Tükürdüklerini yalarlar mı!

Yüzeysel olarak baktığımızda Cenevre’deki süreç devam ediyor…

Bu bile bir umut ışığı olabilir bizim için ama…

Bize göre süreç bitmiştir artık!

Bundan sonrası kendimizi kandırmak olur sadece…

Yunanlı Dışişleri Bakanı masadan kalktığı an bitti süreç!

Çünkü aylardın hem Yunan hem de Rum kamuoyuna ‘garantörlük olmayacak’ mesajları verildi…

Bunu kabul etmek her iki taraf için de tükürdüğünü  yalamak anlamındadır!

Yalarlar mı…

Ya da yalatırlar mı!

Bunu önümüzdeki günlerde hep birlikte izleyeceğiz…

Cenevre’de heyecan devam ederken, 11 Ocak tarihli yazımızda altını çize çize ifade etmiştik…

Biz Cenevre’ye gitmemiştik ama, bazı perde gerisinde yaşananları öğrenmek için zaten buna gerek yok!

Hatırlarsanız Cenevre öncesinde KKTC’li yetkililer bir hafta boyunca yoğun bir Ankara trafiği yaşamışlar ve derslerini almışlardı…

Güzelyurt verilmezdi!

Karpaz da öyle…

Maraş da çantada keklik değildi!

İşte o yazımızdan bir alıntı:

“…Bildiklerimiz de yok  değil…

Örneğin Kıbrıs Türk tarafı Rumların çok hassas olduğu Güzelyurt’u kesinlikle vermeyecek!

Bunun stratejisi aylar önce belirlendi…

Cumhurbaşkanı Akıncı bile atıfta bulunup ‘Artık ortada Annan Planı yok’ dedi…

2004’deki şartlar değişmişti çünkü!

O planda Güzelyurt’u biz verdik, Rumlar istemedi, çünkü planı onaylamadılar…

Şimdi koştursunlar havası hakim!

Karpaz yarımadasını da yazın bir yere…

Annan Planı’nda büyük bir bölümü verilmişti!

Rumlar onu da unutsun…

Çok stratejik bir bölge ve verilmeyecek!

Güzelyurt ve Karpaz’ın bir bölümü verilmeyince çözüm olur mu…

Hem zor, hem de mümkün değil!

Aslında dahası var…

Maraş Rumlar için çantada keklik öyle mi!

Belki yıllardır öyleydi ama şimdi değil…

Bizimkiler bu konuda da bazı şartlar hazırladı!

Kabul ederlerse ne ala…

Maraş’ı almayan Rum tarafı bir anlaşmanın altına hiç imza atmaz!

Cenevre’deki heyecan da patlamış balon gibi söner gider…

Onun için;

Her türlü sonuca da, hayal kırıklıklarına da şimdiden hazır olalım…

Onunu için Cenevre’deki ahaliye sesleniyoruz;

Günün tadını çıkarmaya bakın!..”

Top şuanda sadece Atina ve Ankara’dadır…

Eğer kafaları değişmemişse Atina bir daha o masaya dönüp de tükürdüğünü yalamaz!

Ankara da öyle…

Zira şu sıralar Anayasa değişikliklerini görüşen ve referanduma hazırlanan Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık için bastırmaktadır…

Kıbrıs’ta tartışmalı bir çözüm Anadolu’da ‘Kıbrıs satıldı’ imajı yaratacağından Ankara’nın taviz vereceğini kimse düşünmesin!

Her iki ana da tükürdüğünü yalamayacağına göre bundan sonra yapılacak tek şey ileriye bakmak olmalıdır…

Bize göre başka bir alternatif de kalmamıştır!

Su akar güldür güldür…

Restorasyonu tamamlanan  Dipkarpaz’daki Apastolos Andreas manastırı…

Yeni yüzünü görenler çalışmanın çok başarılı olduğunu söylüyorlar.

Ama şikayetleri de var!

Denize akan kenarında ve şifalı olduğu söylenen sular da denize akmaya devam ediyor…

Alt tarafı üç tane musluk takacaklar ve vatandaş kullandıktan sonra musluğu kapayacak!

Şimdiye kadar kimsenin aklına gelmemiş…

Okuyucu hatırlatmamızı istedi!

Bakalım kaale alan olacak mı…

,

“Kıbrıs’ta barış engellenemez…”

“Meclisteki siyasi partiler,
CTP, UBP, DP ve TDP 
Garantilerden vazgeçmeyiz, 
Türkiye'nin etkin ve fiili garantisi devam etmelidir diyor.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, 
Cenevre'de, 3 Garantör ülke ve KT Toplum lideri ve KR Toplum liderinin katıldığı 5'i Konferansta, 
Türkiye'nin Garantilerden vazgeçmeyeğini açıkça ortaya koydu.

Bundan sonra bu partilerden hiç biri,
Eylem organize edip de,
"Kıbrıs'ta Barış Engellenemez" diye slogan attırmasın…”

(Ülker FAHRİ)

“İç barış yokken…”

“Geleceğimizi çok ilgilendiren bu konuda, Meclis Başkanı'nın Cumhurbaşkanına yazmış olduğu yazının içerdiğiyle, ele alınan hususların önemine bakılacağı yerde, saçma sapan alakasız ve art niyetli davranarak nereye varılmak istediğini anlamak mümkün değil..
Halkın ama özellikle körü körüne evet veya hayır diyecek olanların, yaşantımızı şekillendirecek olan olası bir çözümün nasıl olacağı konusunda sağlıklı bilgi sahibi olup, bilinçli şekilde karar verebilmesini teminen atılan adımların takdir edilmesini dilemeyi çok isterdim ama bu kafalara bu dilenmez..
İç barış yokken, kendi kendimize acımasızca saldırırken, birbirimizi düşüncesizce yerden yere vururken dünyada, bölgemizde ve adamızda barış istemek ne kadar çelişkili…”

(Dilek Yavuz YANIK)

Tahrikse tahrik!

Cenevre’ye gidenler arasında en fazla eleştiriyi Serdar Denktaş aldı…

Çünkü haftalar önce ‘hayır kampanyası’ başlatacağını açıklamış ve bu da tartışılmıştı!

Bazı çevreler Cenevre’de yakasında KKTC bayraklı rozetine büyük tepki gösterdi…

Onlara göre ortada bir tahrik vardı!

Anastasiadis Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı taşırken Denktaş’ın KKTC bayraklı rozeti niçin bu kadar çok tartışıldı bilmemem ama…

Ben de Serdar Denktaş’ın KKTC bayraklı rozet taşıdığını ilk kez gördüm!

Tahrikse tahrik yani…

,

Allah korudu deyip geçiyoruz ama…

Lefkoşa-Girne ana yolu…

KKTC’de en fazla kullanıldığı bu yol!

Yıllar önce yapıldı ama hala eksiği var…

Orta refüjde bir türlü bariyer yapılamadı!

Dün gerçekleyen bir trafik kazası ise gerçekten çok ucuz atlatıldı…

Düşünün bir kere;

Yüz yüze çarpışan iki aracın 100 kilometrede yüz yüze çarpıştığını düşünün!

Gerçekten de Allah korumuş ama…

Hemen her şeyin Allah’a havale edildiği bir memlekette!

Bu zihniyette gidersek çok dizimizi döveriz…