UBP çok garip.
Eroğlu’nun elini öperler.
Önünde secdeye yatırlar.
Çıkınca aslan kesilirler.
Eroğlu, rahmetli İrsen Bey’i BB yaptı.
24 saatte İrsen Beyin tek rakibi Eroğlu idi.
Ayni gelenek Özgürgün’de de yaşandı.
Şimdi de tarih tekerrür ediyor.
Tatar, Eroğlu’nu rakip belledi.
Eroğlu gerçekten rahat mı vermiyor?
Arkadan entrika mı çeviriyor?
Yoksa Eroğlu kompleksine mi tutuluyorlar?
Eroğlu düşmanlığı mı nüksediyor?
*****
Mesela birileri niye Eroğlu’na gönderiliyor?
Bu birilerine niye ikili oyun oynatılıyor?
Niye meyhanelere telefon açılıyor?
Masada ne konuşulduğu niye merak ediliyor?
Bürokratlar "Eroğlucu" diye niye suçlanıyor?
Bütün bunlar aciz olma belirtisi.
Gücünden emin olamama göstergesi.
Kontrol zaafiyeti.
Ve ilginçtir konu Tatar’la sınırlı da değil.
Özersay, çatı adayı olmamaktan Eroğlu’nu suçluyor.
Özgürgün Tatar’ı Eroğlu’nun ipe götüreceğini ima ediyor.
Yani?
Yani herşeyin sorumlusu Eroğlu.
Gerçek bu mu peki?
*****
Velakin durum aslında farklı.
Tatar’ı CB için PM motive ediyor.
Eroğlu da.
Peki PM’yi Eroğlu mu idare ediyor?
Tatar bunu kumpas görüyorsa aday olmasın.
Aday olacaksa dedikodu yaptırtmasın.
Entrika kimseyi aydınlığa ulaştırmaz.
Olsa olsa geçici zafer kazandırır.
Ancak günün sonu yine çöküştür.
Bu sebeple masalsı düşmanlıklar yaratılmamalı.
Dürüstlük temel olmalı.
*****
Aslında işin gerçeği bambaşka.
Eroğlu sonrası hiçbir güç toparlanmış güç olamadı.
Dağınıklık hakim oldu her alanda.
Tıpkı Tatar’da olduğu gibi.
Ve bu zaafiyet, toparlanmış gücü büyüttü.
Aynı zamanda Eroğlu’nu da.
Eroğlu büyürken diğerleri küçüldü.
İş bu noktada garipleşiyor tabi.
Eroğlu’na korku ve tapınma gelenekselleşti.
Ve bu bir ritüel halini aldı.
Tıpkı bugün gibi.
El pençe divan duracaksın.
Sonra kuyu kazacaksın.
Ama ı-ıhh artık kurtarmıyor.
Ya ölüden korkuyorsan mezarlıktan geçmeyeceksin.
Ya da bükemediğin bileği öpeceksin.
Seçenekler sadece bunlar.
Ortası da yok.