''Ayağını bas, her zaman sözün geçer’’ ifadeleri nikah masasında olan gençlere ve de özellikle kızlara söylenmektedir.
Malum dünyada yaşam başladıktan bir zaman sonra insanların çoğalmaları ve neticede evlenmeleri zamanla oluştu.
Günümüzde çiftler birbirlerini görüp beğenmekte, tanışıp anlaşmaları halinde de evlilik yolunda adımlar atmaktadırlar. Geçmiş yıllarda kızla oğlan birbirlerini görmeden ailelerinin görmesi ile evlenirlerdi. Aile büyüklerine olan saygı ve belki de korkudan, biri diğerini beğenmese de bunu açıkça söyleyemezdi. Neticede seçilenle evlenilirdi.
Şimdilerde birbirini beğenen çiftler bir süre, birbirlerini tanımak için görüşmekte, çay, kahve içmeye veya yemeğe gitmektedirler. Eğer anlaşırlarsa bunu ailelerine ileterek onların tanışmalarını sağlamaktadırlar.
Tanışma fasıllarından sonra iş, törensel uygulamalara gelmektedir. İlk önce taraflar bir nişan yapmaktadırlar. Bu aile arası olabileceği gibi yakın akrabaların da katılımı ile bir müzikli mekanda yemek yenerek ve de eğlenerek nişan yüzükleri takılmaktadır.
Bunun devamında düğün tarihi belirlenir ve de düğün hazırlıkları ve de yaşanacak evin eşyalarının alımı yönünde planlar programlar ve de alımlar yapılır.
Gün gelir düğün de bir güzel yapılır. Ancak bir süre sonra eşlerin arasından sanki de kara kedi geçmiş gibi birbirleri ile uyumsuz ve de huzursuz bir durum meydana gelir. Bu her evlilikte olmaz tabii. Birbirlerini seven ve sayan, uyum içinde olan çiftler de var. Ancak son yıllarda,yayınlanan istatistiklerden bir çok evliliğin uzun sürmediği ve de boşanma ile bittiği anlaşılmaktadır.
Kıbrıs gazetesinin 8 ve 10 mart günleri yayınladığı ‘Olmuyor işte’’, ‘Toplumsal travma’ başlıklı iki haberde boşanmalar işlendi. Haberlere göre Kuzey Kıbrıs’ta son 8 yılda 5048 boşanma yaşandı. Bu boşanmalar sonucu 5160 çocuğun da ya annesiz ya da babasız kaldığı vurgulandı. Bu haberlerde boşanmalara neden olarak; ‘’Eşlerin birbirlerini yeterince tanımadan evlenmeleri, erken yaşta evlenme, tarafların birbirlerine karsı sabırsız olmaları, dul kadın ayıplamasının artık olmaması, kadınların ekonomik özgürlüklerinin olması’’ gösterildi.
Ayrılmalarda en çok söylenen sebep, şiddetli geçimsizliktir. Eşler birbirlerini dinlemez, hoşgörülü olmaz, bir birlerine saygı duymazlarsa sonunda tartışma ile huzursuzluk ve geçimsizlik oluşmaktadır.
Ülke insanımızın her ne kadarda okuma oranı yüksekse de kültürümüzün ve de eski alışkanlıkların etkisinde hareket edilmektedir. Başlıkta ifade ettiğim gibi nikah masasında ve özellikle geline eşinin ayağını mutlaka basması talimatı verilir. Her ne kadar da bir espri görüntüsünde olsa da işin temelinde bir gerçeklik vardır. Biz, çiftleri mesut etmeye mi, yoksa bir birlerine tahakküm etmeye mi hazırlıyoruz.
Evlendirdiğimiz gençlerin oluşacak ufak tefek anlaşmazlıklarını birbirleri ile konuşarak çözmelerini salık verip karışmamak yerine bazı aile büyükleri en ufak konuları bile büyütmektedirler. Neticede eşlerin birbirlerini istememesi noktasına kadar geldikleri görülür.
Büyükler taraflara nasihat ederek evliliklerini sürdürmelerine yardımcı olacaklarına, ayrılmayı teşvik dahi etmektedirler. İfade şu ‘Ayrıl oğlum, sana kız mı yok.’’ ‘’Ayrıl kızım sana eş mi yok’’. ‘’Elini sallasan ellisi.’’
Bunlar yapılırken çiftlerin ruh hali hiç dikkate alınmıyor. Ayrılanlar bir süre ruhi bunalıma girmektedirler. Bir de çocuk varsa vay onların haline. Bunlara psikolojik destek verecek resmi bir yapı var mı? Sanmıyorum. Biraz bilinçli kişiler, özel psikologlardan yardım alarak bu süreci aşmaya çalışmaktadırlar. Psikologa gitme de ayrı bir dert. Medeni cesaret olan dert etmiyor ama bir çok insan ‘deli doktoruna gitti’ deneceğinden korktuğu için bunu da gizli tutmaya çalışmaktadır.
Aynı ailede yetişen iki kardeşin bile zaman zaman anlaşamadığını görmekteyiz. Peki farklı ailede yetişen kız ile erkeğin de bazı konulara farklı bakması doğal değil mi? Doğaldır. Gençler çoğu kez filmlerdeki gibi bir birliktelik hayal ederler. Oysa hayat zor, oluşabilecek sıkıntıları ancak bunu konuşarak aşabilirler. Aileler bunu sağlamalı ve de yeni çiftlerin evliliklerinin ilk aylarındaki bu sıkıntılarını çözmelerine yardımcı olmalılar.
Tüm çiftlere mutluluklar.