Siyasileri anlamak gerçekten çok güç…

İlk tur seçim sürecinde ülkeyi gerdikçe gerdiler!

Kutuplaşmanın en alasını yapmak için ellerinden geleni yaptılar…

Şimdi çıkmış diyorlar ki;

Ülkeyi kutuplaştırmayalım!

Gerginlik ülkeyi hiçbir yere taşımazmış…

Allah sizi nasıl isterse öyle yapsın!

Hoş siyaset bizde böyle bir şey…

İki gün önce söylediklerinin iki gün sonra tam tersini söylemek!

Kasaba politikacığının ta kendisi…

İnsanları ahmak yerine koymak!

Siyasi rant uğruna insanın gözünün içine bakarak yalan söylemek…

Çünkü çoğunda utanma yok sıkılma hiç yok!

Böyle bir siyasi anlayışla bu ülkenin bir yerlere gelmesi de zaten beklenemez…

18 Ekim Pazar günü akşamı bu iş bitecek…

Her ikisinden birisi de Cumhurbaşkanı seçilecek!

Ertesi gün de hayat yine devam edecek…

Pandemi halen devam ediyor, kış günlerinde ne olacağı belli değil!

Kasım ayından itibaren ekonomik sıkıntıların tavan yapacağı, ekonomistlerin ortak görüşü…

Turizm çoktan kepenk indirmiş, eğitim sektörünün ne olacağını kimse kestiremiyor!

Hacizler, mazbatalar birbirini izleyecek…

Bizim ise bunlarla nasıl mücadele edeceğimizi kimse bilmiyor, zaten umurlarında bile değil!

Ama biz hala bu süreçte bile kutuplaşıyoruz, kamplara bölünüyonuz, gerginlik üstüne gerginlik yaratıyoruz…

Ama hala kıytırıktan ve makam sevdasından, kutuplaşmayalım diye nutuklar atıyoruz!

Sonuçta ülkeye ve insasına kendi elimizle kötülük yapıyoruz…

Sonra da seçmen niye sandığa gitmiyor diye hayıflanıyoruz!

Şimdi birileri ortaya çıkmış diyor ki;

18 Ekim tarihi Akıncı-Erdoğan kavgasanın bir seçimi olacak!

Kusura bakmayın ama siz yarım akıllı mısınız da bu ülkeyi uçurumun başına ittiriyorsunuz…

18 Ekim tarihi KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanının belirleneceği gündür!

Erdoğan da şu anda Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmaktadır…

O makam da geçidir bizim makamda aynı!

İsimler gider makamlar bakidir…

Kalıcı olan halk ve devletlerdir!

Bu süreci böyle tehlikeli bir boyuta taşımanın devlet sevgisiyle de insanlıkla da alakası yoktur…

Böyle düşünen içinde yaşadığı makamında oturduğu devlete verilecek zarardan başka bir şey değildir!

18 Ekim sonrası yine biz bize kalacağız, istesek de istemesek de, sevsek de sevmesek de Türkiye’nin tüm makamlarıyla iyi geçinmek zorundayız…

Çünkü tek sığınacak liman orasıdır!

Ordaki makamlarda kim oturursa otursun…

Devlet yönetmek devletin içindekileri birbirine düşürmekten değil aksine halkı bütünleştirmekten geçer!

Bu gergin ortamda bizi bekleyen en büyük tehlikelerin başında daiç savaş ve huzursuzluk gelmektedir…

Bu arada geçtiğimiz günlerde de birkaç kez kaleme almıştık…

Yapılan yanlışlar sadece burasıyla sınırlı değildir!

Seçime bir hafta kala yapılan müdahaleler seçmen üstünde olumlu ya da olumsuz büyük etki yaratmış ve irade tartışmaları yaşanmıştır…

Hele de bunların seçim yasaklarına rağmen yapılması yasal olmadığı gibi etik de olmamıştır!

Bundan olumsuz olarak etkilenecek olan yine KKTC-Türkiye ilişkileridir…

Türkiye’nin değerli köşe yazarlarından İsmail Saymaz’ın şu değerlendirmesi hem iyi bir analiz olup, herkesi fazlasıyla düşündürmelidir;

“Türk dış politikasının yıllardır savunageldiği “KKTC egemen bir devlettir” argümanı AK Parti tarafından çürütülüyor. Adalıların iradesine yönelik müdahale, gelecekte müzakere masasında KKTC'nin elini zayıflatmaktan, Rumların tezini güçlendirmekten başka bir sonuç vermeyecek. Üstelik AK Parti, Tatar'ı desteklemekle yetinmiyor, ana muhalefeti düşmanlaştırıyor. 1974'te Rumlara karşı savaşırken vurulan Akıncı ve ailesi hain ilan ediliyor. İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'na ne yapıldıysa, Kıbrıs'ta Akıncı'ya aynısı yapılıyor. Bu yaklaşım, ciddi bir kısmı Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı almış olan Kıbrıslı Türkleri, Rumların kucağına itiyor. Halbuki Libya'daki Sarrac hükümeti hariç Akdeniz'de dostu kalmayan Ankara'nın KKTC'yi karşısına alacak hamlelerden uzak durması gerekir. Kıbrıslıların iradesine her şeyden önce bizler, KKTC'nin egemenliğinin garantörü olan Türkiye Cumhuriyeti saygı göstermelidir. AK Parti, içinden kendisinin çıkmadığı seçim sandığını milli irade saymama huyundan vazgeçmelidir…”

MESAJ KUTUSU

Sayın Serdar DENKTAŞ, seçimde alınan beklenmedik sonuçlar nedeniyle partinin başına geçip geçmeme konusunda karar aşamasında olduğunuz parti içinden birileriyle hesaplaşacağınız yönünde konuşmalar yapılıyor. Hayırdır yoksa partiden birileri başka aday için mi çalıştınız diyorsunuz acaba!

Sayın Narin Ferdi ŞEFİK, Lefke Mahkeme binasının söz verildiği halde bitirilmemesi resmen bir devlet ayıbı olarak önümüzde duruyor. Bu konuda hükümet edenlere artık daha sert mesajlar verme zamanı gelmedi mi? Bir sorun hele onlara mahkemesiz bir ilçe ile acaba neyi murat ediyorlar!

Sayın Bertan ZAROĞLU, YDP içinden bazı kesimler partinin başına geçmek için ciddi bir kulis kampanyası başlattıklarından haberiniz var mı? Böyle bir girişimin partiyi dağıtma girişimi olduğunu da söyleyenler yok değil, haberiniz olsun istedik…

Sayın Erhan ARIKLI, sizin söyleyemediğiniz bazı gerçekleri aileden birilerinin söylemesi kamuoyunda ciddi bir yankı yarattı. Eğer siyasete devam etmek istiyorsanız daha gerçekçi olup diğer partilerin kötü yanlarını örnek almamanız gerekiyor bizden hatırlatması!

Sayın Asil NADİR, Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri için de ulusa sesleniş konuşması yapıp yapmayacağınız merak konusu olmuş bu yönde mesajlarınız gelmeye başladı. Bu arada dekor konusunad fazla abartığı olmamanız da isteniyor bizden iletmesi…

Sayın Emrullah TURANLI, çoğunun artık inancını yitiridği pandemi hastanesinin bitirilmesi konusunda tarihi bir rekor kırdığınız söyleniyor. Bu arada artık tüm enerjinizi Ercan’ın yeni binasına vermeniz ve yıl bitmeden inşaatı bitirmeniz isteniyor…

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Ersin beyin seçilmesi durumunda genel başkanlık yarışında sizin adınız da artık anılmaya başlandı. Bu konuda şimdiden çalışmalara başlayabilirsiniz zira Mağusa ve İskele’deki partilileriniz bu konuda ciddi bir yekilde ısrarcı olmaya başladılar. Zira Ersin bey en fazla bu iki bölgeden oy aldı!

Sayın Murat GEZİCİ, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tur için yaptığınız anket çalışmalarında bazı soruların bazı tehlikeler yaratabileceği tartışılmaya başlandı. Umarız yayınlanınca iki kardeş ülke arasındaki ilişkilere bir darbe daha vurulmaz!

Sayın Mustafa ALKAN, seçim sürecinde yapılan programlarda açık ara farkla birinci sıraya yerleştiğiniz konuşuluyor. Bir basın mensubu ne kadar tarafsız olup adaylara aynı mesafade yaklaşırsa başarı da zaten kendiliğinden gelir değil mi? Tebrik eder başarılı meslek hayatınızın devamını dileriz…

Sayın Kudret ÖZERSAY, ikinci tur için HP’lilerin serbest bırakılacağı yönünde tahminler yapılmaya başlandı. Bu arada yine parti içinde görevden istifa etmemeniz için baskı yapılmaya başlamış. Partiye yeni bir vizyon getirip devam etmekte hiçbir sakınca yok ki! Bir değil çok kez düşünün deriz…