Türkiye'de yaşanan deprem felaketi canımızı çok yaktı.

Türkiye'de binlerce insanımızı ve Kıbrıs'tan da onlarca evladımızı eşimizi dostumuzu kaybettik.

Arama Kurtarma ekiplerimiz deprem bölgesine ilk ulaşan ekipler arasındaydı.

Çırpındılar, çabaladılar ve insan üstü bir gayretle can kurtarmak için çalıştılar.

Sivil Savunmamız, askerimiz, itfaiye ve polisimiz, belediyelerimiz, gönüllülerimiz adını saymayı unuttuğumuz her kurum ve her şahıs elinden geleni yaptı.

Minnettarız!

Bakanlarımız, milletvekillerimiz ve belediye başkanlarımız da...

Dün de Cumhurbaşkanlığında düzenlenen törede, deprem çalışmalarına katkı sağlayan kamu çalışanlarına devlet protokolünün de katılımıyla teşekkür ve takdir belgesi takdim edildi.

Takdirin de teşekkürün de ölçüsünü kaçırdığımızın resmi oldu bu tablo.

Bazı devlet görevlilerimiz büyük çaba sarf etti bunu biliyoruz hiç de şüphemiz yok ancak nedir bu sıraya dizip müsamere öğrencisi gibi belge dağıtmak.

Arama kurtarma faaliyetlerine katılan canını tehlikeye atan ekipler teşekkürün her türlüsünü hak ediyor hatta az bile...

Onları motive etmek zorundayız bunun farkındayız da, bakana, vekile, GKK komutanına, belediye başkanına belge vermek de nedir.

Elbette siyasiler ve diğer kamu görevlileri de hak ediyor övgüyü ancak bırakın onları halk taktir etsin.

Çok can verdik toprağa, bırakın artık övünmeyi kaç can daha kurtarabiliriz olası bir depremde ona bakalım.

Söylediğiniz gibi tüm binalarımız 8 şiddetinde depreme dayanıklı olduğunda, arama kurtarma ekiplerimiz olması gereken şartlara ulaştığında ve sadece deprem olduğunda değil her zaman bir deprem ülkesi olduğumuzu hatırladığınızda takdir edersiniz birbirinizi...

***

Türkiye'de yaşanan deprem felaketi sonrası gözler doğal olarak KKTC'nin depreme hazırlık durumuna da çevrildi.

Depreme ne kadar 'hazırlıksız' olduğumuzu fark etmemiz açısından iyi bir süreçti bu.

Önce ciddi bir panik yaptık, sonra bir hareketlenme görüldü sözler verildi...

Deprem konusu bir gün mutlaka gündemden düşecek ve verilen sözler de unutulmaya başlanacak.

Bunu üzülerek söylüyoruz, çünkü bizi yönetenlerin tarzını çok iyi biliyoruz.

Siyasilerin yaşam tarzı bunun üzerine kurulmuştur.

Konu sıcakken sözler havada uçuşur, konu soğumaya başladıkça hepsi unutulur.

Afetlere hazırlık için çalışmalar yapılır, komiteler kurulur, afet sonrası en büyük güvencelerimizden Sivil Savunma için destek ve personel sözleri verilir fakat bunlar unutulur.

Kısa bir süre sonra hükümet kavgası ile işler kızışır tüm vaatler de çöpe gider.

Burada artık halk olarak bizim bilinçlenmemiz ve siyasilere baskı yapmamız gerekir.

Eğer ipin ucunu kaçırırsak bu ciddiyetsizlikle bir kaç ay sonra deprem konusu gündemden düşer eski tas eski hamam yolumuza devam ederiz...