Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, "Kıbrıs sorununun çözümü müzakerelerinde Kıbrıs Türk ile Kıbrıs Rum tarafları arasındaki görüş ayrılıklarının büyük olduğunu ancak çaba gösterilmeye devam edilmesi gerektiğini" söyledi.

Fileleftheros gazetesinde yer alan söyleşisinde Kasulidis, Kıbrıs sorununun çözümü müzakereler, Türkiye’nin tutumu, doğal gazın çözüm çabalarına etkileri ve AB’nin rolü gibi birçok konuya ilişkin açıklamada bulundu.

Kasulidis, şu anda Kıbrıs sorununu oluşturan bazı temel konuların önerlinde olduğunu ve tarafların bu konulara ilişkin görüşleri arasında büyük uçurum bulunduğunu belirterek; “uzlaşı noktaları olarak adlandırılanların önemi konusunda tarafların görüşlerinin aynı olmadığını ve artık, büyük görüş ayrılıkları bulunan konuların ele alınmasının zamanının geldiğini” iddia etti.

Kasulidis, “görüş ayrılıklarının bilindik olduğu yönetim başlığının yanı sıra, artık görüş ayrılıklarının büyük olduğu toprak, güvenlik, göçmenler, garantiler ve devletin başkanlığı vs. gibi konuların da görüşülmesinin vaktinin geldiğini” savundu.

“Türk tarafı artık bizim için önem taşıyan konuları görüşmelidir” şeklinde konuşan Kasulidis, “ne olması gerektiğini biliyoruz. Ya Türk tarafı, Kıbrıs sorununun çözülebilmesi için bazı önemli tezlerini değiştirecek ya da Kıbrıs sorunu çözülmeyecek” ifadesini kullandı.

Kasulidis, Kıbrıs sorununun çözümünün AB’nin işleyişini bozmayacak şekilde olması gerektiğini ve bu konuda AB’den daha fazla bilgilendirmeye ihtiyaç olduğunu belirterek, “AB Kıbrıslı Türklere tavsiyeler vermelidir. AB, Birlikte işlevsizliğe yol açabilecek bir çözümden kaçınılmasını kendiliğinden ve çağırılmadan talep etmelidir. AB’nin üstlenmesini istediğimiz rol gelip bize avukatlık yapması değil sözüne ettiğim bu rolü üstlenmesidir” şeklinde konuştu.

“DOĞAL GAZ ÇÖZÜME TEŞVİK”

Kasulidis söyleşisinde, Güney Kıbrıs’ın sözde Münhasır Ekonomik Bölgesinde (MEB) keşfedilen doğal gaz yataklarına da değinerek bu doğal gazın Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik teşvik olabileceğini, ayrıca çözümden ileri gelecek ihtiyaçların finanse edilmesi için de bir araç olabileceğini savundu.

Söyleşisinde ABD ve Rusya’yla ilişkilere de değinen Kasulidis, ABD’yle ilişkilerinin bugüne kadar hiç olmadığı kadar iyi düzeyde olduğunu ve ABD’li yetkililer tarafından “stratejik ortak” olarak adlandırıldıklarını iddia ederek gerek kendi bakanlığı gerekse Rum Savunma ve Adalet bakanlıklarının bu ortaklığa içerik kazandırmak için çalışma yaptıklarını vurguladı.

Rusya’yla dostluk ilişkilerinin de devam ettiğini ifade eden Kasulidis, Güney Kıbrıs’ın AB üyesi olduğunu, AB’nin de Batı demek olduğunu belirtti ve Rusya’nın bunu kabullendiğini vurguladı.

“TERÖRİZM TEHLİKESİ BİZE DE DOKUNUYOR”

Kasulidis söyleşisinde, Kıbrıs’taki İngiliz Üsleri’nin Orta Doğu’daki operasyonlarda kullanılması konusuna da değinerek İngiliz Üslerinin, İngiltere’nin güvenlik ve savunma politikasına kolaylık sağlamak , destek olmak, iletişim ve gözlem amaçlı kullanılabileceğini ancak hiçbir komşu ülkeye saldırı mevzisi olamayacağını belirtti.

Güney Kıbrıs’ın daha önce Orta Doğudaki AB, Rusya, Kanada ve diğer bazı ülke vatandaşlarının boşaltılması amacıyla kullanıldığını ifade eden Kasulidis, ancak bu sefer mevzunun başka devletler değil bugüne kadar görülmüş en kötü terörist örgütün varlığı olduğunu vurguladı.

Kasulidis: “Eğer bu terörist örgüt Akdeniz kıyılarına ulaşırsa bizde tehlike altında oluruz. Bu örgütte Türkler de var. Eğer yarın öbür gün Türkiye’ye dönerlerse, işgal bölgelerine gelerek, her an faaliyete geçebilecek uyuyan bir örgüt kurmamalarını engelleyen nedir? Bu terörist örgüte karşı savaşa katkı koymalıyız ve katkı koymaya hazırız” şeklinde konuştu.

“BARIŞ İÇİN ORTAKLIK ÜYELİĞİNE HAZIRIZ”

Kasulidis, tüm bu gelişmelerin Güney Kıbrıs ile NATO arasında daha ileri işbirliğine gidilmesi umutlarını doğurduğunu ve NATO eğer terörizmle mücadeleyle ilgileniyorsa Güney Kıbrıs’ı da destekçisi olarak bulacağını ifade etti.

Kasulidis, hedeflerinin Barış İçin Ortaklık örgütüne üyelik olduğunu ancak Türkiye’nin buna karşı çıkmayı sürdürdüğünü belirterek Barış İçin Ortaklık örgütüne üyelik süreci başladığında bunu ABD’yle birlikte yapmaya çalışacaklarını, bu konuda ABD’nin taleplerinin NATO’yla aynı olduğunu savundu. 
Editör: TE Bilisim