DİKO’nun Rum Ulusal Konsey toplantısında sunduğu sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ve Kıbrıs Helenizm’inin korunması” temel ilkesine sahip yeni strateji belgesinin içeriği basına sızdırıldı.

Fileleftheros, DİKO’nun, iki günlük konsey toplantısında sunduğu “yeni kapsamlı strateji” önerisini özetle “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Korunması Stratejisi... DİKO’nun Kıbrıs Sorununda Yeni Süreçle İlgili Önerileri” başlığı altında aktardı.

DİKO’nun önerdiği yeni stratejinin temel ilkesinin, sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ve Kıbrıs Helenizm’inin Türk yayılmacılığından korunması olacağını” yazan gazeteye göre, DİKO yeni kapsamlı stratejinin Güney Kıbrıs’ın Türk tarafına karşı şu 4 avantajının önemini artırması gerektiğine inanıyor:

“1-Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemen devlet oluşu, 2-Kıbrıs MEB’inde hidrokarbon var olması, 3-AB üyesi ülke olma sıfatı, 4-Coğrafik konumu ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bölgede barış, istikrar ve kalkınma kutbu olması.”

DOĞALGAZDA ATAK, KIBRIS SORUNUNDA; MÜZAKERELERDE MUHAFAZAKAR, MÜZAKERELER DIŞINDA AKTİF İNİSİYATİF POLİTİKASI

Gazete haberinin devamında DİKO’nun önerisiyle ilgili şu ifadelere yer verdi:

“Kıbrıs Cumhuriyeti doğalgazda atak, Kıbrıs sorununda da müzakerelerde muhafazakar politika izlemeli, müzakereler dışında aktif inisiyatifler almalı.

Doğalgazda birinci öncelik MEB’deki doğalgaz yataklarının mümkün olduğunca çabuk değerlendirilmesi olmalıdır. Bu, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin diplomatik, siyasi ve ekonomik olanaklarını önemli ve belirgin şekilde geliştirecek bir gelişmedir. Bu amaçla yapılacak diğer şeyler yanında, Kıbrıs’ın savunma kalkanının (gemiler, radar, v.b. ile) iyileştirilmesi ve hükümet tarafından hazırlanıp bütün siyasi güçlerin imza atacağı, önümüzdeki 10 yılda yapılması gereken faaliyetlerle ilgili bir yol haritası belirlenmesi gerekir.

Kıbrıs sorununda müzakerelerin Haziran’dan önce başlaması kuşkuluysa da Kıbrıs Rum tarafı prosedürlerde esnek, ilkelerde istikrarlı olmalı, çünkü bugüne kadar tam tersini yaptık. Müzakerelerde tek taraflı tavizlere son verilmeli ve müzakerelerde sunulan tezler yeniden dengelenmeli. Anastasiadis-Eroğlu Anlaşması’nın olumsuz yönleri, Rum tarafının ilgilendiği ve Türk tarafının taviz vermesini gerektiren konular derhal gündeme alınmalı.

Müzakereler dışında alınacak inisiyatifler çerçevesinde AB’de Türkiye’nin üyelik süreciyle ilgili taktik geliştirilmesi gerekir. İngiliz faaliyetlerine cevap olarak, iki ülkenin ilişkilerine ve İngiliz üslerinin aldığı hizmetlere atıfta bulunan 2007 kararı harekete geçirilmeli. Rusya ile ilişkiler yükseltilmeli.” 
Editör: TE Bilisim