Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler’i istifaya davet ediyorlar…

İş kazalarındaki ölümler arttığı için!

Yapamıyorsan çek git diyorlar…

İstifa ettiğini düşünelim!

Ölümlü iş kazaları sona erecek mi?

Bundan böyle artık iş kazası yaşanmayacak mı?

Ama bilmedikleri bir şey de var Çeler’i eleştirenlerin…

Bu konudaki yasalar aynı!

Bu yasalara göre yanında çalıştırdıkları işçiler iş kazasında hayatlarını kaybederse polis tarafından tutuklanırlar…

Ama geçmişte kimse tutuklanmadı!

O zaman siyaset ön sıradaydı çünkü…

Yanında çalıştırdığın birisi iş kazasında hayatını mı kaybetti?

Açardın telefonu parti merkezine, oradan ilgili bakanlıklara telefonlar polis filan kapını çalmazdı…

Şimdiye kadar bu konuda kimse tutuklanmadı, bileklerine kelepçe takılmadı, sonuçta ceza da almadı zaten!

Çeler’in geçmiş bakanlardan farkı da bu oldu…

İhmal varsa tutuklama var!

Sonunda mahkemeler ne diyorsa o olacak…

Hatası olanlar giden canların bedelini gerekirse hapis yatarak ödeyecekler!

Şu anda tüm inşaat şirketleri neredeyse ölümlü kazalar nedeniyle katil ilan edilmeye başlandı…

Bu konuda bilgisi olan da konuşuyor olmayan da!

En çok da siyasiler, siyasi rant için, iş ola açıklama yapmak için basın bildirisi düzüyorlar…

Ama bu konuda işverenleri düşünen onları konuşturan pek kişi olmadı!

Olaylara genelde olduğu gibi tek taraflı bakıyoruz çünkü…

Örneğin bir müteahhit iş adamımız son iki yılını mahkemelerde geçiriyor!

Neden biliyor musunuz?

İnşaatında çalışan bir işçi kendini üçüncü kattan atmış aşağıya, hem de iy kazası gilan değil bu olay…

Tazminat koparmak için!

Yüklü bir para koparıp, devletten hiç çalışmadan maaş çekmek için…

Tamamen kötü niyet göstergesi anlayacağınız!

Başka bir taşeron şirketin sahibi…

Son günlerde iş kazaları ve beraberinde gelen ölümler arttı ya!

Haklı olarak eskisine göre çok daha fazla hassasiyet gösteriyor konuya…

İnşaatlarında bütün güvenlik önlemlerini almış, koruma kemerleri, çelik başlıklar herşey eksiksiz!

Ama gelin görün ki birçoğu bunları kullanmayı kendilerine zul görüyorlar…

O şekilde çalışamazlarmış, çünkü alışık değillermiş!

Rahat olmaları gerekirmiş…

Yani güvenlik konularına uymayan işverenler olduğu gibi çalışanlar da var…

Çünkü onlar için hiçbir yaptırım yok!

Güvenliksiz çalıştın inşaattan düştün suçlu o değil işveren…

İşverene ceza var çalışana yok…

Güvenlik önlemi almadan çalışan ve hayatını riske atan çalışanlara da kessenize cezayı…

Hem de ağır para cezası!

Bakalım ondan sonra önlemlere uyacaklar mı uymayacaklar mı?

Çünkü bizde en büyük eksiklik eğitimin hiç olmayışı!

İnsanlar gemiden iniyor, birkaç sonra inşaatlarda çalışmaya başlıyorlar…

Tabi ki denetim eksiklikleri de üstüne tuz biber eklenince inşaat konusunda deneyimi, eğitimi olmayanların iş kazalarında hayatlarını kaybetmesi an meselesi!

Birçoğu Allah’a emanet çıkıyorlar o iskelelerin üzerine…

Bu konularda hele de hayati değer taşıyorsa kimsenin kimseyi suçlaması bir kere ölenleri geri getirmez…

İkincisi ölümlerin devamını sağlamış olur…

Bundan sonrasına bakmak gerek!

Bu ülkede iş güvenliği konusunda tek sorumlu bakanlık filan değildir…

Konuyla ilgili olan herkestir!

Müteahhitler de, çalışanlar da hatta uygunsuz çalışanı görüp ihbar etmeyen vatandaşlar da cenderenin içindedir…

Kazalar eğer tüm toplumun ortak sorunu olursa ancak en aza indirilebilir!

Bunun için de devlet ve ilgili birimlerden oluşan komiteler konuya bilimsel olarak yaklaşarak, özellikle de eğitimin olmazsa olmaz gerçeğini kabul ederek ancak ilerisi için olumlu adımlar atılabilir…

Lafazanlık ve gereksiz suçlamanın ne zaman faydasını gördük ki!

İhbar etmeyen de suçludur!

Fotoğrafı geçtiğimiz Cumartesi günü de yayınlamıştık…

Bir kez daha yayınlıyoruz!

Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğraf bu…

Çekmişler resmi atmışlar bu nasıl iş güvenliği diye!

İyi yapmışlar da adresi unutmuşlar…

Oysa duyarlı vatandaş fotoğrafı çeker ama önce sosyal medya değil işçinin güvenliğini düşünür…

Alo 102’yi arar!

Sonra sosyal medyada ne yaparsa yapsın…

Bu arada tabi ki başka bir sorun;

Vatandaş acaba ihbar hatlarını biliyor mu?

Ya da sokaklarda, inşaatlarda bu tabela var mı?

Kesinlikle olmalı!

“Sorun kitap mı değil mi?”

“Kitap bulundurmak yüzünden herhangi birinin gözaltına alınması da Garagözlük,
Bu olay üstünden Kıbrıslı Türklerin elindeki devlet mekanizmasına saldırılması da garagözlük.

Beğen/beğenme var mı alternatifin ?
Federasyon diyecek şimdi birileri ;
Buyurun yapalım, karşıdaki istedi de biz mi yok dedik.

Hükümet gereğini yapıp bu maskaralığa son vermeli, sorun kitap mı değil mi?
Bu bir açıklığa kavuşmalı…”

(Murat ŞENKUL)

MERAKLI KÖŞE?

Avrupa’da cep telefonunun yasak olduğunu biliyor muydunuz?

Hayatımıza fena halde giren ama ölümlü kazalara bile neden olan cep telefonları…

Ne kendimizin ne de karşımızdakinin hayatını düşünmeden kullanıyoruz bu teknoloji canavarlarını!

Sonra gelsin ölümlü kazalar…

Oysa bazılarının pek de önemsemediği Avrupa’da öyle mi?

Adamlar inşaatlarda bile yasaklamışlar cep telefonu kullanımını…

Sadece iş aralarında izin veriyorlar konuşma yapmaya!

Zorla mı satıyorlar?

Her mevsim bu tartışmalar yaşanır…

Asma yaprağı marketlerde 140 TL’den satılıyormuş!

Sosyal medya kırılıyor bu fotoğraflardan…

Üşenmeyip resimliyorlar ve sosyal medyaya atıyorlar sonra da veryansın!

Sanki de üretici bunu zorla satıyormuş gibi…

Birkaç gün almayın bakalım o fiyatlar nasıl düşecek çöpe gitmesin diye!

Küçük-Tavuri aynı kefeye konursa…

Millet Tavuri için mesaj yayınladı diye Akıncı’yı topa tutuyor ama…

Gazetelerdeki bir detay kimsenin ilgisini çekmiyor!

Bir kısmını ayrı tutuyoruz…

Ancak çoğu gazete Küçük ile Tavuri’nin ölüm haberini ön sayfasından yan yana verdi!

Aynı ölçüde…

Aynı karakterde!

Bunu yapan gazetecilerin Akıncı’yı eleştirme hakkı da olmamalıydı…

Kelepçe şart mı?

Hepsi itibarlı insanlar…

İnşaat şirketlerinin sahipleri!

Son dönemde ölümlü kazalar nedeniyle tutuklanmaya başladılar…

Ölüme neden olduysa tutuklansınlar suçlarını da çeksinler ama!

Daha henüz zanlı konumundayken bunların kelepçelenerek basının önüne atılması ne kadar doğru artık tartışma konusu olmalıdır…

Bu arada sorumsuz basın da yargısız infaz yapmaya devam ediyor ne yazık ki!

Denktaş şov mu yaptı?

Maliye Bakanı Serdar Denktaş dün meclis konuşmasında sorulara yanıt verirken Türkiye ile imzalanması gereken protokoller konusunda topu Ankara’ya attı…

Daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a!

Onları sorun diye biraz da sitem etti…

Bu konuşmadan hemen sonra ülkede telefonlar işlemeye başladı en azından biz 10’dan fazla telefon aldık…

Görüşler farklıydı!

Kimi Denktaş’ın iç siyasete oynayıp şov yaptığını düşünüyordu…

Kimi de sinirlerine hakim olamadığını!

MESAJ KUTUSU

Sayın Serdar DENKTAŞ, protokoller konusunda topu Ankara’ya hele de Tayyip beyin kucağına atınca dün gündemin tepesine bir kez daha oturdunuz. Zaten randevu alamazken şimdi kapıları tamamen kapatmış oldunuz. Bu arada geçmişte Gümrük Dairesi’ne kestiği çeklerin karşılıksı çıkması sonucu devleti 4 Milyon TL zarara uğratanlar hakkında yasal işlem başlatmanız da bekleniyor haberiniz olsun istedik!

Sayın Kudret ÖZERSAY, Antalya’da TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile yaptığınız özel görüşme beraberinde bir takım söylentileri de getirdi. Ülkede bir grup var bu görüşmenin kesinlikle yeni hükümet modeli üzerine olduğunu iddia ediyor. Çavuşoğlu seçim çalışmalarından zaman bulup da böle konularla ilgilenebiliyor mu?

Sayın Zeki ÇELER, konuyu tamamen siyasete dökenler artık bakanlık görevinizde istifa etmeniz gerektiği yönünde açıklamalar yapmaya başladı! Bu nedenle iş güvenliği konusunda bir komite oluşturup tüm tarafların katılımıyla bir çalışma başlatırsanız en azından ilerisi için olumlu sonuçlar doğurabilir! Laf ebelerini ise boş verin deriz!

Sayın İsmail ARTER, son bir haftadır Mağusa’dan özellikle de Palm Beach çevresinden sivri sinek şikayetleri gelmeye başladı. Bölgeye öze bir ekip göndermeniz ve ilaçlama yaptırmanız gereken mesajlarınız geliyor, bu arada yaz mevsimi de düşünmek gerek değil mi?

Sayın Ali KİŞMİR, uzun bir süredir program yaptığınız Genç TV çalışanları konusunda sendika olarak yaptığınız açıklama kanal yöneticileri arasında infialle karşılandı. Umarız teknik bir hata yapmamışsınızdır, öyleyse de bir özürcük şart oldu değil mi?

Sayın Cafer GÜRCAFER, ölümlü ölümsüz iş kazaları konusunda üyeniz olan müteahhitlik firmaları seslerini yeteri kadar hükümete duyuramadıklarından şikayet ediyorlar. Bu konuda safları biraz sıklaştırmakta ve onların sorunlarını dinlemekte yarar görüyoruz…

Sayın Ayşegül BAYBARS, son günlerde artan asayiş olayları nedeniyle çok sayıda vatandaşın silah izni almak için müracaat ettiği iddia ediliyor. Umarız bu konuda geçmiş hükümetlerin politikasını devam ettirir ve ülkenin savaş alanına dönmesine izin vermezsiniz!

Sayın Özlem GÜRGUT, devlette çalışan hekimlere ayda sadece 8 Bin TL maaşa layık görülürse ne yazık ki devlet hastanelerine pek yakında kimse çalışmak istemez! Konuyu hükümetin gündemine getirmeniz mali sorunların çözülmesi için girişimde bulunmanız isteniyor…

Sayın Cenk MUTLUYAKALI, yaşanan bir takım olaylar sonrası zanlı insanların resmini buzlayarak ya da tam isim vermeyerek basında etik kurallara uyan neredeyse tek basın kuruluşusunuz! Umarız diğer yayın organlarına da örnek teşkil eder…

Sayın Ömer GÜLTEKİN, tutuklama olayından sonra adadan ayrılma fikrinden vazgeçtiğinizi ancak bundan sonra yeni yatırım yapmama kararı aldığınızı öğrendik. Satın aldığınız o kadar araziyi ne yapacaksınız bilemeyiz ama bir kez daha düşünün deriz…

Sayın Fikri ATAOĞLU, yeni imaj yaratıp saka bırakma nedeninizin göz ameliyatından dolayı kaynaklandığını öğrendik büyük geçmiş olsun! Hoş sakal sizde fena durmadı ama sanırız biraz boyamaya ihtiyaç duyabilirsiniz…

Sayın Aktaç ATAİ, son günlerde bazı trafik polislerine kafayı fena taktığınız ve özellikle de kadın sürücüler taciz etmek isteyenler için büyük bir mücadele başlattığınız söyleniyor. Bunları bize de bildirirseniz gereğinin yapılacağından hiç kuşkunuz olmasın!

Sayın Ahmet ALTUN, Güzelyurt’ta DP’den istifa edip YDP saflarına katılmanızdan sonra bunun arkasının da geleceği söylentileri yapılmaya başlandı. Hoş YDP de DP’nin bir yavrusu sayılır ama bir de böyle deneyin bakalım…

Sayın Akile BÜKE, dünkü açıklamanız tam da bizim düşündüğümüz gibi oldu ama sanırız akıl hocalarınız duygu sömürüsü yapmanızı isteyerek büyük bir hataya düştüler! Zira memleket o kadar küçük ki kimlerin perde gerisinde oldukları kolay anlaşılıyor…

Sayın Bayram KARAMAN, dün Dome Hotel sözleşmesini imzalarken bıyık altından güldüğünüz gözlerden kaçmamış. haliyle mücadele edip direnince sonuçta zafer kaçınılmaz oluyor değil mi? Hayırlara vesile olsun artık…