Yaz mevsimini 3 şeyden dolayı çok severim.

  1. Karpuz
  2. Çiçek dolması
  3. Deniz

Dün annem koca bir tencere çiçek dolması hazırlamış. Getirdi.

“Pişirmedim. Siz pişirin sıcak sıcak yersiniz” dedi…

Oh… Çalışan bir anne olarak annemin yaptığı bu jestlerin ne kadar kıymetli olduğunu tüm çalışan anneler bilir. Bir de kendi mutfağınızda annenin mutfağındaki lezzeti yemek bambaşka bir hazdır.

Onlar buzdolabında bir gece beklediler ve bugün iş çıkışında suyunu kattım. Zeytinyağını ekledim. Pişirdim. Mis gibi kokular arasında daha pişer pişmez de kendime koca bir tabak kotardım.

Başladım yemeye.

Yerken işin verdiği yorgunluğa ek olarak aklıma oğlumun üniversiteye başlayacağı geldi. Sonra henüz yeni 18 olması nedeniyle ilkokulda olduğu dönemlerdeki hayatımın ne kadar daha zor olduğunu düşündüm.

Derken… 1 Eylül’de online derslerin başlıyor olduğu geldi aklıma.

Sonra işyerindeki mesai arkadaşlarımdan bu yıl çocukları ilkokula başlamak üzere olanlar veya henüz 2. veya 3. sınıf olanlar geldi aklıma. Online derslerin saatlerini merak ettim. İlk 14 günlük, yani ilk 2 haftalık online dersleri çocukların kimlerle ve nasıl takip edebileceği düştü aniden aklıma… Daha büyük sınıflar mı? Şimdi okuyun da devam etseydim neler olabileceğini sonra bana söylersiniz.

Offf…

Çocuklar bakıcıda mı yoksa büyük anne ve büyükbabalarla mı online derslere katılacaklar sorusu düştü aklıma. Karantinada olunan günlerde çalışmayan veya kısıtlı sürelerle işe giden çocukların işi az daha kolaydı belki de şimdi herkes işinde gücünde. Nasıl olacak sorusunu kafamdan planlamaya başladım.

İşim gücüm yok işte… Rahatlıktan dert arıyorum ben de kendime.

Nispeten kamu görevlilerinin henüz yaz mesaisi nedeniyle işlerinin az daha kolay olduğu geldi aklıma. İyi de diğer sektörlerde çalışanlar?

İzin alıp iki hafta çocuklarının başında durabilirler mi?

Patron ne der?

Sonra bundan en çok annelerin etkileneceği de aklıma gelmedi değil. Çocuk en çok annenin yüküdür bilirsiniz!

Öyle kafama takıldı işte! Bankalarda, marketlerde, temizlik şirketlerinde, bağda, bahçede… çalışan ebeveynler geldi aklıma… Asgari ücretle çalışanlar veya çalışırsa kazanan doktorlar, terapistler vs…

Milli Eğitim Bakanlığı böyle bir ayrıntıyı nasıl gözden kaçırmış olabilir ki?(!)

Sonra herhangi bir portalda kayıtlı olacak olan dersleri sonra izleyecek çocukları düşündüm ve üniversite yıllarımda okuduğum, Milli Eğitim’i reddeden bir anarşistin zorunlu eğitimi reddettiği ve çocuğunu evde yetiştirdiği hakkındaki kitap geldi aklıma. Bulursanız tavsiye ederim. Kitabın adı “Zorunlu Eğitime Hayır” idi.Her ebeveyn bunu yapabilir miydi?

Öğretmeni ile karşılıklı olamayacak çocuğun buna hazır olması için ebeveynlerin nasıl bir ön eğitimden geçip geçmeyeceği filan derken benim çiçek dolmaları yalan oldu!

Yediğimi, tabağı temizlediğimi fark etmemişim bile…

Kalktım biraz daha aldım. Bu sefer yoğurt da ekledim. Çocukken yaptığım gibi şöyle bir yoğurtla iyice karıştırdım.

Yedim.

Bittiğinde bu defa da fazla yediğimi fark ettim. Midemin rahatsız olmasın mı, karnımın şişmesine mi, yoksa fazladan aldığım karbonhidrata mı üzüleyim dersiniz?

Amaaan…

Sana ne Çiğdem? Küçük çocuğun mu var sanki dedim kendi kendime. Kalktım tabağımı bulaşık makinesine koydum ve bunu sizinle paylaşmak üzere bilgisayarımı açtım…

İşgüzarlık işte…

Dr. Çiğdem DÜRÜST