Bugün sosyal medyada  kendi kişisel sayfasında insanımıza şifa dağıtmak için muayene ve ameliyatlarla koşuştururken bu koşuşturma içinde vaktinide  ayırarak çevreye katkı koyan ülkesini ve doğayı gerçek anlamda  önemseyen bir çevre sevdalısı  sevgili dostum Prof.Dr.Mehmet Alp'in   plastik atıkların zararlarını içeren bir paylaşımını görünce   kayıtsız kalamadım. Bu konuda katkı koymak adına bir kaç satırda ben yazma ihtiyacı hissettim.

Ne kadar yazsakta ne kadar söylesekte herkese ulaşmak mümkün olmuyor.Ne basın ne medya yinede yeterli gelmiyor.

Sosyal medyada kebap ,içki ,gezme tozma siyasetçi resimlerine yüzlerce tıklama yapıp resimlerini 

paylaşırken aslında herşeyden önemli olan  iş çevreye gelince nedense susuyor ,korkuyor önemsemiyoruz.

Halbuki günlük yaşamımızda’’ Bugün çevre için ne yapabilirim? sorusunu birkez kendimize sorsak sorunun cevabını bulacağız.

Hele ki bizimki gibi çevre bilincinin yeterince gelişmediği, sağa sola çöp atmanın, moloz dökmenin,ormanda

 mangal yakmanın olağan karşılandığı toplumlarda, atılan her doğru adım çok önemlidir.

İşin sonunda içtiğimiz suya, gezip dolaştığımız doğaya,

denizlere, ırmaklara ve soluduğumuz havaya,bizlerle bu dünyayı paylaşan diğer canlılara ağaçlara ,kedimize,

köpeğimize ve diğer hayvanlara zarar vereceğimizi gerçekten bilsek belkide önemseyeceğiz.

Tek bir plastiğin yüzlerce yıl doğada yok olmadığını denize fırlatıp attığımız plastik pet şişenin bir kaplunbağanın bir balığın sonunun getirebileceğini bilsek bile bile bu cinayetlere ortak olurmuyuz?

“Yoğurt mayalamak için plastiğin içine döktüğümüz  sütün  plastikteki malzemenin bir kısmının

 çözünüp sütün içine geçtiğini. Yoğurdun içindeki asitin  ise plastik malzemenin üretildiği maddeleri de eritip 

çözerek  yoğurdun içine geçtiğini bilsek  bu cinayetlere dur demezmiyiz?

Polikarbonattan mâmül plastik şişe ve ambalajlardan tüketilen su ve gıda maddeleriyle birlikte vücudumuza giren 

BPA maddesi prostat, beyin gelişimi, kalp hastalıklarına, karaciğerde enzim bozukluklarına ve diyabet

 rahatsızlıklarına sebep oluyorsa buna izin verenlere oy verirmiyiz.?

Denizlerdeki plastik atığın oranını belirlemek son derece zor olsa da bilim insanlarının birçoğu her yıl denizlere 8 

milyon ton plastik atığın atıldığını belirtiyor.

 Denizlerdeki güncel plastik atık miktarının 150 milyon ton olduğu düşünülüyor. Tek kullanımlık plastikler en büyük tehditi oluşturuyor. Bunların arasında plastik şişeler, gıda paketleme amacıyla kullanılan plastikler ve pipetler bulunuyor.

Bu rakamlara göre denizlere her saniye bir çöp arabasının taşıyacağı kadar plastik atık bırakılıyor.

Plastik sebebiyle olumsuz etkilenen canlı türü sayısı 400. Bu türlerden birisi de biziz.

Ocean Conservancy tarafından paylaşılan rakamlara göre deniz kuşlarının yüzde 60'ı ve deniz kaplumbağalarının tamamı plastik yiyor.

Plastik ayrıca beğenerek tükettiğimiz balıklarda da bulunuyor. Balıklar denizdeki atık plastiği yiyecek sanıyor.

Üretilen plastiğin önemli bir miktarı bir yıldan kısa bir sürede çöp oluyor. Plastik atık sorununa sürdürülebilir bir 

çözüm en azından günümüzde pek mümkün görünmese de küçük farkındalıklarla büyük işler de başarabiliriz.

Örneğin restoranlarda pipet kullanmayı tercih etmeyin. 

 

Bugün için  ne yazık ki ülkemizde küresel ısınmanın da en büyük sebebi olan naylon poşetlerin üretimine ve tüketimine yönelik bir yasal düzenleme bulunmuyor.

İllede yasa ile yasak getirilmesini beklemeyin görünen o ki Devletler bu işi beceremiyor.

Alışveriş yaparken tekrar kullanılabilir çantaları yanınıza almayı tercih edin. 

Geri dönüşüm ve enzim çözümleri şu an için yetersiz kalsa da günlük hayattaki alışkanlıklarımızdan biraz bile olsa

 feragat edersek, plastik atık konusunda küçük bir destek sağlayabiliriz.

Bu cinayetlere dur demek elimizde ve İşin özü zaman ayırabilmekte.