Talat söyleşisinde özetle, Kıbrıs sorununa 2016 yılının sonuna kadar çözüm bulunmaması durumunda müzakerelerin, Güney Kıbrıs’taki seçim süreci ve Güney Kıbrıs’ın sözde Münhasır Ekonomik Bölgesinde (MEB) doğal gaz arama çalışmaları başlamasına Türkiye’nin tepkisi sebebiyle sona ereceği iddiasında bulundu.

Talat, çözüm müzakerelerde tüm konularda anlaşılması durumunda garantiler konusu yüzünden çözüme ulaşılamayacağına inanmadığını belirterek, “Türk askerinin çözümden sonra sadece Kuzey devletinin garantörü olması modelinin kendisini düşündürdüğünü, bu formülün uzun vadede bölünme uygulamalarına götüreceğine inandığını” ifade etti.

Garantilerin günümüzün koşullarına uygulanacağının kesin olduğunu, koşulların değişmiş olması sebebiyle uyumun şart olduğunu iddia eden Talat, geçmişteki tecrübelerinden ötürü Kıbrıs Türk halkına Türkiye askerinin olmadığı alternatif bir garantörlüğü sunmamın zor olduğunu belirtti.

Talat, Annan Planı’nda öngörülen 650 askerin kalmasının gerçekten bir tehdit teşkil edip etmeyeceği sorusunu da gündeme getirerek, bunun Kıbrıs Rum tarafınca reddedilmesinin akıllara Kıbrıslı Rumların başka planları olduğu sorusunu getirebileceğini vurguladı.

Talat ayrıca, garantiler konusunda önemli olanın müdahale statüsü olduğunu, müdahalenin ancak BM Güvenlik Konseyi kararıyla olabileceği şeklinde bir önerinin Kıbrıs Rum tarafına yapılması durumunda Kıbrıs Rum tarafının bunu kabul edeceğine inandığını belirtti.

Müzakere sürecinde bir yol haritası olması gerektiğini de ifade eden Talat, Kıbrıs Türk tarafının mülkiyet konusunda, “tazminatlar konusu gündeme gelmemesi için bazı taşınmazları iade etmeyi kendisi önerecek aşamaya geldiği” iddiasında da bulundu.

Editör: TE Bilisim