Teknoloji baş döndürmeye devam ediyor.

Bazılarının akıllarını başlarından alırken,

Bazılarının da başlarını yakıveriyor!

Akıllı (android) telefonlarla ilk tanıştığımız dönemlerde, kullanım kazalarına az kurban verilmedi.

Dokunmatik ekranın azizliğine uğrayıp da telefonu kapatamadığımız anlar oldu mesela. Çağrının devam etmesini fırsat bilen karşı tarafın dinlemesiyle, kim bilir kaç kişi zor durumda kaldı.

Silindiği zannedilen son aramaların, mesajların kaydını kim bilir kaç kişinin eşi yakaladı.

Teknoloji ilerledikçe, yazılımlar da girdi cebimize.

Yazılımlarla birlikte, bilgi aktarımları da.

Masum gibi gördüğümüz parmak izi, retina tanımaları, aslında birer kimlik kayıtları idi global sermaye havuzuna bilerek veya bilmeyerek aktardığımız.

Ön kamera özelliği sayesinde çektiğimiz özçekimlerin kaç ‘’like’’ aldığını merak ederken, farkında olmadan kaç defa fotoğrafımızın o gizemli merkezler tarafından çekildiğini ruhumuz bile duymadı.

Gittiğimiz yeri devlet sırrı gibi eşten dosttan saklarken, onlara feyk atabilmek adına konumlarımızı farklı yerler gösterirken, attığımız adımın kaç santimetre olduğunu sevgili Microsoft hesaplamaya devam ediyordu aslında…

Telefonumuz aracılığı ile ortam dinlemesini engellemek amacıyla pilini çıkarsak da, bunun fayda etmediğini öğrendiğimizde iş işten çoktan geçmişti artık.

‘’Konuşurken sesin yankılanıyorsa, konuşmaların kesin dinleniyor’’ diyemez olduk, yeni geliştirilen sessiz dinleme taktikleri sayesinde.

Ses kayıtlarımızın bir yerlerde istesek de istemesek de depolanarak, seslerimizden yeni kelimeler üretilebileceğini düşündüğümüze ise uykularımız kaçtı…

İşte böylesine bir akıllı iletişim çağında, siyasilerin çoğunun elinde, en son teknolojiye sahip telefonlarının olduğunu görüyoruz.

Ancak, gelin görün ki, bazı siyasileri ise, Bakanlık dönemlerinde ellerinde akılsız telefonla görüyordum. Bu akılsız telefonları, makama tahsisli telefon zannedip geçiyordum. Bakanlıkları sona erdiğinde, hala aynı telefonu kullandıklarını gördüğümde ise anladım ki, tedbir amaçlı, akıllı telefonlarının yanında bir de bu akılsız telefonlarını kullanan siyasiler var!

Hali hazırda kaç siyasinin kullandığını kimsenin bilebileceğini zannetmiyorum.

Bildiğim bir tek şey var ki, hali hazırda aktif bazı Bakanlarda ve diğer siyasilerde, bu akılsız telefonlardan bulunduğu. Özel konuşmalarını bu telefonlarla yaptığı.

Herkesin dilediği iletişim teknolojisini kullanmaya, hatta hiç birini kullanmamaya hakkı var.

Ancak, bir siyasinin elinde hem akıllı hem de akılsız telefon gördüğümde, şeytan da dürtmüyor değil hani…

Bundan öte yorum yapmam doğru değil.

Herkes kendi yorumunu yapmakta serbest.

Ancak,

Akıl ile ahlakın aynı kefede olamadığı bir devirde,

Telefonlar akıllı olsa ne olur, akılsız olsa ne olur…