Bir hükümetimiz oldu sonunda.

Kabinede UBP’nin uzun zamandır gündemde olmayan Tahsin Ertuğruloğlu’nun Dış İşleri Bakanı olarak yer alması şaşkınlık yarattı. Bu süreçte acaba Kıbrıs sorunuyla ilgili nasıl gelişmelerin planlandığı sorusu akıllara geliyor. Çünkü bu memlekette Tahsin Ertuğruloğlu adı görüşmeye giden ama otelden çıkmayan isim olarak anımsanıyor.

Dahası aynı isim parti kurmuş, UBP adayının karşısına Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkmış aslında parti içi muhalefeti de zirveye tırmandırmış bir isim.

Bu kabine ile, UBP içinde yeni küskünlüklere karşın bir yandan da barış ve birliktelik sinyallerinin verilmesi dikkatlerden kaçmıyor.

Ersan Saner, Ünal Üstel ve Nazım Çavuşoğlu da partinin lideri olma yarışlarına katılmış isimler. Nazım Çavuşoğlu da Genel Sekreterlik yapmış ama Başkanlığa adını yazdıramamış bir isim.

Saner’e Başbakanlık yolunu açan siyaset, sadece UBP’ye ve UBP’lilere değil, aynı zamanda topluma da yenilenme hissi yaratacak bir hamle. Başka gizli amaçlar olup olmadığı noktasında tartışılması elbette mümkündür.

Sarayı planlayanların kabineyi planladığı da muhtemeldir elbette.

Lakin bu kabinede özellikle UBP’nin seçtiği isimler, siyasetten soğuyarak siyaseti de soğutan psiko-sosyal tesir yaratacak olması.

Üstelik kabinedeki en sıcak isimin YDP’li Bakan Arıklı olduğu aşikâr. Çünkü senelerce adeta çıkış ve varoluşunu Türkiye kökenli yurttaşlara yapılan ayrımcılıkla ilişkilendirmesi ve ırkçılıkla eleştirilen bir siyasi aktör olması bu süreçte kabineye de damga vuracak bir etken olarak varlığını koruyacaktır.

Demokrat Parti, yeni başkanı Fikri Ataoğlu ile kabinedeki yerini alırken, bulunduğu hükümetlerde ilk defa Başbakan yardımcısı olarak koltukta bulunamayacak, yine de bir bakanlık daha fazla koltukla kabinede partisini ve seçmenleriyle toplumu temsil edecek. Ataoğlu’nun bugüne kadarki siyasi deneyiminde hükümet olmakla birlikte Parti Başkanı olarak koltukta bulunmak bir ilk olacak. Hem de Serdar Denktaş’ın olmadığı bir kabinede…

Koral Çağman da vekilliğinin ilk döneminde kabineye giren DP’li vekil olarak almış olduğu zor ve yıpratıcı Bakanlıkta büyük sınav verecek.

***

Unutulmamalıdır ki Halkın Partisi meclis girdiği ilk dönemde hükümetlerde yer almanın bedelini ağır yaşadı. Yaşamaya da devam edecek.

YDP’nin de aynı riske mustarip olma ihtimalini unutmaması gerektiğini bilmeli.

***

Bu bir icraat hükümeti. Zinhar seçim hükümeti değil. Bu süreçte muhalefetin dışarıdaki tutumu çok önemli olacak. Çünkü gerek iç meselelerdeki muhtaç bırakılmışlık yıpranması, gerek halkın demokrasi açısından köşeye sıkıştırılmış olduğu inancı, gerekse de tepkilerin had safhalarda olduğu içinde bulunulan zor günlerde daha fazla sıkıntıya gerek olmadığını anımsamaları bu nedenle hükümeti halk adına iyi takip edebilmeleri çok ama çok önemli.

Belki de ilk defa bu ülkede erken genel seçim olmayabilir demiştim. Hükümet zaten her yıl değişiyor. Seçime dek bir kez daha değişebilir.

***

Günün sonunda UBP Kurultayı’nın ne zaman ve nasıl olacağı yönünde sorularımız olsa da sanırım her şeyin rutine oturmasını beklemekve sıkı takipte olmak gerekecek.

Bu esnada Güney Kıbrıs’ın boş durmadığını, içteki didişme ve güçlüklerimizin dışarıdan 4 koldan devam etmekte olduğunu, pandeminin hala bitmemiş olduğunu, ekonomik güçlüklerin sona ermemiş olduğunu vurgulayarak yeni hükümeti takibe almak gerekiyor sorumlu yurttaşlar olarak da…

DR. Çiğdem DÜRÜST