İskele bölgesinin hızlı ve plansız yapılaşmasının bir sonucudur, çevreyi katleden atık sular ve çevreyi günden güne katletmeye devam eden diğer doğa tecavüzleri.

Yatırım elbette olmalı…

Elbette ülkemizin ekonomik kalkınmasında, döviz girdisinde ve istihdamın artmasında inşaat sektörünün olumlu etkilerini yok saymanın ve yatırımın karşısında olmanın vatan hainliğinden bir farkı yok!

Tıpkı doğa ile barışık olmayan ve neden oldukları sebepler ile her gün doğayı katledenlerin karşısında “sağır sultan” rolüne bürünmenin de vatan hainliğinden farkı olmaması gibi.

İskele bölgesinde denize dökülen atık suların baş aktörü olduğu iddiası ile gündeme gelen Afik Group’un yaptığı inşaatların yarattığı çevre felaketi gündemden düşmeden bir tecavüze de Noyanlar İnşaatın sebep olduğu ortaya çıktı.

Geçen yaz, yabancı konuklarına verdiği şirket broşüründe gezilecek yerler arasında Güney Kıbrıs’taki EOKA anıtı ile Makarios’un anıt mezarını da göstererek bir skandala imza atan Noyanlar İnşaat şirketi, bu yaz da devasa sitelerinin lağım ve atık sularını boş araziye boşalttığı iddiası ile gündemde.

Görüntüler dehşete düşürücü nitelikte!

Al birini vur ötekine…

Biri denize, diğeri ovaya boşaltıyor lağım ve atık sularını!

Üstelik skandalın sadece görünen yüzü olan vidanjörün, resmi makamların diktiği “Atık Su Boşaltmak Yasaktır” levhasının az ilerisine Noyanlar’a ait turistik sitelerden çektiği lağım ve atık suyu boşaltması ise en basit ifadesi ile yasa tanımazlık, yüzsüzlük ve hadsizlik değil de nedir.

Ne yasa ne hukuk ne kural ne de çevreyi takmıyorum demek değil de nedir tüm yaşananlar.

Ve üstelik atık su ve lağım dökülen boş arazi İskele Okullar bölgesine sadece birkaç kilometre uzakta.

RE 247 plakalı vidanjör ve TKK 314 plakalı bir diğeri, Noyanlar inşaata ait yaklaşık 15 katlı Posedion bloklarının atık su ve lağımını gün boyu bölgeye dökmekte…

Üstelik lağım sularının Posedion bloklarının bahçesine taştığı da yabancı ve yerli turistler tarafından ihbar edilirken çekilen fotoğraflar da çevre kirliliğinin Noyanlar İnşaatın lüks sitelerinin içerisinden başladığı tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriliyor…

Turistik broşür skandalında suçu çalışanlarına atan Noyanlar İnşaatın, bu sefer de suçu vidanjör şoförüne atacağı kesin…

Ancak binlerce kişinin aynı anda yaşadığı çekim merkezi lüks turistik toplu konutların atık su ve lağım sorununu doğa ile barışık şekilde çözme sorumluluğu ve zorunluluğun da kendilerinde olduğunu da herhalde ret etmeyi göstermeyecektir!

Ve sahibi oldukları veya kiraladıkları vidanjörlerinde lağım ve atık suyu nereye nasıl döktüğünden de zerre kadar umurları olmadığı da ortada.

Şirket sahibi Ahmet Noyan’a sorulsa, büyük ihtimalle “haberim yoktu” diyecek ve sanki ilk kez konuyu duyar gibi yaparak ülkeye yaptığı yatırımlardan bahsedecektir.

Elbette yaptığınız yatırımlardan yana bir şikayet yok ancak ya doğa, ya çevre?

Atık su ve lağımın yeraltına karışarak yer altı sularını kirleterek toprak altında “atık su havzası” oluşturarak görünmeden tüm bölgeyi kirletmesi her hali ile belli ki umurunuzda değil.

Ve göz göre katledilen doğaya karşı işlenen suçlara da “dur” diyen yok!

Kaymakamlık ve İskele Belediyesi ne yapıyor o da bilinmiyor…

Çünkü RE 247 plakalı vidanjör ve diğeri, her gün Yeni İskele kent merkezinden Belediyenin önünden ve Kaymakamlığın yakınından geçerek güpegündüz defalarca mekik dokuyarak atık su ve lağımı doğaya dökmeye devam ediyor.

Kendi diktikleri levhalar ile koydukları yasakları denetlemeyen veya denetlemek istemeyen Kaymakam Ertuğrul Toroslu ile Kaymakam Muavini Necmi Karakılıç ve Belediye Başkanı Hasan Sadıkoğlu biraz daha sessiz kalırsa vay halimize!

Elbette Çevre Koruma Dairesi yetkilileri ve bağlı bulunduğu Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı yetkililerinin de omzunda asılı bir günah artık, yaşanmaya devam eden çevre katliamı!

Çevreye tecavüz edip katledenlerin tüm inşaat ruhsatları askıya alınmalıdır…

Askıya alınmalı ki hem eksik altyapı ile bitirip sattıkları siteleri hem de devam eden inşaatlarında olmazsa olmaz arıtma tesislerini zor ile, Devletin yaptırımı ile yapsınlar ki ne güzelim deniz ne de bakir ovalarımız sebep oldukları pislikler ile kirlenmesin.

Duymak istemeyen olsa da Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Sibel Paralik ise teşhisi koyup çözüm önerilerini sıralamakta.

Yeni İskele bölgesindeki atık su ve deniz kirliliği sorununun yıllardır süregelen plansız ve altyapısız yapılaşmanın sonucunda ortaya çıkan bir çevre felaketi” olduğuna işaret eden Paralik çok önemli bir eksikliği yüzümüze tokat gibi çarpıyor!

Paralik’in bölgede yapılan toplu konutların su arıtma sistemlerinin olmamasından dolayı atık suların doğaya verildiği ve yer altı sularının artık bir “atık su havzası” olduğunu söylemesi karşısında yetkililer “sağır sultanı” oynamayı sürdürüyor.

Soruyoruz, İskele bölgesinde biten ve devam eden toplu konutlara adı üstünde Çevresel Etki Değerlendirme raporu yani bilindik adı ile olumlu ÇED raporlarını kimler verdi, Şehir Planlama Dairesi büyük projelere hangi şartlarda planlama onayı verdi, İskele Belediyesi nasıl inşaat ruhsatı verdi ve ilgili dairelerin bağlı bulunduğu Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı felaketin farkında mı?..

ÇED raporunu veren de, Planlama onayı veren Şehir Planlama Dairesi de, inşaat ruhsatı veren İskele Belediyesi de , binlerce kişinin yaşam alanı olan ve olacak olan inşaatlardaki atık su ve lağım sorunun düşünmemiş olamaz.

Belli ki görmezden gelindi, hem de topluca.

Belli ki organize işler kirli ilişkiler ile süreç işledi ve işlemekte.

ÇED raporunu veren de, planlama onayına imzasını atan da, İnşaat ruhsatını onaylayan da, denetim yapmayan veya yapmak istemeyen de, çevreye bile bile atık suyunu döken ve döktüren de toplum vicdanında çevre tecavüzcüsü ve doğa katilidir.

Devlet erkini elinde tutanların ise inşaat şirketlerine arıtma tesisi yaptırmaktan aciz oldukları ortada.

Doğanın katledilmesine bile bile sebep olan böylesi bir acizliğin nedenleri ise tüm yönleri ile araştırılmalı, hesabı sorulmalı.

Kesilecek gülünç cezalar ile de sakın ama sakın şov yapmasın Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı ile Müsteşarlığı.

Bakan Fikri Ataoğlu ve müsteşar Serhan Aktunç, artık karnımız tok, bilesiniz.

Varsa gücünüz arıtma tesisini yaptırırsınız ve o güne kadar da tüm inşaatların izinlerini askıya alırsınız.

Varsa gücünüz yetkinizi kullanıp mühürlersiniz ve arıtma tesislerini yapmalarını mecbur kılarsınız mührü kaldırmak için…

İlk olarak Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu ve İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler bu ayıbı temizlemeli ve Başbakan Ünal Üstel kaybedecek oy da olsa bedeli, sorumluların gözünün yaşına bakmamalı.

Sakın ama sakın “yakınımızdır, büyük yatırımcıdır, ülke ekonomisine katkısı şu kadardır, partilimizdir veya partinin destekçilerindendir” diye başlayan cümleler ile de suçu hafifletmeye çalışmayın.

Çünkü adalet karşısında tecavüzün “iyi halden” indirimi olmaz.

Ve eğer yarın temiz bir çevre ile sürdürülebilir bir doğa bırakmazsak, bilin ki bugün inşaatlardan milyonlar kazananların yanına kalacak her şey.

Geriye ise yüzlerce yılda temizlenmeyecek yok edilmiş bir deniz ve çevre kalacak.

Ve bugün milyonlar kazanarak çevreye tecavüz edip güzel denizimizi ve ovalarımızı yok edenlerden ve onlara göz yumanlardan dolayı yarın tek bir kibrit çöpünü bile gösteremeyeceğiz.

Ne turist gelecek ne de yatırım yapacak bir Allahın kulu.

Acı da olsa böylesi bir gerçek karşısında bugün “sağır sultanı” oynayanlar ve izinlere imzaları atanlar ve attıranların ise toplum vicdanında artık en büyük suçludurlar!

Ve Noyanlar İnşaat’a soruyoruz;

Bitmiş olan ve inşaatı devam eden turistik toplu konut ve yaşam alanlarınız için arıtma tesis yapmayı düşünüyor musunuz?

Soru bu kadar basittir…

NOT: Çevre katliamının fotoğraflarını bize ulaştıran bölge insanlarına teşekkür ederiz..

MESAJ KUTUSU

Sayın Ertuğrul TOROSLU, Kaymakamı olduğunuz İskele ve çevresinde resmen çevre katliamı yaşanıyor ve kurumları ve yasaları da takan neredeyse hiç yok gibi. Bölgede acil seferberlik başlatmanız ve yasa tanımazlara artık bir dur demeniz bekleniyor…

Sayın Ahmet NOYAN, bölgenizin en büyük inşaat şirketlerinden birisi olarak çevreye karşı olan duyarsızlığınız adınıza yakışmıyor. Çevreyi katletmek için değil aksine güzelleştirmek için de çaba sarf etmeniz gerekiyor değil mi?

Sayın Serhat AKPINAR, Girne’de bir orman arazisini kiralayıp otel inşa ederek eko turizme başlayacağınızı duyduk. İşin başında yasalara dikkat ederseniz ileride başınız ağrımaz uyarma ihtiyacı hissettik…

Sayın Hande Kayasal ÇELİKDEN, bu günlerde Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Başkanı olarak istenilen kredilere fazlasıyla hassasiyet gösterip karşılığı olması konusunda dikkatli olmanız öneriliyor. Bu konuda en büyük düşmanınız siyasi baskılar olacak gibi görülüyor…

Sayın Turgay AVCI, artık bayram coşkusu ve tatili de geride kaldığına göre şu diploma skandalı konusuna biraz daha fazla eğilmekte yarar görüyoruz. Zira konunun çok yakında Türkiye basınına da düşeceği yönünde duyumlar gelmeye başladı…

Sayın Çağlayan CESURER, ay sonu yapılacak olan El-Sen genel kurulunda büyük ihtimalle sendika başkanlığına seçileceğiniz konuşuluyor ancak o tarihten sonra bel altı vuruşlara ve yıpratma politikalarına da hazırlıklı olmanız gerekiyor…

Sayın Halil TALAYKURT, Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanı olarak Kıb-Tek’te yaşanan yolsuzluk ve hortumlamaları ortaya çıkarmak için en büyük sorumluluk sizin üstünüzde bulunuyor, gazanız mübarek olsun…

Sayın Huriye KUTUP, Okal Koop Bank ile ilgili soruşturma dosyasının yargıya ne zaman ulaştırılacağı yönünde mesajlarınız yoğun bir şekilde gelmeye devam ediyor. Karşılıksız verilen 15 Milyon TL’ye yakın kredinin sorumlularının yargılanmasını bakalım başarabilecek misiniz, yoksa yine im siyaset kazanacak?

Sayın Cengiz ÇOLİ, hiç beklenmedik bir şekilde görevden alındıktan sonra kimsenin bilmediği bazı detayları kamuoyuyla paylaşacağınız konuşulmaya başlandı. Özellikle bunu duyan bazı siyasilerin de endişeli oldukları ifade ediliyor…

Sayın Bayram KARAMAN, bir rahatsızlık dönemi yaşadığınızı üzülerek öğrendik acil şifalar dileriz. Siz eski topraksınız eminiz ki kısa bir süre içinde toparlanıp eski günlerinize döneceksinizdir…

Sayın Umut ÖKSÜZ, eczacılık sektöründen sonra şimdi de parfüm sektörüne girdiğiniz ve çok yakında kendi imalatınız olan ürünleri çarşıda bulacağımızı memnuniyetle öğrendik, hayırlı işler bol kazançlar dileriz…

Sayın Gülşah Sanver MANAVOĞLU, polisin bu süreçte sorumluluğu eskisine göre çok daha fazla ancak teşkilatın şu anda 800 kadar eksik kadroyla çalıştığını da artık masaya yatırmak gerek değil mi? Onlar da etten kemikten insanlar bakalım daha ne kadar özveri gösterecekler?