‘’Yine birlikte, yeni CTP’’ sloganları eşliğinde CTP’nin genel başkanlığına seçildi.

Genel başkan seçildikten hemen sonra yaptığı konuşmasında, o günü, CTP’nin siyasi yaşamındaki ilk günü olarak yorumlamıştı.

Yenilikçi bir genel başkandı.

Partinin oylarının artmasında en büyük paya sahipti.

“Bizim ideelolojimizde ‘ben’ yoktur ‘biz’ vardır. Biz ne zaman ‘biz’ olmayı başardıysak, o zaman bu parti de, bu ülke de, bu ülkedeki insanlar da ileriye gitti. Ne zaman ki bizi‘biz’ olmayı unuttuk, ‘ben’ler büyüdü, egolar şişkinleşti, o zaman parti de, ülke de, insanlar da kaybetti. İnsanlarımıza ve ülkemize borcumuz var. Demokrasi şehitlerine de gelecek kuşaklara da borcumuz vardır” diyerek sol kesime sorumluklarını yeniden hatırlatıyordu. Kıbrıs solunu, Kıbrıs sorunundan beslenen vampir olmaktan çıkarmaya çalışıyordu belki de.

Özgürgün ile yaptığı söz düellosundan erken seçim çıktı.

Dörtlü koalisyonun başbakanı oluverdi.

Hak etti ya da etmedi, ama, başbakanlığın hakkını vermeye çalıştı.

Çalıştı, çünkü, genel başkanlığa seçildiği ilk andan itibaren, CTP’nin içindeki gelenekçi ve statiko-sevici kanatın göz hapsinden ve markajından kurtulamadı.

Beraberinde meclise taşıdıklarından bazıları da, gerçek yüzünü son kurultayda gösterdi.

Sayın Erhürman, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, adı en çok anılan siyasilerden.

Kimlerine göre aday olmalı, kimilerine göre olmamalı.

Ailesi ile birlikte kendisnin verebileceği bir karar.

Siyasi tecrübesi ve hukuki birikimi sayesinde en doğru kararı verecektir zaten.

Sade bir vatandaş olarak, iddiadan uzak düşüncelerime gelince;

Sayın Erhürman, aday olursa;

Sağdan da oy alma potansiyeli mevcut.

Sol oylar cebinde.

Kuvvetle muhtemel, ikinci turda kazanacak gibi.

Cumhurbaşkanı seçilirse, müzakerelerde, Türkiye ile ciddi anlamda zıtlaşacak gibi görünmüyor.

Cumhurbaşkanı seçilir de, görev süresi bitmeden önce yaşanacak olası bir çözümde ya da görüşmelerin sonlandırılması durumunda, tarihe bu süreci yaşayan ve yaşatan sol lider olarak geçecek ve büyük ihtimalle de orada kalacak.

Cumhurbaşkanı seçilir de, görevi süresince Kıbrıs sorunu çözülmeyip, mevcut durumun devam etmesi durumunda, partiye döndüğünce gücü ve etkisinin ne kadar kalacağı soru işareti.

Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda, CTP’nin gelenekçi, savaşçı statiko egoları, biraz daha palazlanabilir, bu da Kıbrıs solunun karanlık devre girmesine kadar giden bir parti içi çatışma zeminine kayabilir.

Cumhurbaşkanı seçimlerinde aday olup da, az bir olasılık da olsa, seçilememesi durumunda, partiye döndüğünde, kaldığı yerden devam etme şansını elinden alacaklarla karşılaşma ihtimali yüksek.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayıp da partisine, Kıbrıs soluna ve ülkenin iç ve dış sorunlarına sahip çıkan profilini pekiştirmeye devam ederse, partisinin içerisinde, gelenekçi, miras-yedici birtakım unsurlarla ettiği mücadeleyi kazanma şansı artar.

Temsiliyet gücünü kaybetmemesi gereken Kıbrıs solu, yeni liderini Cumhurbaşkanlığı seçimleri uğruna harcamamış olur

Sayın Erhürman, yenilikçi, birleştirici, uzlaşıcı üslubu ile, Kıbrıs solunu bir arada tutan kilit taşı olma yolunda ilerler.

Siyasetin sağ denge taşının karşısına, yenilikçi ve yapıcı bir sol denge taşını da koyan bir lider olarak Kıbrıs siyasi tarihine geçer.

Bir tarafta tek atımlık Cumhurbaşkanlığı, diğer tarafta Kıbrıs solunun kilit taşı olma ayrıcalığı.

Karar Sayın Erhürman’ın…

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899