RÜŞVET ALANLAR KADAR RÜŞVETE İZİN VERENLER DE SUÇLUDUR?
Osmanlı vezirine sormuşlar; “Sen namuslu musun?”, diye. Vezir, “Bin altına kadar”, demiş. “Neden?”, diye sormuşlar. “Şu ana kadar o kadarını red ettim de ondan”, demiş. Bu sebeple; hiçbir insan sınanmadığı günahın masumu değildir
Bir toplumun büyüklüğü onun diktiği anıtlardan değil, sahip olduğu kaliteli insanlarda yatmaktadır. Adalet, sorumluluk ve insanlık bir bireyde bulunması gerekli olan ilkelerdir.
Uzun zamandır duyuyor biliyor ve ısrarla yazıyorduk. Belki utanırlar yada korkup vazgeçerler diyede örneklerle açıklıyorduk.
Mesela 31 Ekim 2022 tarihinde Yolsuzluk yapan kazanırsa halk kaybedecek adlı makalemde Türkiyede Ardahan'da halkın konuştuğu aşağıdaki olaydan bahsetmiştim.
Atatürk döneminde bir ilk okul öğretmeni okul kapısındaki üç mismardan (kapıyı tutan büyük demir çivi) birini çıkarıp kendi evinin kapısına çakmış.
İlkokul müfettişi bu olayı tepit etmiş. Öğretmen ihraç edilmiş ve bir yıl hapis yatmış. Adamı ''bir mismar için bir yıl hapis yatan öğretmen'' olarak tarif ederlerdi.
Belli ki okumamışlar . Yada daha doğrusu okumuş olsalarda dikkate almamışlar.Yolsuzluğun nelere mal olacağını eninde sonunda yapanın yanına kar kalmayacağını öğrenmemişler.
Şimdi yaşayarak öğreniyorlar!
Kişiliği gelişmemiş ve ahlaki değerleri olgunlaşmamış bir kişinin bir de mesleki yeterliliği zayıfsa ve böyle bir kişi bir de sistemlerin olmadığı olsa da işlemediği bir ortamda bilgi eksikliğini “kurnazlıkla” ve beceri yetersizliğini ise “kabadayılıkla” çözmeye çalışır. Ahlaksız davranışlara yönelir. Hırsızlık yapar, çalar ve yalan söyler.
Kaç kişi şu an evinde telaş stres içinde bilemiyoruz.Ülkeden kaçma planları yapanlarda olduğuna eminim.
Değer mi?
Meğer sokak aydınlatması için ödediğimiz vergiler.Emlak vergisi ,seyrüsefer ücretleri,her yıl katmerlenerek artan kimlik pasaporta ehliyete ödediğimiz vergileri.Sığınak fonuna, tabelalara ödediklerimiz .Stopajlarla devletin bizden aldığı vergiler ,hertürlü yiyecek içeceğe pula kitaba ödediğimiz dolaylı vergiler meğerse Devlete gitmiyormuş.
Şu bir gerçek ki devletin ensesine çöreklenmiş olanların çok geç başlamış olsada oradan sökülüp atılması adına yapılanlar halk için bir umut.
Çünkü bu memleketin en büyük sorunu yapanın yanına kalması bunun normalleştirilmesi ve ceremesini vatandaşın çatır çatır ödemesidir.
Umarım devam eder.
Yalnız bugünü değil geçmişte yarım kalmış bir şekilde unutulmuş dosyalarında açılması lazım.Rüşvet alanlar kadar buna izin verenlerde unutulmamalıdır.
Geçmişte Kıb -Teki , piyangolar birimini zarara uğratanlar ,milyonlarca lira değerindeki ilacın çöpe atılmasına sebep olanlar, Hellim dosyası ,T izinleri , akıllı sayaçlar ,Koop Süt,Aksa ile yapılan sözleşme ,Ercan ,KTHY ‘nı batıranlar devletin parası ile Marsilyaya tatille gidenlerden ve unuttuğumuz diğerlerinden de hesap sorulmalı.
Tam burada Neyzen Tevfik in o meşhur şiirini hatırlatalım;
Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler;
Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus! dediler…
Künyeni almak için, partiye ettim telefon
Bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler!
Toplumsal ahlakın bozulmaması için batılı ülkelerin halkları ,siyasetçilerin yolsuzluk yapmalarını çok yakından izlerler.Onlara müsaade etmezler.
Başlayan bu operasyonun bugünle sınırlı kalmaması önemli. Hangi yöntemle olursa olsun zarara uğratılan devlet ve kurumlardan zimmete para geçirilmesi ile kusur, ihmalleri yapanlar, buna ön ayak olanlar ,bunlar karşısında gerekli önlemleri almayan yetkililer, kim olursa olsunlar ve hangi dönemde görev yapmış olurlarsa olsunlar meydana gelen zararın telafisinden ilgili dönemlerdeki görevli ve yetkililerin tümü sorumlu tutulmalıdır.
Toplum vicdanı başka türlü tesis edilemez.
Son bir mesaj ve hatırlatmada eğer hala varsa vatandaşın kamudaki işini yapmak için rüşvet alan yada almayı düşünenlere;
Eski çağlarda gemi yolculuğunda batma riski belirirse gemide önemsiz eşya ve köleler denize atılırmış eski çağlarda. Korsan gemilerinde ganimet paylaşım mücadelesi başlarsa kaptan adaylarını ekarte edermiş.
Kaptan yola çıktığı yardımcı kaptanlara güvenmezse, onları rakip görürse iktidarını mutlak kılmak için görevden alarak tek yetkili adam haline gelir. Gemide yolculuk yapan aristokrat ve zengin nüfuslu yolculara dokunmayıp köleleri harcarmış.
En fazla şakşakçılığını yapan "biatsa biat ölümüne kadar koşulsuz itaat" diyen fanatik amigolarını da harcarmış.
İlahi bir önderlik payesi veren fanatik müritleri de satıyorsa gemi batıyor demektir.