Muhakkak ki bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama…

Şu an itibarıyla elle tutulur tek bir şey yok!

Zaten bu şartlarda da bu hükümetin yapacağı çok bir şey yok…

Yapmaya kalksa bile, bir taraftan Türkiye Cumhurbaşkanı, diğer taraftan ABD Başkanı konuştukça döviz tırmanmaya devam edecek!

ABD’li FETÖ’cü rahibin yediği haltlar ve tutuklanmasından sonra bile zaten gelişmeleri hep birlikte yakından izliyoruz…

Bu aşamada elimizden hiçbir şey gelmez!

Merkez Bankası Başkanı Rifat Günay’ın da dün söylediği gibi TL kullandığımız müddetçe Türkiyesiz bir karar almamızın imkanı yok…

Madem ki kaderimizi TL’nin durumu belirleyecek, bu işi de ancak Türkiye ile birlikte çözebiliriz!

Bu konuda gurur meselesi yapma lüksümüz de hiç yok…

Başbakan Tufan Erhürman  diyor ki;

“Türkiye’den randevu talebinde bulunduk…”

Vallahi de billahi de şaştım bu açıklamaya!

Anladığımız kadarıyla bu talep daha yeni yapılmış olmalı…

Döviz uçuyor…

Haliyle tek çare elektrik v akaryakıta zam yapmak, bunu da yapıyorsunuz ama!

Randevuyu daha yeni alıyorsunuz öyle mi?

Ölme eşeğim ölme meselesi haline geldi artık bu iş…

Niye bu kadar beklediniz ki?

Yukarıdan biri inecek ve sihirli değneğini oynatınca ortalık güllük gülistanlık olacak ve ‘işte durumları düzelttik’ mi diyecektiniz yoksa!

Yok öyle bir şey…

Hükümet sizsiniz, çare müessesesi de sizsiniz!

Çoktan Ankara’dan randevuyu koparmalı, bu işi de bitirmeliydiniz…

Başka bir ciddi saptamamız daha;

Başbakan şu sıralar hiç rahat değil!

Fazlasıyla huzursuz…

Bu huzursuzluk sadece ekonomide yaşanan sıkıntılardan kaynaklanmıyor!

İç siyaset ve parti içi dengeleri de korumaya çalışır bir görüntüsü var…

Diyor ki;

“Bu söylediğim, Türkiye’den bir şey isteyeceğiz, istemeyeceğiz düzeyinde değil. Hemen öyle yansımasın”

Ah be canım kardeşim, Sayın Başbakanım…

Düşündüğün, dert ettiğin şeye bakar mısın?

Memleket yangın yerine dönmüş bunu mu dert ediyorsunuz kendine…

Sanki de Türkiye’den bir şey istemek ayıpmış gibi konuştun şimdi!

Sanki her sıkı dönemde Türkiye değil de başka kapıyı çalıyormuş gibi bir durum çıktı ortaya…

Yıllardır her dara düştüğümüzde Türkiye’ye değil de başka bir ülkeye mi sığındı Kıbrıs Türkü?

Vazgeçin artık bu kompleksten!

Madem ki hele de şimdi sıkıntı TL’den kaynaklanıyor, Türkiye’den bir şeyler istemek ayıp değil günah hiç değil…

Aslında bu yanlış algı yıllardan beridir var belli bir kesimde…

Bir hatırlasanıza Allah için;

Yıllar önce Başbakan Ferdi Sabit Soyer döneminde sokakta eylem yapan hatta Ankara’ya hayır pankartları açıp, haktan hukuktan bahseden sendikalar perde gerisinde başbakana ‘Ankara’dan iste’ demedi mi sanki?

Bunu ne çabuk unuttunuz yoksa!

Ya da işinize mi gelmiyor acaba dersiniz…

Seversiniz ya sevmezsiniz…

İster ya da istemezsiniz!

Ortada bir Türkiye gerçeği vardır, ondan başka sırtımızı dayayacağımız başkası da yoktur…

Sonuçta…

Birincisi;

Hükümetin iç siyaset dengeleri gibi saçma sapan şeylerle uğraşma lüksü filan yoktur…

Onun için artık Türkiye kompleksini filan en azından şimdilik bir kenara bırakın!

Ortalık biraz düzelsin, insanların yüzü gülsün, borçlar ödenmeye başlasın isterseniz o zaman yine o ruh haline girebilirsiniz, zira bazıları için o konular siyasi rant meselesidir…

İkincisi de;

Erhürman’ın da dediği gibi kimse bu işi siyaset konusu yapmasın…

Zira hepimiz aynı gemideyiz!

Gemi çıkacaksa birlikte, batacaksa yine birlikte batacağız…

Muhaliflerin de kendilerine çeki düzen vermesi gereken bir süreçten geçiyoruz!

Okur diyor ki;

“Hataylıları arar hale geldik…”

Bir okuyucu mektubu…

Lefkoşa Surlariçi’nde yaşayan!

Hani şu gereğinden fazlasıyla suçlanan ve onların da genelde yaşadığı tarihi semt…

Diyor ki;

Artık sadece geceleri değil gündüzleri de sokağa çıkmakta korkuyoruz!

Afrika’dan gelen öğrenci ve işçileri kastediyor…

Ve ekliyor;

“Hataylıları arar hale geldik, onları yıllardır boşuna suçlamış ve toplumdan dışlama çalışmışız…”

Doğru söze ne denir ki!

Sadece Merak İşte?

Güney’den uçamayanlar ne yapsın?

Zeki Çeler’in Baf’tan yurt dışına çıkışı fazlasıyla polemik haline getirildi…

Yine iki kesim var karşı karşıya;

Biri devlet politikalarından bahsediyor…

Diğeri özgürlüklerden!

Ama KKTC’de yaşayanların yarısının Güney’den uçma gibi bir şansları olmadığını konuşan da yok!

Farka bakar mısınız?

Su damacanaları yine gündem oldu…

Bu kez sağlık koşulları tartışılıyor!

Ne kadar süreyle kullanılmalıymış filan…

Bunlar konusunda başa bir çelişki de yaşanıyor aslında!

Bazı işletmeler suyun damacanasını 4 TL’ye satıyor…

Bazıları da 10 TL’yi çıkardı fiyatları!

Batsın böyle serbest ticaret kuralları…

60 TL artış sorunu çözdü mü?

Hükümet baskılara dayanamadı ve vekillere hayat pahalılığı artışı vermedi…

Göreceksiniz ki bu durum ileride mahkemelik olacak ve hukuk sorunları yaşanacak!

Bu arada alt barem çalışanına bu paralar dağıtıldı…

Kelle başına 60 TL civarında düşüyor!

Yani bunu yapmakla durumu kurtarmaya mı çalıştıklarını sanıyorlar acaba?

Bu arada bu parayla vatandaş 1 kilo et alabilir mi, bunu da cevaplayın bir zahmet…

Basın basını neden sevmez?

Yıllardır yaşanan sorun…

Bizim meslektaşların birbiriyle didişmesi!

Siyasetin en kötü yanı da bu işte…

Düşünceler ve siyasi çizgiler nedeniyle hakaretlere varan suçlamalar!

Son olarak bunu BRTK Müdüresi Aysu Basri Akter yaşıyor…

Bundan kim ne medet umuyorsa artık!

MESAJ KUTUSU

Sayın Tufan ERHÜRMAN, iç siyaset ve parti içi dengeler meselesi yüzünden Türkiye’den bir şeyler talep etmenin hele de böyle bir süreçte ne ayıbı var ne de günahı! Hükümetin başı olarak halkın refahı için en azından bir süreliğine kulaklarınızı tıkamaya ne dersiniz?

Sayın Ayşegül BAYBARS, vatandaşlıklarında her hangi bir sıkıntı olmamasına ve resmi gazetede yayınlanmasına rağmen çok sayıda kişinin hala kimlik alamadığı yönünde şikayetler gelmeye başladı. Hayırdır yoksa teknik bir sıkıntı mı var acaba?

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, genel başkan adayları hızla arttıkça ellerinizi ovuşturduğunuz söyleniyor. Adayların fazla olmasının size yarayacağı konuşuluyor. Bu arada kurultay öncesi bari gelen telefonlara cevap verin bari üyeleri bu sıralar kızdırmaya gelmez…

Sayın İsmet AKİM, Kıb-Tek’in 4 yıl önce yine CTP döneminde satıldığı yönündeki açıklamanız epey yankılandı ama bazıları da soruyor, bunu açıklamak için niye 4 sene beklediniz de zamanında uyarmadınız diye…

Sayın Rifat GÜNAY, KKTC Merkez Bankası Başkanı olarak basınla ilk buluşmanız sonucunda bir çok meslektaşın gözünü doldurdunuz. Demek ki iyi bir başlangıç yaptınız, iletişimi ne kadar sıkı tutarsanız ilişkiler de o kadar sağlıklı olur…

Sayın Dursun OĞUZ, UBP’nin Mağusa ilçesinden bazı partililerin Parti Meclisi toplanması için imza kampanyası başlatacaklarını biliyor muydunuz? Sahi bu arada seçimlerden sonra parti organları niçin çalıştırma gereği duyulmuyor ki?

Sayın Hasan TAÇOY, genel başkanlık yarışı için hala nabız yoklamaya devam ediyorsunuz ama sanki de aday olmayacak gibi bir havanız olduğu konuşuluyor. Hadi artık milleti merak içinde bırakmayın da ne olacaksa açıklayıverin gitsin…

Sayın Günay ÇERKEZ, çok yakında Bahçeli’de 1400 yataklı devlet oteli turizme kazandırmak için yoğun bir tempo içine girdiğiniz söyleniyor. Özellikle bölgedeki istihdam sıkıntısı için iyi olacak kolaylıklar dileriz…

Sayın Cem DANA, Sunat Atun genel başkan adaylığını açıkladıktan hemen sonra ekibi anında kurduğunuz ve kendisine çok güçlü bir destek vereceğiniz söyleniyor. Yarış çok çekişmeli olacak gibi gözüküyor hayırlara vesile olsun artık…

Sayın Kutlu EVREN, bir yandan oğlanı evlendirme bir yandan da evde tamirat çalışmaları ile iyice yorgun düştüğünüz belirtiliyor. Bu arada da artık fabrikada da işler düzene girmiş diye duyduk artık bir tatili hak ettiniz değil mi?

Sayın Tolga ATAKAN, Orman Dairesi işbirliği ile ülke genelinde bin 500 ağaç dikecek olmanız yerinde bir kara rama biz deriz ki fidan dikimlerine vatandaşı da dahil ederseniz çok daha yararlı bir iş yapmış olacaksınız.

Sayın Dursun ÇEBİ, Recep Tayyip Erdoğan Ortaokulu velileri olarak bizim hükümet yerine bir Ankara ziyareti yapsanız bu iş kökünden çözülmüş olacaktı. Siz de başbakan gibi Ankara’dan randevu isteyin kim önce alacak bakalım…

Sayın Mustafa ZURNACILAR, Yeni Boğaziçi’nde son günlerde başlatılan temizlik seferberliği nedeniyle bölge halkından teşekkür mesajlarınız da gelmeye başladı. Demek ki göreve epey heyecanlı başladınız umarız devamı da gelecektir…

Sayın Ünal ÜSTEL, son günlerde sizin adınız da genel başkan adayları arasında anılmaya başladı. Hayırdır yoksa karar değişikliği mi oldu diye soruyorlar! Hoş milletin de ağzı torba değil ki büzesiniz değil mi?

Sayın Anıl KAYA, kaldığınız oteldeki berber sakalları yanlış ve biçimsiz kesince soluğu Lefkoşa’da kendi berberinizde aldığınız söyleniyor. Yani berber değiştirmek hele de bu sıralar çok doğru bir karar değil…Geçmiş olsun, madem ki kökü sizde sıkıntı yok demektir…