Karanlık dünyayla o ve ya bu şekilde bir ilişki kurmak o dünyanın hizmetkarı haline gelmektir. Bunun başka bir yolu yoktur, bu ülkenin kurulu olan rejimi işte bu dünya tarafından kontrol edilmekte, bizim gelmiş geçmiş tüm siyasi oluşumlara, o koltuk sevdası yüzünden bu karanlık dünya ile kurdukları ilişki bicimi nedeni ile rejim partileri diyoruz. Sırf kendi çıkar ve kazanımları için kurdukları bu bağ günün sonunda halkların huzurunu bozarken, emekçinin de sömürülmesinde en önemli rölü oynayan şart ve koşular, yine seçim derdi ile kazanma yarışına giren siyasiler tarafından icra edilmektedir.
* * *
Bu ülkenin iktidar odakları haline gelen bu sermayedarların, yan kuruluşları haline gelen suç dünyası, acımasız ve de merhametsiz tavırları yıllarca bu ada yarısının siyasi unsurları tarafından beslendi. Ve bize bunların korku karanlığı yaratan gölgesinde yaşamak gibi, el pence divan var olma güdüsü empoze edildi.
* * *
Gecdiğimiz gün Akacan ailesinin başına gelen bu olay, geçmişte üstü örtülen bir çok olayı da hatırlama sebebi oldu. Bir bakalım hangisi nihayi çözüme ulaştı? Hiç biri, neden? Çünkü halkın huzurunu, kültürünü, sağlığını, eğitimini, kadınını, cocuğunu, yaşlısını, emekçisini korumak üzere yemin verenlerin, hiç bir biçimde bu besledikleri karanlık dünyaya dokunamadıkları için. Dokunamadıkları değil aslında mevzu, yapmak istemiyorlar, çünkü menfaat daha ağır basıyor.
* * *
Bir yoksul marketten bir ekmek çalsa hırsız diye yargılanabiliyor, o yalnız, çaresiz ve yapmış olduğu şeyin utancı içerisinde boğulurken, ‘bu sizin yöneticilerinizin suçu diyemiyor’, ya da ‘yoksulluk kaderim değil sizin dayatmanız’ diyemiyor. Ancak bellerinde silah, kara paralarla alınan kara jeepler, yatlar katlar ve onları var eden siyasilere verilen avantalar varken, sesiz, görmeyen, duymayan bir anlayış hakim oluyor. Korktuklarından değil, halkın o korkusundan beslenip koltuklarını koruduklarından yaşıyoruz bu korku tünelinde.
* * *
Sevgili okur; kırk küsür yıldır hayatımıza dayatılan korku üzerine kurulu rejim, bilin ki kendi başına kurulmadı, bu rejimi destekleyen siyasi oluşumlar da kendi başlarına o koltuklara oturmadığı gibi. Hepside bireysel kurtuluşa odaklatılan ve halkların bölünmesini sorgulamadan yaşam sürmeye çalışan bizlerin varlığı ile oldu.
* * *
Artık hakımız olanı istemeliyiz, onurlu bir yaşamı, bir lütufmuş gibi bize sulunan ve onurumuzla oynamalarına sebep olan her şeyin, aslında bizim imkanlarımız kullanılarak bize, eze büze, yarım yamalak verilirken, onun tam ve yaşam kalitesine yakışır bir biçimde hizmetimize sunan, kamu olmalı. Bu suç örgütlerinin, bir an evvel halkların içerisinden temizlenip bize huzuru vermek zorunda olduklarını bilmeliler. Bizim halklar olarak, sesimizi yükseltip o meclis duvarlarını aştırıp içerideki her bir siyasinin kulaklarını tırmalayarak, insanca yaşamımızı onların insafından almalıyız…..

Behiç Anibal….