Serdar Denktaş’ın son yıllardaki şaşırtıcı hamleleri sanırım son buldu.

Bu bir tür arınma mıdır; doğru yolu görme midir, senelerce KKTC’de yaşananların çeşitli kademelerde başında bulunarak olan bitenlerin çok derinlemesine farkında olmanın verdiği vicdani sorumluluk mudur bilinmez!

Aday olmayacakmış bir de en fazla iki dönem vekillik yapılmasının en doğru olacağını düşünüyormuş gibi öneriler ile kamuoyu karşısında boy gösterdi.

Bakın onun bu sağduyulu serzenişleri aklıma ne getirdi:

Her ne hikmetse kendilerinin bu kapıdan ekmek yiyecek zamanları varken sistem çok güzeldir, ki böyle devam etmelidir. Hatta yemeden içmeden sistem savunulmalı ve sorunların çözüm için gidişatı görmezden gelerek, onlarca yüzlerce öneri geliştirerek akılları bunaltmak mubah; giderayak açıklananlar ise cabası…

Ne kadar enteresan değil mi?

Yıllar boyu, KKTC’de siyasal kamu görevliliği yapmış olan milletvekili, bakan ve benzeri kadrolara sunulan kıyaklar mı?

Onları boş verin şimdi. Olan oldu değil mi?

Mesela kıyak emeklilikler; eş dost ahbap çavuş ilişkisiyle dağıtılan nimetler; bol keseden üçlü kararnamelerle memleketin anasını ağlatmalar; kamuyu babalarının çiftliğine çevirmeler oldu bitti.

Kendilerine sağlanan maddi manevi çıkarları gerine gerine kullandılar hatta belki yurt dışına da kaçırdılar…

Sonra da esasında bu iş böyle gitmez diyebiliyorlar.

***

Gerçi Serdar Denktaş’ın zaman zaman artık önünün tıkanmakta olduğunu hissettiği veya çıkmaza girdiğini düşündüğü zamanlarda gerçekten bazı çıkışları olmuştu. Mesela benim hiç unutmadığım nüfus sayım sonuçlarının Ankara’da analiz edildiğini söylediği meclis kürsü görüntü ve sesi hiç aklımdan gitmez.

Ya da oy satın alındığını söylediği gün...

Şimdilerde Serdar Denktaş ağır ağır kendi jenerasyonu ve daha büyük abileri gibi sahneden çekilirken nasihat edecek olgunluğa erişmiş bir ‘devamlı politikacı’ olarak bazı önerilerde bulunuyor!

***

Neden soramıyoruz acaba?

Serdar Denktaş ve onun gibi aklı sonradan başına gelenler(!) yıllarca oralarda bunları gördünüz de neden etkin ve kalıcı bir çözüme kavuşturmak için bastırmadınız? Bastırmış ve gerekçelerinizi açıklayarak etik davranmış olsaydınız şimdi böyle erken(!) veda etmeyebilirdiniz de…

Siyaset tarihimize adını altın harflerle işleyeceğimiz politikacılarımızın sayıları artardı… Oysa şimdi, bunlar gibi davrananlar yüzünden adını altın harflerle işletmeyi hak edenlere dahi şüpheyle bakar olduk.

***

“Kıbrıslının öfkesi çok uzun sürmez! Hoşgörülüdür! Şans tanır!” mı dersiniz?

Artık katılmıyorum!

Kıbrıslı şunu yapıyor: “Her ne haliniz varsa görün!”, “Biz başımızın çaresine bakacağız!”

Tam da bu nedenle vergi de kaçırılır, kayıtsız sağlık hizmetleri yüzünden şimdi olduğu gibi çok kötü, artık emekleyemeyen ve hatta sürünmekten dahi aciz bir sağlık sistemi de olur, adına eğitim denilemeyecek bir eğitim sistemi olur, bizimkiler gibi yollar sokaklar kaldırımlar olur, yanmayan sokak lambaları, şehirlerimizde atıl durumda kalan binalar ve kontrolsüz yapılaşarak korkunç görüntülere kavuşurlar

Ve de en önemlisi halkın hiç saygı durmadığı seçilmişler ile hükümetler yüzünden saygı duyulmayan bir devlet sistemi oluşur…

Dr. Çiğdem DÜRÜST