Gündem epey yoğun ya…

Geçmişte kalan önemli olayları hemen unutuveriyoruz!

Bu da bir takım olaylara karışanların işine geliyor tabi ki…

Doğal olarak bunda basın organlarının da sorumluluğu var, yani bizlerin…

Oysa bazı olaylar unutulmadan, kapatılmadan üzerine gidilmeli, bazı iddialar ortaya çıkarılmalı, suçlu ya da suçsuzlar birbirinden ayrıştıralmalı!

Aksi halde, bazı yolsuzluk, yüzsüzlük olaylarına karışanlar bundan güç alacaklar ve sorgulanmayan, yargılanmayan bir toplumda atlarını rahatlıkla koşturmaya devam edecekler…

Burada elbet sorun yaz rehavetine kapılan, gündemin yoğunluğunda boğulan basın organları sorumlu değil!

Asıl harekete geçmesi gereken devletin bağımsız organlarının sessizliği bize göre ürkütücü boyutlardadır…

“KKTC’deki siyasetçiler cebimde” diyen Emrullah Turanlı!

Ve tabi ki ezeli düşmanı Tahsin Ertuğruloğlu…

Birbirlerine öyle ağır suçlamalarda bulundular ki!

Biz de zannettik Meclis kürsüsü ve kamuoyunun önünde yapılan ihbarlar mahkemelik olacak ve yüzyılın davaları görüşülmeye başlanacak…

Tabi ki yanıldık!

Birbirine en ağır ithamları yapanlar şimdi derin bir sessizliğe gömüldü…

Sanki de o suçlamaları yapan onlar değildi!

Birisi size ‘rüşvet’ iddiasında bulunacak ve bunlar günlerde gazete manşetlerinde yer alacak…

Ama siz kılınızı bile kıpırdatmayacaksınız!

İnsan ister istemez, bu ithamlar acaba doğru mu diye soruyor kendi kendine…

Sessiz kalmak, bin anlamda kabul etmek gibidir düşüncesinden yola çıkarak!

Hadi bu tür olaylar yaşanırken birileri anında devreye giriyor, telefonlar çalışıyor ve bir anlamda medyanın önü kesiliyor…

Yaşanan rezaletler çok fazla gündem olmuyor!

Peki ya bu ülkenin en güvenilir bağımsız organları…

Rüşvet gibi en ağır ithamlar yapılırken onların bu kadar sessiz kalması normal sayılabilir mi!

Bize göre normal değildir…

Asıl bu tür olayların peşine öncelikle onlar düşmeli, bir takım iddialarda bulunan kişilerden ifade alınmalı ve dolayısıyla konuya hukuksal müdahale başlatılmalıdır!

Temiz ve şeffaf bir toplum için öncelikli görev bu kurumlarındır…

Bunlar temizlenmedikçe, iddialar açığa kavuşmadıkça, doğru söyleyen ve söylemeyen birbirinden ayırt edilmedikçe bu kurumlar da ne yazık ki görevlerini tam olarak yapmıyorlar demektir!

Olay şimdilik soğumuş yada soğutulmuş olabilir ama, biz de bir hatırlatma yapalım istedik…

Hemşireler çıldırmak üzere!

G. Mağusa Devlet Hastanesinde bu günlerde ciddi sorunlar yaşanıyor…

Devletin bütün imkanları daha ziyade Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne kaydırılması bunda büyük etken!

Önceki gün hastanede görevli bazı hemşire arkadaşlarla görüşme imkanımız oldu, hemen hepsi memnuniyetsizliklerini dile getirdiler…

Hemşire eksikliği nedeniyle 24 saat hatta bazen 48 saat nöbet tutan arkadaşlarının olduğunu bu kadar saat çalışan bir hemşirenin hata payının fazla olacağını ifade ettiler!

Fazla çalıştıkları halde ek mesailer yasala göre belirlendiği için yandığını, bu nedenle karşılığı almadan çalışmak zorunda bırakıldıklarından şikayet ettiler…

Hastanede aynı anda hekim eksikliği de yaşanıyor çünkü hekimlerin bir kimsi Lefkoşa Devlet Hastanesine gönderilmiş!

Sağlık Bakanlığı yetkilileri bu hastaneyi hiç gecikmeden masa yatırıp sorunlarına acil çözümler üretmeli.

Bari müşteriler mağdur edilmeseydi!

Kaya Grubu’nun Girne’deki 2 katı kaçak binası mahkeme kararına rağmen dimdik ayakta dururken haliyle Dipkarpaz’daki ağaç yapıların mühürlenmesi kamuoyundan büyük tepki aldı…

Serdar Denktaş olaya el atmış bakalım nasıl bir sonuç çıkacak bunu hep birlikte göreceğiz!

Ama gazetelerde de yayınlanan müşterilerin valizlerini alıp araçlarına yerleştirdikleri görüntü resmen içler acısıydı…

İşletme sahipleri müşterilerinin çıkma tarihi olan P.tesine kadar olan süreyi istemesine rağmen karar uygulandı ve ağaç binalar mühürlendi, haliyle bunların hepsi yıkılacak!

Burada yasa dışılığa filan onay vermiyoruz ama olayın vicdanı boyutu da göz önünde bulundurulup işletme sahiplerinin isteği birkaç günlük süre tanınsaydı her halde dünyanın sonu gelmeyecekti..

MESAJ KUTUSU

Sayın İsmet ESENYEL, dün sabah bazı sigorta şirketlerinin temsilcilerine randevu verdiniz ama nedense kendilerini kabul etmediniz. Bunun geçerli bir açıklaması mutlaka vardır değil mi? Bu arada turistlerin sigortalanma işlemleri takipte bilesiniz!

Sayın Eyüp Zafer GÖKBİLEN, vatandaşlığı hak ettiği halde alamayan bazı sporcularınız bundan sizin ilgisizliğinden kaynaklandığını düşünmeye başladılar. KKTC milli takımında olan gençler nasıl olur da KKTC vatandaşı olmazlar, burada bir çelişki yok mu!

Sayın Baki AYGÜN, son açıklamanızda ‘eşek ‘ ibaresini kullanınca buna en fazla hemşerilerinizden tepki geldi. Bur başkanın daha seviyeli açıklama yapması gerektiğini düşünüyorlar bilginize…Haklıyken haksız duruma düşmeyin deriz…

Sayın Bülent ARKIN, emekli olup emekli ikramiyenizi bile aldığınızı duyduk, hayırlı ve uğurlu olsun. Yeni yaşantınızda sağlık ve mutluluklar dileriz. Emekliliğin tadını çıkarmaya bakın ve bolca gezin deriz…

Sayın Fikri TOROS, Türkiyeli yatırımcılara adada iş yapmaları için çağrıda bulunmanız gayet yerinde ve doğal ama gelenler de bürokratik nedenlerden dolayı resmen işkence çekiyorlar. Öncelikle bu sorunu çözmek gerek değil mi!

Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, yine birileri nasırınıza basmış olmalı ki bunlara ciddi bir tepki gösterdiniz. Demek ki birileri artık sizden fazlasıyla rahatsız oldu. Bir de yapılan anket sonuçlarını görseler ne yapacaklar acaba…

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, direttiniz, direndiniz ve sonunda bölgeye arazi kazandırılmasını güç de olsa sağladınız. Bunlar seçimlerde elbette size oy olarak yansıyacaktır ama önemli olan bölgeye yapacağı katkılardır değil mi!

Sayın Zeki ÇELER, Crans Montana zirvesi sonrasında Cumhurbaşkanı Akıncı ve TC yetkililerine hak veren açıklamalar yaptıkça hakkınızda suni bir muhalefet başlatıldı. Demek ki doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış diyen doğru söylemiş değil mi!

Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, ikinci iş yapan hekimlerin durumu için artık günleri değil saatleri saymaya başlamışsınız. Karşı taraf da bir takım eylemlere hazırlanıyor  umarız sağlık sistemimiz büyük yaralar almaz…

Sayın Serhan KOMBOS, hükümetle yaptığınız Mercedes anlaşmasından dolayı bir pişman olduğunuzu ve bir daha böyle sözleşmelere imza atmayacağınızı söylemeye başlamışsınız. Bu arada araçlardan sadece üç tanesi alınmış değil mi!

Sayın Reşat AKAR, uydu yayınlarının kalitesinin düşürülmesini yargıya taşıyacağınızı ve sonuna kadar da mücadeleye devam edeceğinizi söylüyormuşsunuz. Bu arada diğer basın kuruluşlarını karşınıza almayın deriz zira hepsi de sizin kadar şanslı değil…

Sayın Süleyman MANAVOĞLU, Şerife hemşirenin ölümü ile ilgili yapılan yorum ve haberler kamuoyunda infialle izleniyor! Bu yüzden en doğru açıklama sizden geleceği için bu konuda hassasiyet göstermeniz bekleniyor…

Sayın Bülent DİZDARLI, yaptığınız son açıklamalar kamuoyunda büyük yankı yaratınca bazı siyasi partiler adaylık için sıraya girmişler diye duyduk. Sizin bu konuda bazı kararlarınızın olduğunu demek ki daha öğrenememişler değil mi? Allah yazdıysa bozsun…

Sayın Mustafa EVLİYA, KTSYD’den kazandığınız binTL’lik paar ödülünü Kanser Hastaları Derneği’ne bağışlamanız herkesi duygulandırdı. Bu arada ne kadar mütevazi ve yardımsever olduğunuzu bir kez daha gösterdiniz tebrik ederiz…

Sayın Rasıh REŞAT, şu elma şekerli davetiye konusunda kaç gündür ayrıntı vermenizi bekliyoruz. Acaba gönderenler nasıl bir mesaj vermek istediler konuyu çözebildiniz mi yoksa mideye indirip olayı noktaladınız mı!