Bir Avukat arkadaşla kahve sohbetindeyiz…

Sohbet dönüp dolaşıp ekonomik konulara geliyor!

“İçimde bir sıkıntı var uzun zamandır” diyor…

Hali vakti, geliri filan yerinde ama gelecek endişesi yaşadığını ifade ediyor!

Sık sık da ‘sen yabancı değilsin’ diyerek bir ayda kazandığı paraları alt alta koyup hesap yapıyor…

Gerçekten durumu çok iyi, ülke standartlarının üstünde!

Ama gelin görün ki işte mutlu değil…

Çünkü yarın ne olacağını bilmiyor hesap edemiyor!

Ya işler düşer de kazancım azalırsa endişesi hakim kendinde…

Ruh hali hiç iyi değil!

Uzun bir süredir devlette çalışan bir başka dost…

Aylık geliri orta düzeyin üzerinde!

O da sitem ediyor…

Devletten iyi bir maş alıyor, 2 evinden kira geliri var, ailesinin epey mal varlığı var ama ‘mutsuzum’ diyor işte!

Nedenini sorunca da cevap değişmiyor…

Gelecek endişesinden dem vuruyor!

Onun derdi başka;

“Ya devlet maaş ödeyemeyecek duruma gelirse ne yaparım” diye söyleniyor…

Bunu nereden çıkardığını sorunca da cevap gayet kısa ve net oluyor;

“Böyle giderse devlet maaş ödeyemeyecek duruma gelecek…”

Onun da ruh hali felaket!

İnşaat işleriyle uğraşan başka bir aile dostumuz…

Elinden telefon düşmüyor!

Onların da durumları standartların epey üstünde ama…

Öyle bir stres yüklenmiş ki üzerine nedenini sorduğumuzda açıyor ağzını yumuyor gözünü;

Bu memlekette hiçbir şey iyi gitmiyor…

İnsanlarla kontrat yapıp işe başlıyorsunuz sonra cayıveriyor!

Memlekette iş yapacak usta bulamıyor…

Parasıyla rezil oluyor!

Gerginliği hat safhada…

Sinir küpüne dönmüş sanki!

Kim bilir belki de satıp savacak ülkeyi terk edecek…

Devletin gerçekten bir devlet olduğu bir yere göçecek!

Onun ruh hali hepsinden daha berbat…

Bizim günümüzün yarısı neredeyse böyle dost sohbetleriyle geçiyor…

Haliyle bizim de ruh halimizin iye olacak yanı yok ya!

Ama burada önemli bir de tespitimiz var…

İnsanların geliri yükseldikçe şikayetleri o kadar artıyor!

Çünkü bu bir standartlar meselesi…

Yaşam standartlarından düşme endişesi hakim toplumun önemli bir kesiminde!

Yarın ne olacak korkusu…

İnsanlar elbette sadece kendilerini değil ailelerini hele de çocuklarının geleceğinden endişeli!

En kötüsü de…

Tünelin ucunda ışık görünmemesi!

Bundan daha berbat bir şey olabilir mi?

Gurur duyduk…

Böyle sıkıntılı günler yaşarken yüreğimize su serpen bir gelişme…

KKTC’de ilk kez bir kalp naklinin gerçekleşmesi!

Her ne kadar bir özel hastane bu konuda biraz da hazımsızlık yapıp olayı şikayet noktasına getirse de sağlıkta yaşanan bu önemli gelişme memleketini gerçekten sevenler için önemliydi…

Bu tür güzellikler fazla olduğu müddetçe de bu ülkeye olan güven artacak!

Bu olayı gerçekleştiren tepeden aşağıya kadar hizmeti geçen herkesi kutlarız…

Susamışız bu tür güzelliklere!

MERAKLI KÖŞE?

Yüzde 95 nerede?

KKTC turizminde tehlike çanları başladı…

Ekonomik sıkıntılar bu lokomatif sektörü de vurmuş olmalı!

Ama düşündüren şeyler de yok değil…

Yapılan araştırmalara göre Türkiye insanının sadece yüzde 5’lik kesimi KKTC’ye ziyarete gelmiş!

Düşündürücüdür bu…

Anavatan’da yaşayanların yüzde 95’i hala yavruyu ziyaret etmediyse yıllardan beridir sürdürülen turizm politikalarında bir sakatlık var demektir!

Niye Cuma günleri?

Kamuda çalışanlar arkadaşlar sürekli gündeme getirmemizi istiyorlar…

Cuma günleri diğer günlere göre dairelerde çalışanların bir çoğu hasta izinli oldukları için!

Maalesef ki yılların sorunu bu…

Öncelikle çalışanlara verilen sahte doktor raporları!

Sonra da çalışanların hafta sonu tatilinin de birleştirerek yurt dışı gezileri…

Böyle hastalığa can kurban!

Öldürmen mi gerekirdi?

Yüzsüzlüğün daniskası bir olay…

Adam karısını öldürmüş mahkemede diyor ki:

Gerçekleri bilseler ülkenin yüzde 80’ni ona hak verirmiş…

Ne mantık ama!

Tamam bu bir kıskançlık cinayetidir ama…

Bir insanın ölümü de senin ellerinde olursa çok da normal değilsin demektir!

MESAJ KUTUSU

Sayın Kudret ÖZERSAY, Ankara ziyaretinde sadece Kıbrıs sorunu ve doğalgaz mı konuşuldu yoksa ülke siyasetini yakından ilgilendiren yeni olası gelişmeler de masaya yatırıldı mı? Bu arada Çavuşoğlu’nun morali biraz olsun düzelmiş miydi acaba?

Sayın Bertan ZAROĞLU, bir parti başkanı hakkında ortaya attığınız iddiaların arkasındaysanız bunları milleti bir vekili olarak önce açıklamak sonra da yargıya taşımak da görevleriniz arasındadır. Aksi halde güvenilirliğiniz sarsılır bilesiniz!

Sayın Merter REFİKOĞLU, siyasilerin hemen tüm kurumların üzerinde baskı kurdukları zaten yıllardır bilinen bir gerçek ama bunların isimlerini ve yaşanan olayları deşifre etmezseniz çok da bir kıymeti kalmayacaktır değil mi?

Sayın Serdar DENKTAŞ, mahkemeye yatırılan teminat paralarının geri ödenmesinde sıkıntılar yaşandığı üzerine şikayetler gelmeye başladı. Hazinenin durumu bu kadar mı kötü de paraların geriye dönüşü olmuyor!

Sayın Aytaç ÇALUDA, bu sıralar Çalışma Bakanlığı ve icraatlarını hedef yaptığınıza göre acaba diyoruz bunun çok öze bir nedeni olabilir mi? Bu sıralar kahve falları üç vakte kadar devletten bir beyaz kağıt geleceğini mi gösteriyor dersiniz?

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, ilkokul ve okul öncesi öğrencilere artık günlük süt verilmesi bakanlık döneminizde yaptığınız en iyi icraat olarak anılacaktır. Umarız devamı gelir ve devlet okullarına duyulan güvensizlik de ortadan kalkar…

Sayın Asım İDRİS, yeni eğitim yılı için çok ciddi transferler yapacağınıza dair bir takım duyumlar almaya başladık. Eğitim camiası büyük merak içinde bakalım transfer listesinde hangi önemli isimler yer alacak?

Sayın Dimağ ÇAĞINER, turizm sektörü en zor günlerini yaşarken bazı işletmeler de kapıya kilit vurmayı ya da tırnakları ile hayata geçirdiği işletmelere yurt dışından müşteri arıyor. Artık hükümete karşı biraz daha sert olmanız bekleniyor…

Sayın Zeki ÇELER, dün 23 Nisan münasebetiyle koltuğu bir süreliğine çocuklara devrettiniz ama birileri var ki o koltuğu ele geçirmek için tüm gücünü ortaya koymaya başladı, hatta bu koltuğu garanti altına bile aldı bilesiniz!

Sayın Ergün OLGUN, UBP’de çatı adayı projesi gerçekleşmezse Cumhurbaşkanı adayları arasında isminizin konuşulmaya başladığını biliyor muydunuz? Onun için her türlü gelişmeye hazır olmak gerekir değil mi?