Yer:Lefke Karşıyakada bir Mağara.
Rum ordusunun havan atışları başlayınca Karşıyakadaki ninemin evininin dereye bakan tarafında yamaç altında bulunana mağaralara gittik .
İki mağara vardı ,Dedem bu mağaraları hep temiz tutar zaman zaman içerisine yıkılan toprakları temizlerdi.Belkide hep sıkıntı ile geçen o zorlu yıllardan olsa gerek yine bir şey olur korkusu ile bu mağaraları sığınacak bir yer düşünerek hep temiz tutmuştu.
Saat 15.00 civarı ninemin evinin Lefkeye bakan tarafında yamacın altında bulunan mağaraya biraz yiyecek ve su alarak indik.
Mağara çok büyük değildi ama mahalle halkının bir kısmı bizlerle beraber çocukları ve birkaç yaşlıyı bu mağaraya sokmuşlar yer çok fazla olmadığı için bir kısmıda dışarıda sırtları yamaca vererek hemen mağaranın yanında sırlanıp oturmuşlardı.
Havan topları bugün Anne, babamın içerisinde oturduğu evin üzerinde bulunan araziye düşüyordu .Mağara ile bu üstteki düz arazi arasında yükseklik farkı yaklaşık 15 belki 20 metre vardı. Buna rağmen arada bir mağara içine düşen havan toplarının toprakta yaptığı basınç ile mağara içinde başımıza taşlı toprak düşüyordu.
Rumlar havan atışlarına ara verdiği sıralarda hepimiz mağara dışına çıkıyor ve başta tuvalet olmak üzere ihtiyaçlarımızı gideriyorduk.
Hemen yakındaki dedemin bahçesinden üzüm koparıp gelenlerde vardı.
Bebekler küçük çocuklar yeğenler nineler dedeler anneler vardı mağarada ve mağranın dışında ,kedicikte vardı .Babutsa ağaçları,bir de çiplenmit ağacı küçük birde omicik vardı.
Mağarada ne kadar kaldığımızı şu an hatırlamıyorum .
Ama eniştemin camları kırılmış sarı vosvosu ile gelip bizi deredeki mağaradan alarak daha emniyetli olan Lefkedeki mahkeme caddesindeki evimize gittiğimizi hatırlıyorum.
Kalanlar olmuşmuydu o mağarada şu an hatılamıyorum.
Havan topu sesleri kesilip mağara dışına çıktığımız saatlerde Annem sakın uzaklaşmayın şimdi tenefüs yapıyoruz derdi.
Biraz sonra zil çalınca hemen içeri gireceğiz sakın uzaklaşmayın.
Zil sesi havan mermilerinin havada uçarken ve düştüğünde çıkardığı sesti,kesilince tenefüs yapıyorduk.
İşte bu tenefüslerin birinde yerde bulduğum bir tarafında üzerinde İngiltere kraliçesi 2.Elizabet’in portresi olan bir resmin diğer tarafına annemin bana yerde bulup verdiği kaleme benzer siyah kömür parçası ile o mağarayı çizmişim.
Mağaranın içinde çocukları dışında nineleri dedeleri ,babutsa ağaçları, ve çiplenmit ağacını …
Uzun zaman önce çizilen bu resim yıllara sonra ninemin uzun süredir kapalı duran evinin içerisinde kapalı duran eski sandığının içinden çıktı, kim saklamış niye saklamış yoksa öylesine mi kalmış bilemiyorum ama 40 yıl orada kalmış.
Babutsalar ve çiplenbit hala karşıyakadaki derede yerinde duruyor ama mağaralar toprakla doldu,Önlerini babutsa ağaçları kapattı.O gün orada olan birçok mahalleli gibi Dedem ve Nenemde ebediyete göçtü,mağaralar artık temizlenmiyor,bahçede üzümde yok ,zaten bahçede kurumuş.
Havan topları yok.
42 yıldır zilde çalmıyor .
Artık teneffüsde yok.
İyi ki de yok