Yani kimsenin uçkurunda değil…

Özel hayatı da bizi ilgilendirmez!

Kim kiminle nerede ne yapmış soruları tamamen özel hayatı ilgilendiriyorsa umurumuz bile olmaz…

Bu tür ihbarlar o kadar çok geliyor ki!

Kim gönderirse göndersin ilgilenmediğimizi söylüyoruz…

Ta ki bu işlere devletin kurumları girinceye kadar!

İşte burada durmak lazım…

İki kişiyi ilgilendiren özel hayat meselesi bir devlet kurumunda vuku bulmuşsa buna sessiz kalamayız!

Hele de birileri bunu kapatmaya çalışıyorsa…

Üstünü örtmek için çaba sarf ediyorsa!

DAÜ gibi çok özel bir kurumun adı bu skandalda geçtiği için konuyu gündeme getirip getirmeme konusunda çok düşündük…

Ama bu tür olaylara göz yummak yenilerini teşvik etmek olacağından kamuoyuyla paylaşma ihtiyacı duyduk…

DAÜ’nün iki çalışanı arasında geçen cinsel ilişki konusu!

İnanın olay DAÜ’de değil de bir otel odasında ya da başka bir mekanda geçse sadece güler geçerdik…

Ama iki çalışanın DAÜ içinde bir ofiste cinsel ilişkiye girmesi artık özel olmaktan çoktan çıkmış ve kurumun hatta devletin sorunu haline gelmiştir!

Bunun için de bu yazıyı kaleme almak şart olmuştur…

Dün haber bize iletilince hem VYK Başkanı İlker Edip’i hem de Rektör Necdet Osam’ı aradık bilgilendirdik…

İsimleri de ilettik kendilerine!

Bugün de kaleme alacağımızı söyledik…

Soruşturma başlatırlar başlatırlar, bu onların bileceği bir iş!

Ama başlatmazlarsa ve güzide kurumu kirletenleri sahiplenme iç güdüsü ile davranırlarsa o da kendilerini bileceği bir iş…

Biz de olayı takip eder bu kez duyarsız kaldıkları için yönetimi de mercek altına alır, onun hesabını sorarız!

Peki bu olay nasıl ortaya çıktı?

İki ayrı bölümde çalışan memur belli ki bu işi yapacak bir yer bulamamışlar olsa gerek ki DAÜ’nün bir ofisini seçmişler…

Buna ister yer sıkıntısı deyin ya da fantezi, bu da onların sorunu tabi ki!

Ama Allah’ın sopası yok işte…

Halk dilinde bitişme ya da kilitlenme diye bilinen olay!

Tıp dilinde ise vainismus olayı…

Cinsel ilişkide aşı heyecan ve korkunun neden olduğu olay!

İşte bu ilişkide de gerçekleşince ortaya çıkmış…

Sonda yine tıp müdahalesi, kas gevşetici iğneler filan!

Tabi ki hiçbir hastanenin kayıtlarında bayla bir şey yok…

Zaten olamaz da gizlenmek istenen bir olay!

Sevgili okurlar…

Bu olay devlet kurumlarında geçmiş yıllarda da defalarca olan bir olaydır!

Hepsi bilindiği halde soruşturma yapılmamış aksine kapatılma yoluna gidilmiştir…

Ahlak dışı konular kapatıldıkça da yenileri eklenmiş, bundan böyle de devam edecektir!

Zaten  devlet kurumlarına güvenin en az olduğu bir süreç yaşanırken, içeriden bazı çalışanlar yaptıkları edepsizlikle bu süreci daha da hızlandırmakta, vatandaşın devlete olan bakış açısını olumsuz yönde etkilemektedir!

Bu kez üstü örtülmesin istiyoruz…

Kimin kiminle ne yaptığının burada önemi yoktur ama eğer DAÜ gibi gözbebeğimiz olan bir ilim yuvasında bu tür olaylar yaşanıyorsa bunun da önüne mutlaka geçilmelidir!

Anlatabildikse ne ala…

Girne’yi geri getirebilecek olan var mı?

Yıllar önce biz de Girne aşığıydık…

Hele de o Ciklos diye bilinen bölgeden aşağı süzülürken o muhteşem manzara karşısında içimiz açılır böyle güzel bir kente sahip olduğumuz için mutlu olurduk!

Ama yıllar önceydi işte…

Girne’ye ne yönetenler olarak ne de toplum olarak sahip çıkamadık!

Şimdi gezme için değil sadece mecburi işler nedeniyle gidiyoruz Girne’ye…

O trafik ve canavara dönüşen binalar arasında kendimizi boğulur gibi hissediyoruz!

Ve yine bir seçim öncesindeyiz…

Girne için söylenen inandırıcı olmayan sözler!

Vaatler ve inandırmayan projeler…

Buradan hem mevcut siyasileri hem de aday olanlara seslenmek istiyoruz!

Girne’yi geri getirecek bir projeniz var mı?

Yoktur elbet…

Zira giden bir daha geri gelmiyor ki!

“Adayların temel ihtiyaç listesi…”

“Neden aday oldum diye uzunca bir yazı
Foto çekimine uygun bir nine veya dede
Foto ya uygun top oynayan çocuklar 
Renkli atkı
Dikiz aynasına uygun kurdele
Sallamaya uygun parti bayrağı
Bisiklet
İnsan içine çıkabilecek yüz surat
Yalanlara inanma ve inandırma kabiliyeti
Sırtta eğreti duran ceket ve kıravat
Yüze piyaz gülümseme ve beyaz dişler
Meyhaneleri gezme için kondisyon 
Rötüşlenmiş fotoğraflı Kart vizit
Cenaze ziyaretleri için üzülmüş mimik
Facebook için içten Doğum günü mesajı..”

(Hasan ARTUNER)

“ 7 Ocak gelsin işkence bitsin!”

“Genç adaylar diye önümüze konulan yeni nesilden umudumu tamamen kestim. Büyük kısmının ne söyleyecek 2 lafları, ne de beyan edecek bir fikirleri var. Sorulan sorulara "Biz bu konuda manifestomuzda ayrıntılı açıklama yaptık. Merak eden oradan okuyabilir." cevabı verecek kadar sığ ve kendi partisinin manifestosunu özümsemeyi geçtim, ezberleyemeyecek kadar da boş ve aymazlar.
Türkçe bilmedikleri ve sosyal medyayı kullanamadıkları da aşikar. Örneklerimize devam edelim;
-Devletin tarıma SÜSPANSİYON vermeye devam edeceğini söyleyen ekonomist aday var,
-Uzman hekimsiz bir hastane mümkün. Sayenizde yaparız diyen ileri zekalı var,
-BEYENİLMEKTEN ONURE olan kibar arkadaşlar var,
-Niye aday oldum başlığı ile sponsorlu yayın yapıp, başlığın altında "Ayla" filminin fragmanını paylaşan var,
-Herkesi ÇENBERDE buluşmaya davet eden var,
-Parti PROĞRAMININ duyurusunu yapan var,
-Mühürünüzü bizim KOLANA vurun diyen var,
-Kendisi için FUN CLUB açtığını müjdeleyen ve herkesin katılmasını tavsiye eden var.
Bu kötü örnekler nedeni ile sosyal medyaya girmeye korkuyor, yerel TV kanallarını izlemeye çekiniyorum. Bitsin bu işkence artık !

(Aktaç ATAİ)

“Partiler hep aynı adayları gönderiyor…”

“Bir iki hafta önce programda söylemiştim. '' Adayları eşit bir şekilde ekranlarda görelim'' Diye!
Bakıyorum da bunda bile sağlam TORPİL geçiyorsunuz.
Ve partiler da hep aynı isimleri gönderiyor.
E madem sesiniz çıkmayacak niye aday oldunuz be dostlar? 
Ben tanımadığım, sesini duymadığım kişiye nasıl TİK atacam?
Diye sormaz mı seçmen?”

(Togay ULUÖZ)