Bir yetkili anlatıyor…

Eskiden böyle değildi!

Şoför okulları arasında çok ciddi bir rekabet var ya…

Bazıları durumu iyice abartır, vatandaşa ilk sınavda ehliyeti alma vaadinde bulunurdu!

Bunu başarırlardı da…

Peki nasıl olurdu bu?

Kesinlikle rüşvetle!

Sınavları yapar müfettişler bir şekilde razı edilir, gönülleri alınırdı…

Gönül almak ne demek!

Anladınız siz onu…

Önce çay, kahve!

Sonra meyhane…

Daha sonra da Güzelyurt yolundaki eğlence merkezleri!

Dönen mangırlar…

Zaten geçtiğimiz yıllarda hepsi de deşifre oldu!

Ama hukuk sistemi yavaş ya…

Alacakları cezayı bekliyorlar!

Şimdi bu daireye yeni 4 tane pırıl pırıl trafik müfettişi alındı…

İlk sınavlarına da önceki gün girdiler!

Sınav sonuçları eskilerinden çok farklı oldu…

Sürüş ehliyeti sınavına katılanların yüzde 80’ine yakını sınavı geçemedi!

Çünkü artık eski müfettişler gitti yenileri geldi…

Çok da iyi eğitildiler!

Mesleğin en ince detaylarını öğrendiler…

Ama daha ziyade mesleğin onur ve şerefinin çok daha önemli olduğunu anladılar!

Devletin onuruydu çünkü bunlar…

Başaran sınavı geçti!

Başaramayan bir daha ki sefere kaldı…

Bu ne demektir bilir misiniz?

Bu dairede rüşvet artık tarihe karıştı…

Umarız başladıkları gibi de devam ederler!

Budan sonrasını şoför okulları düşünsün artık…

Öyle söz ve vaat filan yok!

Vatandaşı kolundan tutup ofise sokarak ilk sınavda başarılı olmak hiç yok…

Başarılı olan alacak olmayan çalışacak!

Hani hep yolsuzluk dosyalarının bir türlü sonuçlandırılmadığından yakınırız ya…

Devletin itibarı için önemlidir bunların en kısa zamanda açıklığa kavuşturulması!

Çünkü ne kadar çok yolsuz dosyası…

O kadar çok devlete azalan güven demektir!

Onun için önemlidir yeni trafik müfettişlerinin göreve başlamasıyla ehliyet almanın artık eskisi kadar kolay olmayacağı…

Ve tabi ki eğer 24 kurumdan 21’inde yolsuzluk olduğu ortaya çıkarıldıysa bunlar da fazla gecikmeden sonuçlandırılmalı ve yolsuzluk yapanlar gitmeli, cezasını çekmeli ve yerlerine yenileri gelmelidir!

En azından bir kurumumuzda işlerin düzeldiğini görmek umutlandırıyor hepimizi…

Konuya kararlılıkla giden başta Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan ile dairenin tüm yetkililerine teşekkür ederiz en azından bu kurumun onurunu kurtardıkları için!

Tabi ki de gerisi de gelmelidir…

“Bardon!”

İnsanların sendikalaşmasına karşı olan amma çok insan varmış. “Biz daha da zengin olabilmek için emeği sömürmeye devam edeceğiz” diyorlar açık açık. Ve bir kesim insan da bunlara destek veriyor.

Bundan daha da iğrenci ise “biz emeği ve sendikalaşmayı destekliyoruz” diyen ama var olan sendikalara da sürekli hakaret eden, onları ve temsil ettikleri çalışanları haksız yere, gerçek dışı bilgilerle ve sırf birilerine yaranabilmek adına hedef gösteren başka bir kesim.

Gerçekten bardon!

(Hasan Ulaş ALTIOK)

“Allah korusun…”

"Zavallı eşeğin kesik kulakları, Dipkarpaz bölgesindeki, sanki KKTC’yi aşan gizli bir politikayı ya da KKTC hükümet(ler)inin Dipkarpaz ile ilgili ‘’milli’’ bir siyasetinin olmayışını haykırıyor gibi…

Dipkarpaz Milli Parkı’ndaki eşek sahipsiz…

Derin stratejiye kurban giden kulakları artık yok!

Peki ya KKTC?

Allah korusun!"

(İlker İPEKDAL)

Sadece Merak İşte?

Müteahhitler nerede haklı?

Bir müteahhit arkadaş sohbette iş kazaları için konuşuyor…

Tabi ki bu nedenle kesilen cezaları da!

Ceza niye sadece bize kesiliyor diye sitem ediyor…

Demesine göre tüm teçhizatlar işçilere veriliyormuş ama, ne takan var ne de kurallara uyan!

Tamam kabahat bizdeyse cezalar kesilsin diyor…

Kendi güvenlik önlemini almayanlara da ceza uygulansın görüşünde!

Sahi kendi güvenlik önlemi almadı diye inşaatın tepesinden düşen ve ölen işçinin cezasını kim ödeyecek?

Jasmine Court kime kiralanacak?

Oysa bir zamanlar ülkenin yıldızıydı…

Sonra el değiştirip başkalarının eline geçince her geçen gün eriyip bitti!

Şimdiki sahipleri devlete yükümlülüklerini yerine getirmeyince bu otel artık devletin olmuş…

Ama ciddi iddialar yapılıyor!

İhale usulü ile filan değil de birilerine el altından kiraya verilecek diye…

Bunu bir yerlere yazın deriz!

7.5 Milyon Dolar kara para mıydı?

Israrla yazmaya devam edeceğiz…

Geçtiğimiz günlerde Ercan’da yolcu beraberinde bulunan 7.5 Milyon doların akıbetini!

Ta ki bir açıklama yapılıncaya kadar…

Bu para kimindi?

Nereye gidiyordu?

Paraya ne oldu?

Kara mıydı ak mıydı?

2 yıl sonra ne olacak?

Yerli istihdama 750 TL’lik devlet katkısı…

Bu konudaki kavga devam ediyor!

Bakan Çeler sanki de biraz yalnız kaldı…

Çünkü hükümet ortakları çekingen davranıyor!

Bu arada en önemli eleştiri de şu oluyor;

İhtiyat sandığında 2 sene sonra para bitince ödemeler nasıl olacak, diye!

Çeler’in bu konuda bir açıklaması olacak mı?

MESAJ KUTUSU

Sayın Mahmut ÖZÇINAR, Türkiye’de belediyeler tanzim satışına başlayınca meyve sebze fiyatlarında önemli bir azalma olunca bizim vatandaş da bura da böyle uygulamalar görmek istediklerini belirten mesajlar göndermeye başladı. Belediyeler Birliği Başkanı olarak artık top sizin kucağınızda…

Sayın Zeki ÇELER, sizin kaybolan köpek gazetelerde haber olunca bazı vekiller bunu bile çekemeyip eleştiri yapmaya başladılar! Yani bu kadar gündeme gelince haliyle acaba kıskanıyorlar mı dersiniz? Söyleyin köpeğinize bir daha kaybolmasın olur mu?

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, terör yasasının geçmemesi için hükümet içi muhalefet yapmaya başladığınız ve yasanın geçmemesi için mümkün olduğu kadar direneceğiniz konuşuluyor. Tamam da bu yasanın neresi sizi rahatsız etti işte onu pek anlayamadık!

Sayın Cafer GÜRCAFER, yani bir bakan çalışandan yana tavır koydu diye faşist ilan ettiniz ya sanırız bu dünyada büyük ihtimalle ilk kez oluyor! Emekçinin haklarını korumak refah seviyesini yükseltmek sizi niçin bu kadar rahatsız etti ki!

Sayın Tufan ERHÜRMAN, sendikalar ve tabi ki çalışanlar yeni hazırlanan kamu reformu yasasının bir an önce kamuoyuyla paylaşılmasını ve tartışılmasını istiyorlar. Tepeden inme bir yasa ülke iç barışını zedeleyebilir inancındalar…

Sayın Ayşegül BAYBARS, yıllardır yılan hikayesine dönen çağdaş av yasasını uygulamaya koymak demek ki size nasip olacakmış. Madem ki artık çevrecilerin de onayını aldınız hiç gecikmeden uygulamaya getirin deriz…

Sayın Ahmet YÖNLÜER, partiye iştirak ettikten sonra transferlerin her geçen gün yoğunlaştığı dikkatlerden kaçmıyormuş. Partililer hayli memnun bir de genel seçimler yaklaşınca bakalım ne bombalar patlatacaksınız artık!

Sayın Asil NADİR, son zamanlarda gazetenizin manşetleri muhalefetten daha fazla eleştiri yapmaya başladı değil mi?  Madem ki halk için yapılıyor devam deriz. Bu arada zırhlı bir araç almışsınız kazasız belasız günlerde kullanın inşallah…

Sayın Barış TİLKİ, uzun bir mücadelenin sonunda trafik ehliyetlerinde artık rüşvet tarih oldu ve bunda sizin de büyük payınız var. Hoş bazı meslektaşlarınız bu durumdan epey rahatsız olmuşlar ama artık onlar da ayrı yatsın diyeceksiniz…

Sayın Kemal DÜRÜST, bir rahatsızlık sonucu birkaç gün hastanede kalmak zorunda kaldığınızı üzülerek öğrendik büyük geçmiş olsun. Artık belli bir yaştan sonra çok daha fazla sağlığa önem vermek gerekiyor değil mi?

Sayın Mehmet HASGÜLER, tüm üniversitelerden aldığınız oybirliğiyle yeniden YÖDAK üyeliğine getirildiğinizi duyduk hayırlı olsun tebrik ederiz. Bu arada fazla kilolu üyeler için bisiklet turları başlatmanız isteniyor bilesiniz…

Sayın Başaran DÜZGÜN, Havadis’in 10’ncu kuruluş yılını kutlar başarılarda dolu nice yıllar temenni ederiz. Bu arada yeni binanın şans getirdiği ve işlerin hayli gittiği söyleniyor, elbette her gecenin bir de gündüzü vardır değil mi?

Sayın Türkay ILICAK, artık tüm valizleri toplayıp Avustralya’ya kesin dönüş yapmak için saatleri saymaya başlamışsınız. Özellikle sanatçı dostlarınız bu ayrılıktan dolayı büyük üzüntü duyuyorlar ama gelin görün ki devletin umurunda bile değil…Umarız gün gelir doğduğunuz topraklara yine geri dönersiniz…

Sayın Tansel DORATLI, selamız bir belediye başkanından aldık sıhhatte olduğunuzu memnuniyetle öğrendik. Başkent’e yolunuz düşerse kahveye de yemeğe de muhakkak bekleriz. Aynen eskiden olduğu gibi…

Sayın Fikri ATAOĞLU, uçak biletleri konusunda öyle bir vaatte bulundunuz ki eğer dediğiniz gibi ciddi indirimler yaşanırsa bu ülkenin turizmcisi sizi omuzlarında taşır. Merak ve heyecanla artık Nisan ayını bekleyeceğiz…