Meclis yasama ve yütütme faaliyetlerini yapamıyor aslında mış gibi yapıyor.

Kurumsallık yok.

Mecliste soruşturma önergesi vereceğim açacagım demek yalnızca halka verilen bir mesajdan öteye gitmez.Hiçbir soruşturma önergesi bugÜne kadar sonuçlanmadı.Bu modelle olmaz.

Kamuoyu vicdanında yara bırakan Kıbrıs Türk Hava Yolları ile ilgili Sayıştaya ve Başsavcılığa dosyalar benim görev süremde gönderildi.Hiçbir suç unsuru bulunmadığı bildirildi.

Parlemento hükümeti değil hükümet parlementıyu kontrol ediyor.Hükümet isterse meclis açılır.İktidar isterse kendisine soruşturma açar.

Hukuk dairesi dinlenmiyor.Anayasaya aykırı yasalar geçiyor.Cumhurbaşkanı imzalarsada yürürlüğe giriyor.

Anayasaya ragmen Bakanlar Kurulu kararlar alıyor.İcraat yapıyor.

Benim Amirim bir bakıyorsunuz üçlü kararname ile Cumhurbaşkanlığına göreve atanmış.

Bana nezaketen haber veren bile yok.

Örtülü ödenek yasası diye bir yasa yoktur.

Bütçe dairesi denetlenemez notu ile örtülü ödenek adı altında Cumhurbaşkanlığına böyle bir bütçe aktaramaz .Meclis bunu onaylayamaz.Başbakanlığa diğer bakanlıklara verilemez.

Anayasanıya aykırı uygulamalar bunlar.

Meclis Anayasayanın üzerine çıkıyor

Hukuk Devletinde böyle birşey olmaz.

Bunlar bir süre öncesine kadar Meclis başkanlığı yapan Sayın Sibel Sibere ait sözler.

Belli ki Hükümetçilikten Milletvekillicilik oynamadan  sıkılmış mış gibi olmaktan yorulmuş ve siyasete noktayı koymuş. Şimdi daha rahat paylaşıyor yaşadıklarını.

Evet özellikle sözüm umutla icraatlarını beklediğim iktidara büyük vaatlerle gelen  hukukçu Milletvekillerine sayın Erhürmana sayın Özersaya ve tabii mecliste bulunan diğer seçilmişlere.

Ne dersiniz .

Bu acı gerçeklerle  devammı yoksa  tamam mı?