Ülkede siyasetçiye güven kalmamış…

Geçmiş yıllarda da yoktu ama güvensizlik hiç bu kadar ileri safhalara çıkmamıştı!

Bunu biz değil anket sonuçları söylüyor…

Tabi ki durum göründüğünden çok vahimdir!

Aslında şunu sormak lazım;

Vatandaş siyasetçiye niye güvensin ki?

Gelenin gideni arattığı bir siyasi sistemimiz var…

Muhalefette aslan kesilenler hükümet olunca pissi kedi oluveriyorlar!

Çünkü muhalefette olunca atıp tutmak kolaydır…

Hükümetlerin her icraatına karşı çıkarsın, iki de basın bildirisi patlatırsın al sana muhalefet!

Onun içindir vatandaş siyasetçiye neden güvensin ki?

TDP geçenlerde MYK toplantısı yaparak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndaki müsteşar krizini görüştü…

Hiç merak ettiniz mi nasıl sonuçlandı diye!

Sonuçlanmadı çünkü krize bir çare üretemediler…

Zeki Çeler, başka partili olsa da bakanlık müsteşarına sahip çıktı, devlet kadrolarında partiliden daha ziyade uzman kadroların olması gerektiğini savundu ve çizgisinden çıkmadı!

Bir anlamda statükocu olmadığını ispatlamış oldu…

Bu konuda tek başına da kaldı ama bedeli ne olursa olsun ödemeye hazırdı!

Parti içindeki baskılara boyun eğmedi ki bu bizim siyaset düzeninde çok görülmüş bir şey değildir…

Ya baskıya boyun eğersin ya da gidersin!

Çeler mücadele etmeyi yeğledi, doğrusunu yaptı…

Anlaşılan kriz uzun bir süre daha devam edeceğe benziyor!

Peki muhalefetteyken her türlü partizanlık ve popülizme karşı duran Cemal Özyiğit şu anda ne yapıyor?

Statükonun pençeleri arasında kıvranıp duruyor…

Hem de çelişkili açıklamalarla!

Müsteşar ataması konusunda baskı yok diye konuşuyor…

Sonra da devlet kadrolarında çalışacak yeterli kadromuz var diye başka anlamda bin açıklama!

Acaba yine muhalefette olsa ve bir iktidar partisinde böyle bir kriz yaşansa ne derdi?

Yeni göğü inletir, en ağır eleştirilerde bulunurdu…

Peki ne değişti?

O zamanlar muhalifti şimdi iktidar koltuğunda oturuyor…

Statükoculara ateşli eleştiriler yapanların şimdi baş statükocu olması ne büyük çelişkidir değil mi?

Uzun süre tartışma konusu olan Meclis’teki bazı makamlarda bulunanların görevden alınıp yerine yenilerini atanması meselesi…

Dün bu konuda YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı çok ağır bir eleştiride bulundu…

Biraz dozu kaçan bir eleştiriydi ama doğruluk payı da yok değildi!

Akıncı önce bu konuya sessiz kalmayı yeğledi ama belli ki perde gerisinde başka hesaplar kitaplar vardı…

Örneğin Angolemli’nin Meclis Başkanlığına getirilmesi meselesi!

CTP bu makamı TDP’ye verecekti ama karşılığında da bir şeyler alması gerekliydi…

Bunun için de devlet makamları olmazsa olmazıydı!

Böylelikle hem CTP hem de Akıncı da statükonun devam etmesi yönünde tavır aldılar…

Akıncı’ya yakışmadı, statükonun karşısında olduğunu söyleyen CTP’ye hiç yakışmadı!

Sonuçta bizim siyasiler hele de iktidara gelince, koltuğa oturunca statükonun yaşaması ve daha da kökleşmesi için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar…

Artık gelmiş geçmiş tüm siyasiler ve iktidarlar statükodan yana tavır koyunca haliyle vatandaşın gözünde de siyaset ve siyasetçi her geçen gün biraz daha aşağı seviyelere düşüyor!

Onun için eğer bu konuda endişeleri varsa eğer suçu kimsede aramayacaklar…

Geçmişte ne dediler, şimdi ne söylüyorlar buna bakacaklar…

Hele de bunu bir ayna karşısında yaparlarsa gerçek suçluyu da yine kendileri tespit etmiş olacaklardır!

Bu da statükocu vatandaş…

Ombdusman Emine Dizdarlı açıklayınca öğrendik biz de…

Vatandaşın biri hastanede sağlık kuruluna girmeden gitmiş yurt dışında tedavi olmuş!

Yüklü de bir fatura ile dönmüş memlekete ve o parayı devletten talep ediyor…

Kuralı takan filan yok çünkü!

Çünkü artık vatandaş da statükonun bir dişlisi hale geldi…

Ya da yine statükocu siyasiler tarafından getirildi!

Öyle alıştırıldık çünkü…

Alışkanlıklarımızdan vaz geçemiyoruz bir türlü!

Kanımıza kadar işlemiş, yılların çarpık ve kokuşmuş sistemi…

Sadece Merak İşte?

Medya çok mu güvenli?

Siyaset üzerine yapılan anketler medyada yayınlanır ve seviyenin ne kadar aşağılarda olduğunu hep birlikte görürüz ya…

Görünce de içten içe güleriz yani!

Sanki de medyanın güvenilirlik durumu çok parlakmış gibi…

Kim ne derse desin;

Medya da artık eski medya değil ve etik değerlerden çok uzaklarda haberden daha çok bireysel menfaatler peşinde debelenip duruyor!

Kimlikle girişler niye kaldırılmıyor?

Kim ne derse desin…

KKTC’de artan asayiş olaylarında kimlikle girişlerin payı büyük!

Vatandaşın ortak kanısı da böyle…

Ama nedense gelen de giden de şu kimlik olayına pek el atamıyor!

Sanki de birileri talimat verdi ve kimlikle girişler olmaza olmaz bir durum…

Yahu ülke güvenliği elden gidiyor ve artık sadece hırsızlar ve arsızlar değil katiller de aramızda dolaşıyor!

Ya diğerleri?

Vatandaşın mutfak masrafları yapılan bir araştırmada 3 bin 800 TL olarak belirlenmiş…

Hatta en az olması gereken fiyat bu!

Peki ya diğer harcamalar?

Ev kirası ve taksiti olanlar?

Çocuk okutanlar?

Hastalar ve düşkünler?

Hadi vatandaş mutfak masrafını bir şekilde buldu harcıyor…

Ya diğerleri nasıl ödenecek?

Büyükelçi rahatlattı mı?

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Başçeri Ticaret Odası’na yaptığı ziyarette manidar açıklamalarda bulundu…

Özellikle Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkilerde bir sıkıntı olmayacağını söyledi!

Çünkü bu konuda sadece K.T.Ticaret Odası’nın değil tüm toplumda bir endişe yaşanmaktaydı…

Bu açıklamayla rahatladık mı bilemezim ama!

Acaba diyoruz Ticaret Odası yetkilileri  bu sohbette KKTC’ye yapılan mali yardımların neden azaltıldığını sordu mu?

MESAJ KUTUSU

Sayın Mustafa AKINCI, Meclis’teki atamalar konusunda fazla direnemediniz ve siz de bir şekilde parti hesaplarına boyun eğerek statükocular listesine dahil oldunuz. Bu arada gerekçeleri açıklamamanız da gözlerden kaçmadı.

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, DAK ve DAİ’nin geri kazanılması konusundaki kararlılığınız konusundaki cesaretiniz memnuniyet yarattı ama şu atama krizin de pek başarılı yönettiğiniz söylenemez değil mi? Oysa sizden de statükoya karşı ciddi bir mücadele beklerdik!

Sayın Yüksel ÖĞMEN, polis teşkilatından erken emekli olmanız beraberinde çeşitli tartışmaları da birlikte getirdi. Bu konuda kamuoyuna küçük bir bilgilendirme yaparsanız iyi olur çünkü bir takım söylentiler de yok değil yani!

Sayın Turgay DENİZ, dünkü büyükelçi ile görüşmenizde yapılan açıklamalardan sonra Türkiye ile ilişkiler konusunda endişeleriniz sona buldu mu? Yoksa hala kafanızda bazı soru işaretleri devam ediyor mu?

Sayın Talip ATALAY, ülke genelinde çok ciddi bir şekilde Hristiyanlık propagandası yapıldığını ve buna bazı bizim akademisyenlerin de çanak tuttuklarını biliyor muydunuz? Bilip de göz yummak olmaz değil mi?

Sayın Bülent ARKIN, DP’nin Güzelyurt ilçesi için oluşturduğu komitenin başına geçtiğiniz ve çok yakında çeşitli ataklar ve transferler gerçekleştireceğiniz konuşuluyor. Umarız partiniz bu çalışmalarla bölgedeki kötü giden talihini de artık gerilerde bırakır…

Sayın Merter REFİKOĞLU, bazı belediyelerin kaçak yapılara verdikleri izinler konusunda daha detaylı ve isim vererek geniş bir açıklama yapmanız bekleniyor. Zira yaşınyanında kuru da yanmasın diye!

Sayın Erhan ARIKLI, artık diğer muhalif partiler bile ilk genel seçimlerde yüzde 15’in üzerinde oy alacağınızı telaffuz etmeye başladılar. Bu nedenle açıklama ve yorumlarınızda çok daha dikkatli ve hassas olmak zorunluluğunuz var değil mi?

Sayın Selma EYLEM, eğitimde tarihin en kötü yönetimi suçlamalarınız eğer doğruysa ancak sendikaların da tarihte en sessiz ve sakin bir dönemden geçtiğini de söylemek mümkün müdür acaba? Burada biraz tuhaflık yok mu size göre de?

Sayın Serdar DENKTAŞ, YAGA konusundaki dünkü açıklamalarınız memnuniyet yarattı zira artık bu kuruluş yatırımcılara yardımdan daha ziyade engel çıkaran bir kurum olma özelliğine sahip olmaya başlamıştı.

Sayın Gürel-Güvenç CANTAŞ, pek muhterem babanızın vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin inşallah…

Sayın Reşat AKAR, Yayın Yüksek Kurulu bu sefer nedense tamamen sizin yayınları mercek altına aldı ve ceza kesmekten de hiç çekinmedi! Artık yayın politikalarınızı yeniden yapılandırmanız gerekiyor olsa gerek değil mi?

Sayın Bulut AKACAN, sık sık telefon hatlarınızı değiştirdiğiniz için şu sıralar kimse size ulaşamıyormuş. Özellikle de yakın bazı dostlarınız sitem dolu mesajlar gönderiyor, artık ortaya çıksanız diyoruz…

Sayın Erkut ŞAHALİ, Avrupa Komisyonu çok yakın bir zamanda Kıbrıs Türk tarımına 5 Milyon Euro gibi bir maddi katkı sağlayacakmış. Hadi yine iyisiniz dört ayak üstüne düştünüz desenize…

Sayın Ersin TATAR, UBP’de kurultay telaşı bitti ama şimdi de ciddi bir ekonomik kriz başladı diye duyduk. Hadi bakalım konunun uzmanı olarak formül bulmak sizin işiniz. Özellikle esnafa olan ödemeleri ön plana almanız öneriliyor…