Oylarımızla ülkeyi yönetmek için bizden yetki alan siyasilerimiz ne iş yapıyor?

Bolca nutuk atmak, atama yapmak, kendi kendilerine kavga etmek ve zam yapmak dışında tabi...

Biraz hayal dünyamızı çalıştıralım...

23 Nisan'da bir devlet geleneği vardır. Bir günlüğüne çocuklarımız başbakanın, bakanların koltuğuna oturur hani..

İddia ediyorum o çocuklar o koltuklardan hiç kalkmasın şu anki halimizden çok daha iyi bir konumda oluruz.

Niye mi?

Cevap çok basit!

Çünkü o çocuklar bile koltuk kavası için büyükleri kadar birbirini yemez.

Çocuk ne anlar demeyin yeni nesil şimdi çok zeki..

Hele 'Z' kuşağı denen yeni nesil inanın bizim siyasilerden çok daha iyi yönetir bu ülkeyi...

Tezimizi savunmak için şöyle bir düşünelim...

Pandemi sorunumuz mu var aşıya mı ihtiyaç var?

Türkiye gönderir...

Köy yollarımız Rumlardan kalma mı?

Türkiye yapar...

Hastanemiz 50 yıllık mı?

Türkiye 500 yataklısını yapar...

Su mu yok?

Türkiye denizleri aşar gönderir...

Alt yapı eksiklerimiz mi var?

E Türkiye'nin işi ne...

Maaşlar mı ödenecek, kaynak mı lazım?

Türkiye öder...

Sel olur, afet olur kim yardım edecek?

Türkiye koşar...

Yahu arkadaş!

Siz ne işe yararsınız?

Siz mecliste nisabı sağlamaya çalışırken, kimi nereye atayacağım kavgası verirken, partinin başına ben geçeceğim o mu diye saçınızı başınızı yolarken sizin yapmanız gereken işleri Türkiye yapıyor farkında mısınız?

Şimdi siz nisabını bile sağlayamadığınız meclisi tatile sokarken bakalım Türkiye daha ne hizmetlerde bulunacak KKTC'ye...

Tatil sizin neyinize diyeceğim ama...

Ha tatildesiniz ha mecliste.. Hatta hep tatilde kalın da bari sinirlerimizi bozmayın...

UBP'li bir vekilimiz diyor ki 'UBP kendisinden önce ülkesini düşünür'

Yani partisini, eşinin başhekim yapılmaması halinde istifa etmekle tehdit ettiğini bilmesek inanacağız nerdeyse...

Bir bakanımız var şimdi.. Her gün bir yolsuzluktan bahsediyor.. O kadar çok dile getirdi ki Sn. Arıklı bu yolsuzluk olayını gündeme ciddiyetini kaybetti. Artık ağızlara sakız oldu, değersizleşti konu.

Çünkü ne bir soruşturma ne bir mahkeme kararı ne bir istifa... Hiç bir şey yok.

Sadece nutuk...

Tabi KIB-TEK'teki yolsuzlukların üzerine gidilirse altından kimler kimler çıkacak. İşin bir de bu yönü var.. KIB-TEK'e neden dokunulamıyor?

Bu ülkede güzel bir şeyler oluyorsa Türkiye'nin zoruyla yada yardımlarıyla oluyor.

Bu ülkede kötü şeyler oluyorsa sebebi sizsiniz siyasetçiler.

20 Temmuz'da Türkiye Cumhurbaşkanıyla birlikte dev bir kadro KKTC'ye geliyor.

Dünyaya önemli mesajlar verecek buradan Erdoğan...

Sizin konudan haberiniz var mı sevgili vekillerimiz?

Bunca çarpıklığın içinde sonra çıkıp da irade orada burada demeyin.

İradeyi hepiniz el birliğiyle Türkiye'ye teslim ettiniz.

Türkiye'de buna mecbur kaldı...

Demek ki sizler olmasanız da olur.

İşte bu yüzden siz 23 Nisan çocuklarının tırnağı bile olamazsınız.

Bunu da böyle bilin...

MESAJ KUTUSU

Sayın Bora AKKUŞ, Lefkoşa Kaymakamlığında sıra kuyruğu vatandaşlar arasında büyük bir sıkıntı ve tartışma ortamı yaratmaya başladı. Çalışan arkadaşlar çok iyi niyetli ama sosyal mesafenin ayaklar altına alınması görüntü olarak hoş değil. Buraya sıra numarası veren makineden almak şart oldu!

Sayın Mustafa KALFAOĞLU, G.Mağusa Devlet Hastanesi’nde hem başhekim hem de tek cerrah olarak artık sabırlar taşmaya başlamış. Sizin cerrah arkadaşlar da geri gelmemek için bastırıyormuş, umarız sinir kat sayınız daha fazla artmaz…

Sayın Ahmet SOYALAN, polis gününde devlet erkanı yine yaldızlı sözler ile tebrik etmekten başka bir şey yapmamışlar. Teşkilatın personel ve diğer eksikliklerini soran hiç çıktı mı? Çıksaydı zaten biz de şaşardık…

Sayın Kutlu EVREN, Yiğitler’de eski ve kerpiç bir evin çöküp can kaybı yaşanması demek ki tüm bölgelerde bu tür evleri mercek altına alma gerçeğini de ortaya koymuş oldu. Sizin kadrolara bu konuda büyük sorumluluklar düşüyor…

Sayın Özdemir BEROVA, UBP için kendinden önce ülkesini düşünen bir partidir dediniz ya acaba siz buna inandınız mı? Artık eski çamlar bardak oldu, toplumsal değil bireysel menfaatler öne çıktı! Umarız mesajı da almışsınızdır!

Sayın Ali Erdal HACIMULLA, Kıb-Tek konusunda cepheler büyük bir kavgaya tutuşmuşken sizin bu sıralar derin sessizliğiniz de dikkatlerden kaçmıyormuş. Yakın dostlarınız da bunun için fırtına öncesi sessizlik diyorlar.

Sayın Rauf DENKTAŞ, sizin ofis seçimlerden sonra yine dolup taşmaya başlamış. Siyasette yeni gelişme ve girişimlere hazırlandığınız konuşuluyor. Hayırdır yoksa yeni bir partinin doğum sancısı mı yaşanıyor dersiniz!

Sayın Resmiye CANALTAY, Telefon Dairesi’nin telgraf hizmetlerini durdurması vatandaşlar arasında tepki ile karşılandı. Bunun eğer mantıklı bir açıklaması varsa bunu kamuoyuna da anlatmak gerek değil mi?

Sayın Aral MORAL, gelen tüm tekliflere olumsuz yanıt verip kendi aile şirketinde işin başına geçerek en doğru kararı vermişsiniz. Aslında çok başarılı olduğunuz gazetecilik mesleğine de dönebilirdiniz ama artık onun da tadı tuzu kalmadı değil mi?

Sayın Turgay AVCI, konuk bakan Çavuşoğlu sizi makamınızda ziyarete gelince koltuklarınızın altının iyice kabardığı söyleniyor. Bakalım böylelikle kime ya da kimlere mesaj vermiş oldunuz, yakında onu da öğreniriz…