Pazartesi itibarı ile başladık.

Ersin Tatar’dan Mustafa Akıncı’ya.

Bügün dizimiz Erhüman ile sona eriyor.

Ancak, sanılmasın arada yazmayacağız.

Gizli işbirlikler, el altı çevrilen dümenler.

Hepsi dağarcığımızda sırasını bekliyor.

Ancak şunu vurgulamadan geçmemek lazım.,

Bu 5 günlük dizide şahsi hissiyatımızı cebe koyduk.

Herhangi bir ideolojiye bağlı olmama rahatlığında.

Herhangi bir adayla “maddi/manevi” alışverişin olmaması özgürlüğünde.

Herhangi bir parti aidiyeti olmaması konforunda.

Şimdi sıra Tufan Erhürman’da.

*****

Erhürman, rakiplerine göre tavır koymuyor.

Kimseyle kavga etmiyor.

Ne Türkiye, ne Rum, ne AB.

Kimseye göbek bağlılığı da yok.

Özgür, kendinden emin yürüyor.

Doğrularını ifade ediyor.

Ama sakince.

“Bağırırsam daha çok dinlenirim” demeden.

“Kavga edersem, daha çok oy alırım” demeden.

Basit oyunlardan uzak.

Entrikadan da, hasıraltı manevralardan da.

Bu tavrı, bazı gerçekleri bilmediğinden değil.

Bu tavrı, bir duruş.

“Ben buyum” diyor aslında.

*****

Erhürman, ayrıca 2.tura çıkarım da diyor.

Hedef kitlesi sadece CTP’li değil.

Hedef kitlesi bütün KKTC vatandaşı.

Derdi tez-antitez kavgasından nema değil.

Derdi kavga ile cephelerden medet ummak da değil.

Derdi bütün KKTC’li.

Bu yüzden umursamıyor “bazılarını”.

Ne bayrağı yorgan yapıp uyuyor.

Ne çözümü yemek yapıp masaya koyuyor.

İyi yaşamak isteyenleri hedeflemiş durumda.

İnsanca düzeni özleyenleri.

Yolsuzluktan ve rüşvetten bunalanları.

Devletin soyulup soğana çevrilmesinden tiksinenleri.

Yani bütün halkı.

*****

Erhürman, bu tavrı ile başarır mı?

Ortak kanaat, “uygun bir isim” olduğu.

Ortak kanaat, “makul bir aday” olduğu.

Ancak, yapması gerekenler de var.

Yani es geçtiği, yapmadığı veya yapmaktan imtina ettiği.

İşbirlikçi partidaşlarına mesela.

Hadlerini bildirmeli.

Ve bunu bütün kamuoyu duymalı.

El altından kanka olan “bazılarına” mesela.

İpliklerini pazara çıkarmalı.

“Zannetmeyin bilmiyorum” demeli.

“Zannetmeyin uyuyoruz” demeli.

Şimdilerde tek eksiği bu.

Bu eksikleri de giderirse önü daha açık olur.

Ve bu Derviş Gezer beklentisi değil.

Bu, tüm sessiz çoğunluğun beklentisi.