Gecenin belli bir saati…

Arayan kim olursa bakarız telefonlara!

Sohbet için arayanları bir yana koyarsak genelde okuyucudan ihbarlar alırız…

Hele de gece oldu mu muhakkak önemlidir!

Hayatidir…

Ya da insanların belli ki canı yanmıştır!

Onun için günün hangi saatinde olursa olsun gelen her telefon önemlidir bizim için…

Bu kez Mağusa’dan bir beyefendiden geldi telefon!

Kendisine Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde yatmakta olan bir yakınından atılan mesajı iletmek için…

Ne diyordu gelen mesajda;

“Tıp Bayramı nedeniyle ameliyatınız ertelenmiştir…”

Bu mesajı kimin attığını sordum söylemedi çünkü haklıydı…

İnsanlar artık sadece hastanelerden değil devletin diğer kurumlarından olan şikayetlerini iletirken açık isimlerini vermeye cesaret edemiyor!

Sonra başlarına gelebilecek olumsuz olaylar nedeniyle…

Hastane hiç şikayet edilir mi?

Sonra kızgın hekimlerin tavrı ne olur bir düşünsenize!

Günler önce size bir tarih verilecek işinizi gücünüzü ona göre ayarlayıp ülkenin bir köşesinden gidip Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne yatacaksınız, ameliyat olmak için…

Sonra bir haber;

“Tıp Bayramı nedeniyle ameliyatınız ertelenmiştir…”

Sadece 5 kelime!

Olay bu kadar basittir bizim ülkemizde…

Bu geçmişte de böyleydi, şimdi de böyle, gelecekte de böyle olacak!

Çünkü Hasta Hakları Yasası beklemede…

Neyi bekliyorsa artık!

Son 20 senedir bu yasayı konuşur, tartışırız ama iş yasa çıkarmaya gelince çıt yok…

Sahi niye çıkarmıyorlar şu dillere meşhur yasayı!

Adı üstünde hasta hakları…

Yapılacak tek şey bunları yasa altında belirlemek!

K.T.Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Özlem Gürkut bize göre 14 Mart Tıp Bayramı’nın en anlamlı mesajını yayınlamıştır…

Bayram da ne demek!

Hem de böyle bir düzen ve sistemsizlikte…

Baksanıza;

Hekim şikayetçi, hasta şikayetçi bütün tıp örgütleri şikayetçi…

Gariban vatandaş ‘Allah devlet hastanelerini eksik emesin’ diyor hepsi o!

Çünkü cebindeki parası özelde tedavi olmaya yetmiyor…

Bu arada sağlıkta sistemsizlik de gariban halkın suçu değil!

Hani hep şikayet edenler var ya…

Hekimler ve örgütleri!

Oturup baş başa verecekler ve sağlık sistem için kafa patlatacaklar…

Elbette 14 Mart geldi mi bayram da yapsınlar!

Ama yaparken de bu içlerine sinsin…

Bu suç değil miydi?

Bengül Gangınsu ve kızı Simge Alıcı…

Önce yasa dışı kitap bulundurmaktan tutuklandı dediler!

Sonra PKK törör örgütü üyeliği suçlaması eklediler…

Şimdi memleket yine ikiye bölündü ve tartışma büyüdükçe büyüyor!

Hukuka inancımız tamdır sonucu gerçeği yakında öğreneceğiz…

Ama 2015 yılına geri dönelim lütfen!

İlkokullardaki koridorlara asılan broşürlere…

“Dağın kadın hali” diyordu başlıkta!

PKK’lı kadınları konu alan kitap yani…

Bu kitabın tanıtımı bizim okullarımızda yapıldı, kitap satışı için!

Ve bir Allahın kulu bile çıkıp ortaya bunun hesabını sormadı…

Yoksa PKK o zamanlar terör örgütü değildi de çiçekseverler örgütü müydü dersiniz?

“Neyin bayramı?”

“…14 Mart Tıp Bayramı kutlamaları  terimi herhalde   sağlıkçıların en büyük ironisidir. Neyin Bayramını ve hangi yüzle kutlama cesaretinde bulunuyoruz ki.Bayram kelimesinin sözlük anlamına defalarca baktım acaba bilmediğim  bir anlamı var mıydı diye.Sözlükte  ‘’Ulusal ya da dinsel yönden önemi olan, kutsal sayılan ve ulusça kutlanan gün’’.Yada mecazi anlamda ‘’Bir olayı anmak gereğiyle yapılan gösteri ve eğlencelerden oluşan tören.’’ yazıyordu.Bizler ancak yıllardan beridir sağlıktaki statükonun zincirlerine mahkum edilmiş sağlık sisteminin  yok ediliş  kutlamalarını  yapabiliriz…”

(Dr. Remzi GARDİYANOĞLU)

MERAKLI KÖŞE?

Biz niye adam olmayız?

Cep telefonu kullanırken sürüş yapanların ölümlü kazaya neden olduklarını konuşuyoruz bugünlerde…

Ama belli ki akıllanmıyoruz!

Cep teflonuna devam, sosyal medyada laf yetiştirmeye devam…

Önceki gün Girne’ye gidiyorum özellikle ilk 20 aracın içindekilere dikkat ettim!

7’si sürüş anında telefonla konuşuyordu…

6’sı da bir elinde direksiyon diğer elince cep telefonu bir şeylerin takibindeydiler!

Ciklos soruşturması ne oldu?

Hatırlatmaya devam…

Ciklos’ta aşırı yağışlı havada hayıtını kaybeden 4 tane gencecik insan!

Soruşturmadan bahsediyoruz…

Hatırlarsanız o zaman tüm yetkililer yaptıkları açıklamada soruşturma açılıp hatası olanlardan hesap sorulacak diye!

Bekledikleri bir şey mi var yoksa olayın üzerine bir bardak soğuk su içip unutalım gitsin mi?

4 milyon TL hibe mi edildi?

Dışarıdan getirilen araçlar için devlete kesilen 4 Milyon TL gibi ciddi bir para…

Bu parayla araçların gümrük parası ödendi ama sözde oldu bu iş!

Çekler karşılıksız çıktı ve devlet zarara sokuldu…

Kimse de bunun hesabını ödemedi çünkü hesap soran olmadı!

Şimdi de devlette para yok diye ağıt yakıyorlar…

Tatar niye aday olmamalı?

Kamuoyundaki algı şu;

UBP Genel Başkanı Ersin Tatar Cumhurbaşkanı adayı yapılıp seçilecek…

Parti de başkalarına kalacak!

Tatar bunun farkında olmalı ki ısrarla olmayacağını söylüyor…

Doğrusunu yapıyor!

Zira onun seçim vaatleri Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik değil iç konulara yönelik oldu…

Başbakan olursa da olacak!

Vatandaş da notunu verecek…

Kesinlikle dolduruşa gelip de aday olmamalı!