TDP’den yapılan açıklamaya göre, açılış konuşması Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından yapılan toplantıda TDP'yi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Hoşkara temsil etti. "Barış için çok yanlılığın güçlendirilmesi" (Strengthening Multilateralism for Peace), "İhtiyaç duyduğumuz değişim için değerlerimiz ve politikalarımızın yeniden onaylanması" (Reaffirming our values and policies for the change we need) ve "Demokrasinin reddedildiği veya tehdit altında olduğu yerlerde, demokrasinin savunulması ve korunması" (Defending and protecting democracy where it is denied or is under threat) konularının görüşüldüğü toplantıda, Sosyalist Enternasyonal’in kongreler arası dönem için çalışma organlarının düzenlenmesi ile ilgili konuları da ele alındı. Toplantıda ayrıca, örgüt içerisinde eşit sayıda kadın ve erkeğin görev alabilmesine yönelik ilke kararı bağlamında bir de komite oluşturuldu. Konseyde, Kıbrıs deklarasyonu ile beraber, Kamerun, Guatemala, Porto Riko, mülteciler ve iklim değişikliği ile ilgili de kararlar alınırken, bir sonraki toplantının 2017’nin Kasım ayı sonunda İspanya’da yapılması kararı alındı. TDP MYK Üyesi Ercan Hoşkara, konsey toplantısı süresince, Sosyalist Enternasyonal Başkanı Yorgo Papandreou ve Genel Sekreter Luis Ayala'nın yanısıra birçok ülke delegasyonu ile karşılıklı görüş alışverişinde bulundu. KIBRIS KONUSUNDA KARAR TASARISI... TDP açıklamasına göre; Sosyalist Enternasyonal toplantısında Kıbrıs'la ilgili bir de karar tasarısı yayımlandı, tasarıda şu ifadelere yer verildi: "Sosyalist Enternasyonal, daha önceki birçok kararında Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk liderlere barış görüşmelerini Kıbrıs için iki kesimli, iki toplumlu federal bir çözüme en erken zamanda ulaştırmak üzere çağrıda bulunmuştur. Sosyalist Enternasyonal, 7 Temmuz'da uzlaşma olmadan sona eren birleşme görüşmelerini yakından takip etmiştir. Adadaki her iki tarafça da anlaşıldığı üzere Kıbrıs'taki mevcut statükonun devamı kabul edilemez. Bütün taraflar mevcut statükoyu değiştirmek için çaba göstermeye devam etmelidir. Geçtiğimiz hafta Crans-Montana'da düzenlenen Kıbrıs konferansının başarısızlıkla sonuçlanmış olmasına rağmen, ilgili bütün tarafların orada hazır bulunmasını ve görüşlerini karşılıklı olarak ortaya koymuş olmalarını, yine de ileri yönde atılmış bir adım olarak değerlendiriyoruz. Müzakerelerde bugüne kadar elde edilmiş olan yakınlaşmalar heba edilmemelidir. Kıbrıs'taki iki toplum da barış içinde ve uluslararası toplumun bir parçası olarak yaşamayı hak etmektedir. Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplum bütün ilgili tarafları bunun sağlanması için adımlar atmak üzere cesaretlendirmelidir. Kıbrıs'taki soruna siyasi çözüm bulunana kadar, iki toplumun yakınlaşması, ada üzerinde birlikte var olmaları ve barış ortamının sürdürülebilir olması hedefiyle güven yaratıcı önlemler desteklenmelidir.”