Tıp-İş kendini ihbar etti!

Devlette çalışan hekimlere ikinci iş yasağının başlamasına sadece 4 gün kaldı…

Sağlık Bakanlığı da dün bir duyuru yaparak hekimlerden mahkeme kararına uyulmasını ve 1 Ağustos’tan itibaren ikinci iş yapmamalarını istedi!

Ama perde gerisinde başka şeyler de olmuştu…

Tıp-İş’in bakanlığa verdiği bir liste var, bu listeye göre devlette çalışan hekimlerin ancak bazılarının klinik ya da muayenehaneleri kamu kapsamına alınacak!

Eş ve dost listesi yani…

Bundan bir süre önce Serbest Çalışan Hekimler Birliği’nin Sağlık Bakanlığı’ndan talebi üzerine bakanlık tarafından Sağlık Bakanlığı’nda resmi kayıtları bulunan özel muayenehane ve kliniklerin ilk listesidir.

İkinci listede, Sağlık Bakanlığı tarafından, Bakanlar kuruluna iletilmek üzere yaklaşık 1 hafta kadar önce, Tıp-İş ile birlikte hazırladığı liste.

Sebebi de, tüzük bakanlar kurulunda görüşülürken, tüzükte yer alan, ''yetkilendirilmiş yer'' tanımının netleştirilmesi talebiydi.

Sağlık Bakanlığı, kamuda görevli olduğu nedeniyle yasal olmadığı halde, kendilerine yapılan muayenehane /klinik müracaatlarını neden kabul etti?

Müracaatlarla ilgili olarak normalde ya reddetmesi ya da kamu hekimleri ile ilgili işlem yapması gerekiyordu.

Böyle olunca da şu sorular cevap beklemektedir;

Bu listeyi sağlık bakanlığına vererek, kamu hekimleri, kendi elleri ile kendilerini ihbar etmiş olmuyorlar mı?

Sağlık Bakanlığı Mandamus emrinin uygulanması arifesinde bu listeyle ilgili işlem başlatacak mı?

Kamuda çalışıp da dosyası bakanlıkta bekleyen muayenehane /klinik listesi verildiğine göre, ortada bir müracaat dosyası olması gerekir. O kadar hekimin müracaat dosyası gerçekten var mı? Varsa ne zaman verildi? Neden kabul edildi? Eğer müracaat yoksa,  bu yerler sadece listeye konulmak suretiyle yetkilendirilmiş olamaz. Açılması mümkün değil. Eğer müracaat olmuş ise, ne zaman denetleyip açacak?

Dikkat edildiğinde, aslında kamuda çalışıp da muayenehane /klinik müracaat listesinde tüm kamu hekimlerinin olmadığını, genelde de nedense Tıp-İş e yakın, kıdemli hekimlerin olduğunu, genç hekimlerin çoğunun bu listede olmadığını görüyoruz.

Acaba bu listeden tüm kamu hekimlerinin haberi var mı?

Yoksa kamu hekimleri arasında bir bölünme ya da pozitif ayrımcılık mı söz konusu?

Yasal olmayan bir liste bile hazırlanırken hakkaniyetli, etik davranılmamışa benziyor.

Sağlık Bakanlığı, kendisine yöneltilen bir soruya cevap verirken, mahkemedeki yeminli ifadesinde, kamuda görevli olup da ikinci iş yapan hekim var mı diye sorulduğunda, ‘bilmiyorum’ diyor.

“Siz bakansınız, bilmiyor musunuz” dendiğinde, “gözümle görmedim ama duyumlarım var” diyor.

O zaman bu liste ile mahkeme heyetini yanıltıcı ifade vermiş olmuyor mu?

Eğer liste mahkeme kararından, yani şubat 2017 den sonra hazırlanmış ise, mahkemenin verdiği Mandamus emrine aykırı hareket ederek suç işlenmiş olmuyor mu?

Serbest Çalışan Hekimler Birliği, 1 Ağustos'tan sonra bu listenin tamamını, Tıp-İş başkanı ve KTTB  başkanı hakkında işlem yapılması ile ilgili talep dilekçelerine ek olarak bakanlığa, Ombudsman’a ve Kamu Hizmeti Komisyonu’na, haklarında işlem yapmak için verecek.

O zaman da en büyük kaos yaşanmaya başlayacak!

Listeye baktığımızda, Tıp- İş Başkanı’nın kliniği yok. Neden?

Başka bir hekim arkadaşınızla aynı adreste hasta baktığınız için birbirinizi  riske atıyorsunuz? Yoksa sadece birinin izin alması ikinizi de kurtaracak mı?

Ama kanuna göre kardiyoloji kliniğinde nöroloji hasta bakamaz.

O zaman Tıp-İş başkanı, bu gayri yasal listeye kendi adını yazmayarak kendini riske atmak istemedi mi?

Yoksa kendisi de1 Ağustos’tan sonra kliniğini kapatmayı mı düşünüyor?

Yasaya göre, özel muayenehaneler hastaların muayene edilip, reçete yazıldığı, enjeksiyon yapıldığı yerlerdir.

Özel klinikler ise, 5 yatağa kadar hasta yatırma kapasitesi olan, 24 saat hizmet verebilecek donanıma sahip, küçük cerrahi işlemlerin yapılabildiği, katta ise asansörü olma zorunluluğu bulunan yerlerdir.

Acaba bu listedeki kamu hekimlerinin klinikleri, bu kriterleri karşılıyor mu?

Bugüne kadar kaçak işletilen bu klinkler, çok kısa bir sürede nasıl denetlenecek ya da denetlendi?

Sevgili okurlar;

Olay artık hak hukuk aramaktan çıkmış, tamamen şark kurnazlığına döndürülmüştür…

Yapılan tüm girişimler yasal boyuttan çok uzakta olup tamamen menfaat sağlamak, hem devlette çalışıp hem de kendi özel kliniklerinde çalışmaktan öte değildir ve bunu bile yaparken kendi camiaları içinde ayırımcılık yapmışlardır…

İkinci iş yasağına birkaç gün kala başta hükümet ve taraflar önlemlerini alırsa ne ala!

Aksi halde, toplum olarak çok büyük bir kaos ortamına hazırlıklı olalım…

MESAJ KUTUSU

Sayın Sıla Usar İNCİRLİ, bakanlığa verdiğiniz devlette çalışan hekim listesinde bile kendi özellikle de genç meslektaşlarınıza büyük haksızlık yaptınız! Bu arada kendi kliniğinizi göstermemeniz de doğrusu çok akıllıcaydı! Bu arada 2 yaşında kalbi delik bir çocuğumuz sizin aldığınız kararlardan dolayı Türkiye’ye sevk edilemiyor haberiniz var mı acaba!

Sayın Osman KORAHAN, eşinizin özel kalem mevkisine getirilmesi dün en fazla konuşulan konularının başındaydı. Kamuoyu tarafından büyük saygınlık duyulan bir kişiydiniz ama sanki de biraz zedelendi! Ha keşke böyle bir hatayı yapmasaydınız!

Sayın Süleyman MANAVOĞLU, bazı polis arkadaşların sosyal medyada siyasi yorumlarda bulunması hem etik değil hem de vatandaştan tepki alıyor. Bir genelge yayınlayıp bu konuda uyarılarda bulunmanız bekleniyor. Polisimize hiçbir şekilde zarar gelmesini istemeyiz!

Sayın Hüseyin CAHİTOĞLU, Akçay’ın futbol sahasının bakımsızlık nedeniyle kuruduğunu biliyor muydunuz! Devletin ciddi masraflar yaparak yaptığı bu mekanlara karşı daha duyarlı olup sahip çıkmanız bekleniyor!

Sayın Kemal DÜRÜST, son aylarda güzel icraatlara imza atmaya başlamışken şu özel kalem ataması vatandaştan fazlasıyla tepki aldı! Umarız bu hatayı telafi eder ve şu anda Saray’da olan atama yazısını geri çekersiniz!

Sayın Barış BURCU, bazı eski dostlar makama geçince ziyaretlerinize son vermenizden sitem ediyorlar! Haklı yanları var çünkü makamlar hep geçici olmuş ve kimseye kalmamıştır! Bu sanki de Saray’da kötü bir moda haline geldi değil mi!

Sayın Hüseyin AYKUT, bugünden itibaren basın mensupları ile tanışma ve kaynaşma turlarına başlayacağınızı memnuniyetle öğrendik. Ne kadar çok iletişim o kadar başarılı icraat demektir elbette…Devamını bekleriz…

Sayın Salih KAYIM, dün işletmenizde meydana gelen talihsiz yangın olayından dolayı büyük geçmiş olsun! Yangının büyümeden söndürülmesi en büyük şansınız oldu. Umarız yaralarınızı en kısa zamanda sarar ve en kısa sürede normale dönersiniz…

Sayın Hasan KARLITAŞ, bölgenizin sevil toplum örgütlerinin Lefke’ye sahip çıkma adına yaptıkları girişimleri taktirle karşılıyoruz. Ama içinizden bazıları bunlardan siyasi rant elde etmeye çalışıyor ve bunun mutlaka önüne geçmek zorundasınız…

Sayın Nediye ZEYTİNCİOĞLU, Radyo Vatan’ın kuruluşunun 18’nci yıldönümünde nezdinizde tüm ekibinizi kutlar başarı dolu nice yıllar temenni ederiz. Çalışanlar ortaya yüreğini koyunca başarıya daha kolay ulaşılıyor değil mi!

Sayın Hasan SERTOĞLU, eskiden paranın milliyeti yoktur derlerdi demek ki şimdi buna spor da girdi! Çok fazla yapacak bir şey yok, Bazen analar da hata yapabilir ve çocuklarını istemeden kırabilir, ya sabır diyeceksiniz artık…

Sayın Çelebi ILIK, iki adet elektrik trafosu ihalesi ile ilgili bazı şikayetler gelmeye başladı! Bir işletmenin diğer işletmelerin verdiği teklifleri incelemesi hakkı var mı? Yakında bu konuda papara kopacak haberiniz olsun istedik…

Sayın Özbek DEDEKORKUT, Girne’de turizme yeni bir tesis kazandırdığınızı memnuniyetle öğrendik. Turizmin gediklilerinden olarak başarılı olacağınızdan hiç kuşkumuz yoktur. Hayırlı işler bol müşteriler dileriz…

Sayın Derviş BESİMLER,muhterem validenizin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet tüm aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin inşallah…

Sayın Taner ULUTAŞ, bu sene tatilinizi Karadeniz sahillerinde geçirme kararı doğru ve akıllıca bir karardı ama bir de bunun dönüşünü düşünmek gerek değil mi! Uçaktan inince yüzünüze vuracak havayı tahmin edebiliyor musunuz?

Sayın Ferhat ERİŞİR, şu sıralar ölümle burun uruna gelen bir hastanızı hayata döndürmenizin doğal olarak mutluluğunu yaşıyorsunuz. Umarız bu tür mücadeleler tüm genç hekimlerimize de örnek teşkil eder…Allah ne muradınız varsa versin…

Sayın Ramazan ÖZÇELİK, Kıbrıs’ın sıcaklarından kaçıp yaz aylarını İstanbul’da geçirmek isteyince bu kez de yağmur ve fırtınaya yakalandığınız söyleniyor. Yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak böyle bir şey olsa gerek değil mi!