Sayın Başkan , değerli milletvekilleri;<br /> Bugün yine ilerleyen bir süreçle ilgili sizleri bilgilendirmek gereği<br /> duydum TC ve KKTC arasında imzalanan ve Meclis’te oy çokluğu ile geçen<br /> koordinasyon ofisi yasası ile ilgili gelişmeleri sizlere aktarmak ve konuyla<br /> ilgili Meclis Başkanlığına yöneltilen soruları yanıtlamak istiyorum. Kirli bilgi<br /> yayılmasını önlemek ve tam olarak anlaşılmayanlar varsa<br /> ,milletvekillerimize konu ile ilgili soru sorma olanağı yaratmak için bu<br /> açıklamaları kürsüden yapıyorum. Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi Meclisimizden oy çokluğu ile geçen<br /> bu onay yasası, Meclis’ten geçen tüm yasalarda olduğu gibi<br /> Cumhurbaşkanı’na gönderildi. Cumhurbaşkanı bu yasanın Anayasa’ya<br /> uygun olup olmadığı konusunda Anayasa Mahkemesine başvurdu. Bu<br /> durumda Anayasa Mahkemesi Meclis Başkanlığına bir tebligat gönderdi ve<br /> duruşma tarihinde Meclis Başkanlığı’nı temsilen bu yasayı savunacak bir<br /> avukatla hazır bulunmamızı belirtti. Şimdi soru yanıt şeklinde devam etmek<br /> istiyorum. 1 Meclis’ten ister oy birliği ister oy çokluğu ile geçen bir yasa<br /> mahkemeye verildiğinde tebligat nereye yapılır ve yasayı savunma kimden<br /> istenir?<br /> Meclis Başkanlığına yapılır ve savunma Meclis Başkanlığından<br /> istenir.2 Meclis Başkanlığı mahkemeye verilen bir yasayı savunmak için<br /> avukat görevlendirmek zorunda mıdır? Evet<br /> 3 Meclis Başkanlığına gelen tebligatta yasayı savunacak hukukçu<br /> kimdir?<br /> Anayasa’nın 158. Maddesine göre bakanlıklar veya kurumların taraf<br /> olduğu davalarda, başsavcı bu görevi üstlenir, eğer başsavcı<br /> üstlenmeyecekse davada taraf olan ilgili bakanlık veya kurumun<br /> hukukçularını görevlendirir. Hukukçular da kabul etmezse ne olur. Orada<br /> işte teamül devreye giriyor. 4 Meclis Başkanlığı ne yaptı?<br /> Anayasa’da yazdığı şekilde hareket edrek, Savcılıktan bu davada<br /> Meclis Başkanlığı’n temsil etmesini istendi. Savcılık bu davada Anayasa<br /> Mahkemesi tarafından görevlendirildğini belirterek olumsuz yanıt verdi ve<br /> Meclis’ten hukukçu görevlendirmemizi istedi. Tarih 22 Haziran. 5 Meclis’te şu an kaç hukukçumuz var?<br /> Maalesef sadece iki. O konuya az sonra açıklık getireceğim. Yasama<br /> müdürüne görev vererek, hukukçularımıza bu konuyu aktarması ve görevi<br /> kabul edeni görevlendireceğimizi söyledim. Yasama Müdüründen aldığım<br /> bilgiye göre her iki hukuçu da farklı nedenlerden dolayı bu yasayı<br /> savunmayacaklarını bildirmişler. Daha önce bu durumlarda ne yapıldığı konusunda gerek Anayasa<br /> Mahkemesi, gerek başsavcılık, gerekse Meclis’ten yaptığım araştırmalarda<br /> dışarıdan hizmet alımı yapılması gerektiği ve bunun daha önce de bu<br /> şekilde yapıldığı bilgisini aldım. Neticede bunun divan kararı ile olması için<br /> divan üyelerini toplantıya çağırdım ve divanda temsil edilen parti başkanı, grup başkanlarını konuyla ilgili olarak bilgilendirdim. Divan 22 Haziranda toplandı. Divan üyelerine az önce sizlere<br /> özetlediklerimi anlatarak dışarıdan hukuçu görevlendireceğimizi ve<br /> önerecekleri isimleri sordum. Divan üyelerinden yasaya Meclis’te olumlu oy<br /> veren üyeler avukat olarak bir isim önerdiler ve kurumsal yapı içinde<br /> yapmamız gerektiği gibi Başkanlık divanı kararıyla ilgili avukata bu görevi<br /> verdik.6 Dışarıdan daha önce hukuçu hizmeti alındı mı?<br /> Evet. Daha önce geçmiş yasama dönemlerinde de bu gibi durumlarla<br /> karşılaşıldığında dışarıdan 13 kez hukukçu hizmeti alınmıştır. Bunun dışında bana şu soru soruluyor. Meclis’in hukukçu sayısı 3<br /> değil mi? Maalesef son atamalarla ikiye indi. Bu konuyla ilgili yine hiç bir<br /> kurumu veya makamı hedef almadan genel kurumsal yapımızın bizi<br /> getirdiği nokta ile ilgili bir eleştiri yapmak istiyorum. Eskiden beri bu böyle<br /> mi yapılıyordu bilmiyorum ama bir devlette işlerin bu şekilde yürümesini de<br /> kabul edemiyorum. Meclis Başkanı olduğum bu süre içinde değişik dönemlerde Meclis’te<br /> çalışan 4 personel üçlü kararname ile farklı yerlerde görevlendirildiler. İlk<br /> görevlendirme yasa ve kararlar amirimiz, İç İşleri Bakanlığı’na yapıldı. İlgili<br /> Bakan İç işlerinin yasama konusunda uzman kadrosunun takviye edilmesi<br /> gerektiğini ve bu nedenle bu konuda deneyimli bir personelimizi üçlü<br /> kararname ile bakanlığa atayacağını sözlü olarak bana iletti ve sonuçta bir<br /> personelimiz İçişleri bakanlığına atandı. Ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi oldu ve hemen ardından basın ve<br /> dışilişkiler amiri Cumhurbaşkanlığı’na üçlü kararname ile müdür olarak<br /> atandı. Nasıl haberim oldu? Yaklaşık 1 hafta sonra Meclis genel sekreteri<br /> söyledi. Bir kurumun personeli, başka bir kuruma görevlendiriliyor ve o<br /> kurumun en üst yöneticisinin haber verme gereği duyulmuyor.<br /> İnanamadım. Burada eleştirilmesi gereken Cumhurbaşkanı değil. Yine<br /> aynı noktaya geliyorum . Kurumsallaşmama budur. Bu personelin buradan<br /> alınması buradaki verimliliği nasıl etkiler? Bu personel diğer bir kurum için<br /> önemli olsa bile nasıl bir yol izlenmeli? Nezaketen de olsa kurumun<br /> başkanlığına, yönetimine bilgi verilmesi gerekmez mi? Kurumlar arası<br /> iletişim bu boyutta maalesef. Ardından yasama ve parlamaneter uzmanı<br /> memurumuz atandı. Onu da kendisinin verdiği bilgiden öğrendim. Ve son olarak, Meclisimizde görevli bir diğer hukuçumuz geçtiğimiz<br /> gün ziyaretime geliyor ve vedalaşıyor; çünkü üçlü kararname ile atanmış, bir bakanımızın özel kalem müdürü olmuş. O bakanlığın hukukçu ihtiyacı<br /> varmış. Ne bir yazışma, ne de herhangi bir iletişim. İşte bu durumdayız<br /> sayın milletvekilleri. Bu ayın içinde 2 personelimiz üçlü kararname ile<br /> atandılar ve özel kalem müdürü oldular. Ben bu atamaları atanan<br /> personelin atandıktan sonra bana verdikleri bilgiden öğrendim. Burada bir usulsüzlük var mı? Yok, atananlar daha üst görevi hak<br /> edebilirler ama böyle mi olması gerekir? Soruyorum. Bu teamül olsa bile<br /> normal bir temaül mü ? Peki yarın diğer iki hukuçunun da üçlü kararname<br /> ile başka yerlere atanmasını engelleyen bir durum var mı ? Yok. Meclis’te<br /> hukukçu kalmazsa ne olacak? Diyebilirsiniz yeni hukukçu münhali açın. Bunu da dile getireyim 1 hukukçu için münhal açtık, üzerinden yaklaşık 8<br /> ay geçti hala sınav yapılmadı. Defalarca aciliyet belirttiğimiz halde. İşler<br /> böyle yürüyor maalesef. Bir de şunu vurgulamak istiyorum; göreve başladığım günden itibaren<br /> Cumhuriyet Meclisi’nde hiç müşavir yaratacak atama ve görevden alma<br /> yapmadım, aksine bir çok müşaviri mecliste görevlendirdik. Bir kurumdan bir personel başka bir kuruma geçecekse bunun<br /> önceden resmi yazışması yapılır ama üçlü kararname ile atanıyorsa, o<br /> kurumla hiç iletişim kurulmaz, bilgilendirmek gereği duyulmaz , özet budur, geldiğimiz nokta budur. Teşekkür eder saygılar sunarım.