Bu ülke seçimlerden çekmedi hiçbir şeyden çektiği kadar. Çünkü biri gidiyor diğeri geliyor. Biz yıllardır bir fark göremedik.

Aynı tas aynı hamam..

Ancak şuan farklı bir durum var.

Hükümet ortakları birbirleriyle didişiyor.

Paylaşamadıkları bir şeyler var belli ki…

Ortaklardan biri zaten karpuz gibi ikiye bölündü. İçinden yeni bir parti çıktı.

UBP’ye gelince kurultaya hazırlanıyor.

Kurultay deyince hele hele UBP kurultayı deyince tüylerimiz diken diken oluyor.

Malum UBP’nin kurultaylarını iyi biliyoruz. Maalesef UBP’deki başkanlık yarışı ABD başkanlık yarışından bile daha çetin bir mücadeleye sahiptir.

Koltuğa oturan yapışır kalkmak istemez… O koltukta oturmak isteyenler de aslan kesilir.

Ne ülke derdi olur gündem ne ekonomi. Gözler hiçbir şeyi görmez.

Üzgünüm yine öyle bir sürece daha gidiyoruz.

En sonda kurultaya müdahale iddialarıyla ortalık bulanmıştı.

Bunu da bir yere not edelim.

Şimdi muhalefet, iş insanları, örgütler, sendikalar seçim isteğini daha da dillendirmeye ve yüksek sesle dile getirmeye başladı.

Tabii en önemlisi halk ne istiyor.

Şu anki tablo halkın iradesini temsil ediyor mu?
 

Ülkeye getireceği ek külfet ve ‘biri gidiyor diğeri geliyor’ gerçeğine rağmen artık en kısa zamanda seçim beklentisi artıyor.

Kıbrıs Türkü çok daha iyi yönetilmeyi hak ediyor.

***

Pahalılık aldı başını gidiyor.

Sebze meyve fiyatları uçuyor.

Market fiyatları da buna dahil…

Siz iki devletti federasyondu tezlerinizi her gün her gün tekrarlayıp dururken millet yiyecek bulamaz ve alamaz hale geldi.

Haberiniz var mı?

Domates 15 lira olmuş.. Orta boy bir karpuz 60 -70 lira…

Karşı kıyı Mersin’de 3 liraya satılan şeftali 20 - 25 lira

Kayısı 36 lira... Kirazı hiç söylemeyelim.

Maydanoz bile 5-6 lira…

Sebzelerin birçoğu sıcaklardan yok, olsa da alınacak gibi değil.

Bunun adına pahalılık mı dersiniz, tekelcilik mi dersiniz, yüksek kar hırsı mı dersiniz bilmem ama halk buna kötü yönetim der.

Beceriksizlik der…

Umursamazlık der…

Hadi ‘kaynak yok’ hükümetisiniz de bazı önlemlerle ve biraz çalışmayla bu fiyatları düşüremez misiniz?

Nutuk atmaya harcadığınız zamanın yarısını bu işe harcayın fiyatlar emin olun ki düşer.

***

Bu köşeden defalarca yazdık. Bu konu üzerine söylemeyen söz kalmadı.

İnanın duvara söylesek duvar çatlar.

Biz üşenmeden tekrar edelim. Görevimizi yapalım…

Bu ülkenin yolları çok karanlık ve çukurlarla dolu.

Sokak ve yol aydınlatmalarının çoğu yanmıyor.

Lefkoşa’dan Girne’ye doğru bir uzanın karanlık neymiş bir görün.

Yollar için yaptığınız tek şey var o da kaldırım boyamak…

Hakkınızı verelim 70’lerin modası kaldırım boyama işini iyi yapıyorsunuz…

Mağusa yoluna gelin yine aynı... Lefkoşa şehir içi yol aydınlatmalarının çoğu yanmıyor. Yanan lambalar zaten kendini zor aydınlatıyor.

Yollar çukur içinde. Yamanın da yaması yapılmış ama yine fayda etmiyor. Refüjlerdeki otlar boyumuzu geçmiş.

Meydan aydınlatması diye bir şey zaten yok.

Yeni yapılan Lefkoşa çevre yolu bağlantı yerleri karanlık. Çemberler kavşaklar karanlık.

İnsanlar ölüyor, sakat kalıyor.

Şehirlerde aydınlatma medeniyet göstergesidir. Güvenlik tedbiridir.

Sorular çok basit!

Bozuk aydınlatma lambalarını kim tamir edecek?

Karanlık yolları kim aydınlatacak?

Bozuk yolları kim asfaltlayacak?

Yeni yolların çevre düzenlemesi ve trafik işaretlerini kim halledecek?

Ve tüm bunlar ne zaman yapılacak?

Ve tüm bunlar bugüne kadar neden yapılmadı?

Bu sorulara KKTC’de cevap verebilecek bir makam var mı sizce?

Tabi ki yok…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ersan SANER, UBP hala hem de açık ara birinci partiyken şu erken genel seçim tarihini daha erkene almanız öneriliyor. Zira iç muhalefet nedeniyle ileride bir hayli zor günler geçirebilirsiniz…

Sayın Olgun AMCAOĞLU, devlette çalışan öğretmenlerin bir bölümü özel dersleri öyle büyüttü ki özel olarak kurdukları dershanelerde yüzlerce kişi girip çıkıyor. Daha önceki tüm bakanlar şu ikinci iş sorununu çözememişti bakalım siz bu konuda yasaların gereğini yapabilecek misiniz?

Sayın Ersin TATAR, Kıbrıs Cumhuriyetine inanmayan birisi olarak ha keşke bu kimlik ve pasaportunuzun iptal edilmesinden önce gidip kendiniz iade ederek tepkinizi ortaya koysaydınız. Çok daha anlamlı ve Türk milliyetçiliğine yakışan bir durum olacaktı!

Sayın Derviş EROĞLU, sevenlerinizi dün fazlasıyla korkuttunuz, ardından iyi haberler gelmeye başlayınca herkes derin bir nefes aldı büyük geçmiş olsun, acil şifalar dileriz. Bu dönem sizin gibi akil insanlara en fazla ihtiyaç duyulan bir dönemdir…

Sayın İzlem GÜRÇAĞ, YDP’ye öyle bir yüklendiniz ki sizin bazı vekiller tepki koyarken muhalif vekiller de destek vermeye başladı. Yine de hükümete ait bir vekil olduğunuzu unutmamanız gerekir değil mi?

Sayın Gürcan ERDOĞAN, Bakanlar kurulu kararlarında elektriğe zam kararı çıkmadığına göre belli ki sizin zam talebi dikkate alınmadı. İyi de durumları şimdi nasıl idare edeceksiniz buna karşı bir formül var mı yoksa kurultay sonrası tufan mı olacak dersiniz?

Sayın Ünal ÜSTEL, aşı karşıtı olanlar her geçen yoğunlaşmaya başladı. Eğer bu devletin gücünü bakanlık olarak gösterip de radikal kararlar üretemezseniz ileride durumlar hiç de iç açıcı olmayacak gibi gözüküyor…

Sayın Dursun OĞUZ, devletten alacaklı olanlara bakanlıkta türlü işkenceler çektirildiğinden haberiniz var mı? İnsanlar artık çalışanlarını bile ödeyemeyecek duruma geldiler alt kadroyu uyarmakta yarar görüyoruz!

Sayın Hasan TAÇOY, parti içi muhalefeti hayli artırdığınız gözlemleniyor. Bu arada aday olup olmayacağınız konusunda da bahisler yapılmaya başlandı resmi açıklamayı bu sıralar yaparsanız doğru olacaktır…

Sayın Tufan ERHÜRMAN, ülke sizin de belirttiğiniz gibi enkaz yerine döndü ama aynı anda sizler de enkazın içinde yer alıyorsunuz. Daha güçlü muhalefet yapmak için projeler üretmeniz gerekirse meclisten geri çekilme kararını da düşünmekte yarar var…

Sayın Hayati ÖZOK, araya aracılar koyarak iletişim kurmanızı doğrusu çok da hoş ve etik bulmadık. Oysa sizi daha cesur bilirdik biz. Varsa bir derdiniz tasanız pek ala ki kendiniz iletişime geçebilirsiniz değil mi ama!