Bayrak olgusu üzerine çok sözler söylenmiş, tarihte çok olaylar cereyan etmiştir.

Bizde de durduk yere midir yoksa amaçlı mıdır bilinmez, bir bayrak olayı alevleniverdi.

Geçtiğimiz hafta, Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’nın talebi üzerine, Mağusa Kaymakamlığı’nın izniyleMağusa’daki tarihi Venedik Surları üzerine beton dökülüp Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bayrakları dikilmişti.

Ancak bu süreçte Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan izin alınmamıştı.

Bayraklar dikildikten sonra yaşanan tartışmalar üzerine Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürü Nazım Ced: “Haberimiz yok, bizden habersiz dikildi.” demişti.

Bayraklar dikildikten sonra ise bayrakların dikilmesi Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından reddedilmişti.

Bu reddin ardından tartışmalar daha da alevlendi.

Başbakan Yardımcısı, Ekonomi ve Enerji Bakanı Erhan Arıklı, bayraklara dokunan elin kırılacağını da sözlerine kadar dayanmıştı bayraklarımızın krizi.

Bayrak konusu tehlikeli bir siyasi malzemedir.

Bir bayrağın altında birleşmeyi başaran toplumlar, aynı bayrağın altında yine bayrak tartışması yüzünden bölüne de bilirler.

Aslında konu, bayrak duygusunun, bayrak temasının kimler tarafından nasıl malzeme yapılıp işlenmek istendiği ile ilgilidir.

Atatürk: ‘’Bayrak bir milletin şerefidir, ne olursa olsun yerlere serilmez ve çiğnenmez.’’ dediğinde yerden kaldırttığı bayrak, ülkesini işgal edip elinden almaya çalışanlara aitti.

Nazım Hikmet: ‘’Çocuklar bir vasiyetim var sizlere, unutmayın! İleride günü gelince, ne yapıp edip uygulayın, uygulattırın! Bir gün elbet Türkiye'de de devrim olacak, sosyalist düzen kurulacaktır. Sizin bunu göreceğinize inanıyorum. O zaman asla, hiçbir şekilde, bayrağımızı değiştirmeyin, değiştirmek isteyenlere engel olun! Ay yıldızlı bayrağımız değişmeden, hep öyle kalsın. Ve eğer bir gün sizler, yönetici mevkilere geçecek olursanız, mutlaka çarşıya, pazara kendiniz gidip, alışverişinizi kendiniz yapın!’’ diyerek ideolojisinin sınırlarını ne de güzel çizmişti.

Bize ne oldu ki, altında birleştiğimiz bayraklarımızı durup dururken birbirimizi ayrıştırma konusuna dönüştürüverdik?

Bu tehlikeli sulara kimsenin bizi itmesine müsaade etmememiz gerekiyor.

Bayrakları diktirenden tutun da Sayın Arıklı’ya, oradan Anıtlar Yüksek Kurulu’na kadar herkes bir şekilde bu süreçte rol sahibidir.

Konu burada kapatılmalıdır.

İlla ki bayrakları konuşacaksak fotoğraftaki bayrakları da konuşalım.

Bir tarafta Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağı.

Diğer tarafta Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti Bayrağı.

İki tarafta da İngiltere’nin ve Birleşmiş Milletler’in bayrağı yok.

Diğer tarafta Avrupa Birliği’nin bayrağı yok.

Kimler ne anlatmak, neyi hatırlatmak istiyor?

Tek devleti mi, enosisi mi, ilhakı mı, vilayeti mi, sürmekte olan ateşkesi mi?

Bizdeki bayrak krizini yorumlamak kolay aslında.

Gelin bir de bu kareyi yorumlayın…

İletişim: 0542-8529899