelik olsa da bir tebessüm etsin…

Sonra içeride ne yaparsa yapsın!

En azından dünyaya mesaj verirken yapsın bunu…

Yapmıyorsa da artık vardır bir bildiği elbet!

Hatırlarsanız geçen hükümet döneminde Tufan Erhürman Ankara ziyaretlerinden sonra çok önemli bir açıklama yaparak ‘tünelin ucunda ışık yok’ demişti…

Yani ellerinin boş döndüğünü ima etmişti!

Tufan hoca bürokrasi gereği bunu sistemin olmayışına bağlamıştı ama asıl sorun belli ki sistem filan değil ikili ilişkilerdi…

Kim bilir belki de Denktaş ve Özyiğit meseleleri de bunun içindeydi!

4’lü hükümet şu meşhur sisteme takıldı, hoş sistemin de ne olduğu pek anlaşılamadı ama 15 aylık kısa bir hükümet döneminden sonra muhalefete döndüler…

Bin anlamda da mahalleye geri gittiler!

Burada da Kudret hocanın sözleri geliyor hemen akla…

Ya mahalleye ya mahkemeye demişti ya!

Mahalleye ortaklarını gönderdi…

Mahkemeye göndereceklerini söyledikleriyle de hükümet kurdu!

Siyasette dün dündür bugün bugündür sözü bir kez daha haklı çıktı…

Kısa bir süre sonra da unutulur gider!

Ne kadar çok doğru icraat o kadar zihinlerden bu sözleri silip gidecektir…

Bu arada iki ortak Erdoğan ile yaptıkları görüşmeden sonra kelime aralarında kendilerince mesaj vermeye çalıştılar!

Özersay, para akışının başlayacağını söylerken fazla detaya girmeden belli ki en kısa zamanda protokolün imzalanacağını ima etmeye çalıştı…

Tabi ki protokolün detayları önemlidir!

Bu arada Tatar da yaptığı açıklamada Erdoğan ile yaptıkları görüşmenin olumlu geçtiğini söylerken, bizim de üstümüze düşen bir takım şeyler olduğunu söyleyerek çok sıkı bir çalışma döneminin kendilerini bekledikleri mesajını verdi…

CTP, HP, DP, TDP’li hükümet döneminde tünelin ucunda bir türlü ışık görülemedi ve sonuç hüsran oldu!

Şimdi gözler artık UBP-HP hükümet dönemindedir…

Tünelin ucunda ışık olup olmadığı da en azından bizim anladığımız kadarıyla aslında tünelin öbür tarafında değil, tamamen bizim tarafımızdadır!

Ne ekersek onu biçme dönemi başlamıştır…

MERAKLI KÖŞE?

Atamalara kim karar veriyor?

UBP içinden gelen önemli bir iddia…

Müdür ve müsteşar hatta yönetim kurullu üyeliklerinin atanmasında parti içinde hayli ağırlığını koymaya çalışan birinden söz edilmeye başlandı, konu bayram boyunca da siyasi kulislerde konuşuldu…

Başbakan Tatar’ın da epey başını ağrıtacağı söyleniyor!

Umarız Tatar ipleri bu kadar erken bir zamanda elinden kaptırmaz…

Kaptırırsa da hayli sıkıntılı günler onu bekler zira!

Sadece mali konuları mı görüştüler?

İstanbul’daki zirvede her ne kadar ekonomik ve mali konular görüşüldü havası yaratılmaya çalışılsa da görüşmelerde Mevlüt Çavuşoğlu’nun olması verilen başka mesajlar niteliğindeydi!

Hidrokarbon yatakları da bunlardan biriydi ama asıl önemlisi bize gelen duyumlara göre Kıbrıs konusundaki yeni bir yol haritasının belirlenecek olmasıydı…

Çok büyük ihtimalle de artık en azından Kıbrıs Türk tarafı olarak federasyonu değil başka seçenekleri konuşmaya başlayacağız!

İşte fırtına da asıl o zaman kopacak…

Akıncı ne yapacak?

Belli ki Cumhurbaşkanı Akıncı Kıbrıs konusunda Türkiye’de yaşanan gelişmelerden dolayı rahatsız olsa gerek sürekli federasyon konusunu gündeme getirip bu konuda halkın iradesini ortaya koyuyor!

Ama bir şey daha yapması gerek…

Tatar ve Özersay’a nasıl Erdoğan’dan jet hızıyla randevu verildiyse Akıncı da konuyu görüşmek için Erdoğan ile bir şekilde görüşmeli ve yeni yol haritasının içinde olmalıdır!

Bu gerçekleşmezse ileride şenlik var demektir…

MESAJ KUTUSU

Sayın Muhteşem HACIMULLA, Vakıflar Bankası yönetim kurulu başkanlından giderayak toplantı yapıp bazı sözleşmeleri imzalamak istemeniz diğer yöneticiler arasında huzursuzluk yarattı diye duyduk! Bu konuda direnç ile karşılanacağınız konuşuluyor haberiniz olsun istedik!

Sayın Kutlu EVREN, UBP Girne ilçesindeki bayramlaşmaya Özdemir bey ile birlikte katılmamanız parti içinde çeşitli söylentilere neden oldu. Bu arada ilçe başkanına öfkenizin halen devam ettiği söyleniyor, oysa bayramlarda küsler barışır değil mi ama?

Sayın Ersin TATAR, bazı bakanlık ve kurumlara yapılacak olan atamalarda bir zatı muhteremin ön planda ve söz sahibi olmak için çeşitli girişimlerde bulunması bazı bakan arkadaşlar arasında tepki ile karşılanıyormuş aman dikkat edin deriz!

Sayın Zorlu TÖRE, partide bayram ziyaretlerinde Cumhurbaşkanı aday olmanız için ciddi bir destek gördüğünüz ve ayaklarınızın yerden kesildiği konuşuluyor. Bu arada bunu için sadece parti içinde değil parti dışında da destek bulmanız gerekiyor değil mi?

Sayın Narin Ferdi ŞEFİK, ülke genelinde kundaklama olaylarında verilen cezalar arasındaki çelişki bazı hukuk çevrelerini rahatsız etti diye duyduk. Adalete güvenin sarsılmaması için kararları mercek altına almanız isteniyor…

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, İngiltere’de görev yapacak öğretmenlerin bir çoğunun partiye yakın isimlerden oluşması eğitim camiasında endişeye karşılandı. Ha keşke bunları da yeni hükümet dönemine bıraksaydınız en azından arkanızdan konuşulmasını engellemiş olurdunuz…

Sayın Erdal ÖZCENK, DAÜ VYK Başkanlığı için hem okul hem de bölgeden büyük desteğiniz var ama bu görev için artık ne hikmetse Lefkoşa’dan da o kadar çok aday var ki bakalım engelleri aşabilecek misiniz?

Sayın Mehmet Ali YÜKSELEN, LAÜ’nün eski rektörlerini bir araya getirip onları onore etmeniz büyük bir vefa göstergesi olarak algılandı. Eğitim camiasında bir ilke imza atmış oldunuz, başarılı çalışmalarınızın devamını dileriz…

Sayın Salih CANSEÇ, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi müdürlüğü için adınızın konuşulmaya başlandığınızı biliyor muydunuz? Umarız gerçekleşir ve en büyük hayaliniz olan Lefkoşa’ya çok donanımlı bir müzeyi de hayata geçirme fırsatı bulmuş olursunuz…

Sayın Ali Pilli, geçmiş hükümetin bir türlü gerçekleştiremediği yeni devlet laboratuarı binası projesini umarız ilk hedefleriniz arasına koyar ve bu konuya duyarlılık gösterirsiniz. Dev bina hazır ama orası tamamen tinercilerin egemenlik alanı olarak kullanılıyor.