Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, Rusya ziyareti öncesinde, Alithia gazetesine Kıbrıs konusunda değerlendirmelerde bulundu.

Gazetenin “Tartışmalı Bölgelere Federasyon Çatısı (Şemsiyesi)… Federal Yönetim Altındaki Bölgelerin Statüsü Masada” başlıklarıyla manşetten ve iç sayfalardan geniş yer ayırdığı haberine göre, Kasulidis, “Omorfo’yla” (Güzelyurt) ilgili bir soruya karşılık, “bölgelerin federal yönetim altına konması olasılığını genel anlamda ihtimal dışında bırakmadığını, bunun bir fikir olduğunu, öte yandan özel statüye ilişkin başka fikirler olduğunu söyledi”.

Gazeteye göre, Kasulidis, herkese, önyargılı davranmamaları ve İsviçre’de meydana gelecek gelişmeleri bekleme çağrısında da bulundu.

Kasulidis’in “kartlarını açtığı” yorumunda bulunan gazete, tarafların İsviçre’ye hareketinde önce, Kasulidis’in de Rusya’yı ziyaret edeceğini yineledi.

Rusya hükümetiyle temaslarda bulunacak Kasulidis’in, Kıbrıs sorununun çözülmesi gerektiğini ve BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olarak Moskova’nın desteği konusunu masaya koyacağını yazan gazete, “Kasulidis’in sözlerini sakınmadığını ve prosedürlerin/süreçlerin, bir uzlaşma ürünü olacak çözüme yol açması gerektiğinden söz ettiğini” kaydetti.

Kasulidis’in, çözümün ekonomik sürdürülebilirliğinin önemine vurgu yaptığını da kaydeden gazete, Kasulidis’in, “Kıbrıslılar referandumda oy verirken, ilk kriterleri kendi güvenlikleri olacak” şeklindeki ifadesine de yer verdi.

Gazeteye göre, İsviçre’de yapılacak görüşmelerle ilgili bir soru üzerine Kasulidis, toprak konusunun ilk kez görüşüleceğini ve bu konunun neredeyse daha önce hiç ele alınmadığını dile getirdi.

İki tarafın çalışmasının ürünü ve haritalarla birlikte, özlü bir görüşmenin ilk kez gerçekleştirileceğini dile getiren Kasulidis, mutabık kalınması halinde bunun çözüme varılmasına ilişkin çabalar açısından önemli bir katkı teşkil edeceğini kaydetti.

Kasulidis, bunun, toprağın çözümünden şu veya bu şekilde etkilenecek olan herkesin beklediği bir şey olduğuna da dikkati çekti.

Rum kesiminin haritalar sunmaya hazır olup olmadığına ilişkin bir soruya karşılık ise Kasulidis, “evet, hepimiz konuyla ilgili olarak hazırız” yanıtını verdi.

Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis, “İsviçre’de Toprak’ın yanı sıra kapsamlı bir müzakere olacak gibi görünüyor. O halde bu başlık diğer bütün başlıklarla birlikte al-vere mi dahil olacak” sorusu üzerine şu yanıtı verdi:

“Al-ver ifadesi şeytanlaştırıldı. Baştan beri bütün müzakere, taraflardan birinin diğeriyle buluşma çabası içerisinde hareket etmesinden başka nedir ki? Bu etiketi yapıştırmayalım. Dört başlıkta da hala çözümsüz kalmış konular var. Müzakere grupları da orada olacak, zamanın tümünü müzakerelere bağlamış olacaklar ve her şeyi görecekler.”

İsviçre’deki zamanın esas kısmının toprak olacağını dile getiren Kasulidis, belirsizlikte bulunan başka konular da olduğunu ve bunların da ele alınacağını ifade etti.

Kasulidis, Şubat 2014’da ortak açıklamada da mutabık kalındığı üzere, bütün başlıklara çapraz bir şekilde bakılacağını, dolayısıyla herhangi bir başlık için, herhangi bir düşünce ortaya çıkabileceğini ifade etti.

Gazeteye göre Kasulidis, İsviçre’de ilk kez toprak başlığının ele alınacak olmasının haricinde, bu müzakereye son bir buçuk yıldır Kıbrıs’ta gerçekleştirilmekte olandan başka bir nitelik verilmemesi gerektiğine de işaret etti.

Türkiye’nin de orada olmayı isteyip istemediğini ise bilmediğini ifade eden Kasulidis, bunun BM’nin huzurunda bunca aydır Kıbrıs’ta olan müzakerenin aynısı olacağını ve bunun ne daha azı, ne de daha fazlası olacağına dikkati çekti.

“Bölgelerin federal yönetim altına konması durumu var mı” sorusuna ise Rum bakan, bunun bir fikir olduğunu, bununla birlikte özel statü ve benzeri şeylere ilişkin başka fikirler de olduğunu ifade etti.

Kasulidis devamla “bırakalım liderler müzakere etsinler ve gelişmeleri önceden tayin etmeyelim” ifadelerini de kullandı.

İsviçre’de her şeyin yolunda gitmesi durumunda, bunu beş taraflı konferansın mı takip edeceği sorusuna ise Kasulidis şu yanıtı verdi;

“Bizim için bu beş taraflı değil, çok taraflı bir konferanstır. Hiçbir zaman bileşimi konusundan bahsetmedik. Buraya ulaşmamız için, bu konferansın başarılı olacağından emin olmamız gerekir. Bunun başarılı olması için de her şeyden önce ön çalışma ve kuşkusuz (sürecin) son aşaması olacağından da ötürü, diğer bütün konuların da anlaşma mesafesinde olması gerekir. Toprak başlığının görüşülmesi büyük bir girişim olduğundan, bu çözüldükten sonra, çok taraflı bir konferansa gitmemiz için yol daha serbest olacaktır.”

Güvenlik ve garantiler konusundaki bir soru üzerine ise Kasulidis, “Türkiye’nin bu başlıklarda ortaya koyduğu tezlerle çözüm olabileceğini düşünmediğini” iddia etti.

“Vatandaşların hakları, federasyon konularının memnun edici bir şekilde çözülmesinin akabinde, Kıbrıs’ın artık tamamen bağımsız ve egemen bir devlet olması gerektiğini” öne süren Kasulidis, “Kıbrıs halkının, tam anlamıyla bağımsız ve egemen bir devlet olacağından hareketle, böyle bir sistemi (federasyon sistemi) öngören bütün güvencelerle birlikte, üniter devlet anayasasından federasyon sistemine gitmek için fedakârlık yapmaya hazır olduğunu” söyledi.

Rusya’ya gerçekleştireceği ziyaret konusundaki bir soruya karşılık ise Kasulidis, Moskova’nın Kıbrıs sorununun BM kararları temelindeki çözüm arayışını desteklemekte olduğunu dile getirdi.

Kendilerinin, iki toplumun da endişelerini karşılayacak olan bir güvenlik sistemiyle birlikte, çözüm bulunması gereğinden bahsetmekte olduklarını dile getiren Kasulidis, iki toplumdan hiçbirinin kendini güvensizlik içerisinde hissetmeyeceğini ifade etti.

Burada, iki mesele olduğuna da dikkati çeken Kasulidis, bunlardan birincisinin fiziksel güvenlik olduğunu ve muhtemelen bu hususta Kıbrıs Türk tarafının daha büyük endişesi olduğunu, çünkü küçük bir toplum olduğunu ifade etti.

Kasulidis, herhangi bir çözümde üzerinde mutabakata varılanların uygulanmasının da bir mesele olduğuna işaret etti.

Rum tarafının fiziksel güvenlik konusunda talep etmekte olduğu önerilerin, askeri rolden çok polis rolü olduğunu da dile getiren Kasulidis, askerlerin duruma göre davranmayı bilmediklerini ve dolayısıyla herhangi bir olaya orantısız tepki verilebileceğini söyledi.

Önermekte oldukları polis prosedürüyle birlikte, halkın fiziksel güvenlik endişesinin giderilebileceğini ifade eden Kasulidis, çözümün ekonomik açıdan sürdürülebilirliği konusuna da değindi.

Gazeteye göre Kasulidis, çözümün ekonomisi konusunda ne gerektiğine ilişkin araştırma yapmayı üstlenen uluslararası kuruluşların, gereken paraların, başlangıçta abartılı bir şekilde söylenenlere göre, çok daha az olduğu sonucuna vardıklarını belirtti.

Çözümsüzlükle ilgili düşüncesi konusunda ise Kasulidis, kısaca şunları söyledi;

“Bazı şeylerin sabit kalmadığı ve bizim lehimize işlemediği bir gerçektir. 2004 yılında yapılan tartışmalarda Omorfo (Güzelyurt) konusu yoktu. Sorun o zaman netti ve Omorfo iade edilecekti. Şu an ise konu masadadır.”

Taraflardan her birinin kendi ordusuna sahip olup olmayacağı konusundaki bir soruya karşılık ise Kasulidis, adanın dış tehditlere karşı güvenlik konularının federal konular olduğunu ve güvenlik konusunun federal hükümete ait olacağını ifade etti.

Ortak bir orduya sahip olunup olunmayacağı sorusuna ise, henüz bu hususta bir sonuca varılmadığı yanıtını veren Kasulidis, kendi fikrinin, bölgede ortaya çıkacak sorunlarla baş edebilmesi için küçük ve esnek bir profesyonel ordu olması yönünde olduğunu belirtti.

Ancak bunun tartışma altında olan bir konu olduğunu dile getiren Rum bakan, Türk ve Yunan Alayı’nın adadan ayrılıp ayrılmayacağı sorusu üzerine ise “hedefin, sıfır mevcudiyete yol açacak olan, adadaki yabancı askeri birliklerin varlığının sonlanacağı bir gün olduğunu” sözlerine ekledi.
Editör: TE Bilisim