Sağlık Bakanlığı Makamı, sorumlulukları hayli ağır olan bir makamdır.

Yerine göre sessiz kalır, yerine göre ülkenin kapısına kilit bile vurur.

Yaşadık hepsini.

Sağlık Bakanlığı makamının başı Sağlık Bakanı’dır.

İki kanadı vardır ve ikisinin de sağlamlığı ölçütünde başarıya doğru uçar ya da yere çakılır.

Bir kanadında Bakanlık çalışanları ve organizasyonu, diğer kanadında ise sağlık çalışanları ve organizasyonu.

Bakanlık çalışanları ve organizasyonu konumuz dışı.

Sağlık çalışanlarından ise en kritik konumdakiler, doktorlar ve hemşirelerdir.

Bugüne kadar gelen tüm sağlık bakanları, sağlık politikalarını ‘’sadece’’ kamu üzerinde kurguladılar. Sıkıştıklarında ise ‘’özel’’ ile flört ettiler. Örnekleri say say bitmez…

Sağlığın başı iken, kendi yönettiği hastanede değil, Türkiye’deki bir özel hastanede kalp ameliyatını olan vardı örneğin. Üstelik önce hastaneyi seçip, arkasından sevkini çıkararak.

Mahkeme salonlarında, hiç utanmadan ve çekinmeden yasadışılığı savunma noktasına kadar indirgeyenler de vardı makamlarını.

Özel hastanede sağlık sorununu hallettirirken, kendisini kamu hekimlerine emanet ettiğini söyleyenler de vardı.

Her ne ise, bal tuttular, parmaklarını yaladılar hepsi.

Devletin sağlığın başında olmayı, kamunun babası, özelin ağası olmak zannetti hemen hepsi.

Seçtikleri bazı kamu doktorları sevgili evlatları, serbest çalışan hekimler de üvey evlatları oldu.

Bu Koronavirüs pandemisinde de tavırları değişmedi.

Serbest çalışan hekimlerin, mücadeleye katılma, destek olma taleplerine bile küçümseyerek baktılar. Kendi meslek örgütlerinin tavırları da farklı değildi üstelik.

Kendilerini cepheye sürdüklerini zanneden sözüm ona bazı kamucular, özelde benzer riskle çalışan meslektaşlarını evlerinde kek pişiriyor zannettiler herhalde.

Korkularından defalarca COVID-19 testi yaptırıp bazılarını sosyal medyada paylaşan meslektaşlar, serbest çalışan hekimleri efsunlu zannettiler galiba.

Evet, serbest çalışan hekimler Koronavirüs’e karşı efsunlu olmuş olmalılar ki, on binlerce testten bir tanesini bile, sağlık sisteminin özel ayağında çalışan bir hekime yapmayı çok gördüler!

Ama aynı zihniyet, suyunun suyu babından bir temas öyküsünü bahane edip, serbest çalışan hekimleri temsil eden başkanını otel odasında bile bile hapsetmeyi bildi!

Binlerce tıbbi malzeme, kayıtları doğru düzgün yapılmadan stoklara girerken, ve yinekayıtları yapılmadan sarf edilirken, özelde çalışan hekimlerin tıbbi malzeme ihtiyaçlarını yok saydılar.

Paraları ile maske bulamadıklarında, görmezlikten gelip laf ebeliğine soyundular.

Yüz tane maskeyi, aranızda üleşin diye önlerine attılar adeta!

Oysa ki, hiçbir sağlık bakanı ‘’sağlıklı’’ düşünemedi.

Sağlığın özel ayağı ihmal edilirse ya da görmezlikten gelinirse, sağlık sistemine bütüncül yaklaşılmazsa, halkın sağlığı da ihmal edilir, görmezlikten gelinir.

Test yapılmayan özeldeki hekimlerden uçup giden bir virüs, kim bilir belki de Sayın Sağlık Bakanı’na bulaşıverir…

Olmadı Sayın Sağlık Bakan’ları.

Siz, ülkemizdeki sağlık ordusunu çoktaaan ikiye bölmüşsünüz bile.

Kamudaki bazı hekimleri seçilmiş cici evlat olarak görürken, özelde çalışan hekimleri üvey evlatolarak ilan etmişsiniz bile.

Oturduğunuz koltuk, kalktığınız sandalyeyi unutturmuş size bir kere!

Ne diyelim,

Herkes Sağlık Bakanı olabiliyor bu ülkede,

Ancak sağlığa topyekün sahip çıkmak nedense bir türlü kısmet olmuyor o makama gelene/getirilene!

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899