Rahmetlinin kemikleri sızladı mı?

DP Parti Meclisi’nde havaya kaldırılan kırmızı kartların sırrı çözüldü…

Kırmızı kartlar meğerse UBP’ye gösterilmek için hazırlanmış!

Bir çeşit intikam yani…

UBP, erken seçime giderken ortağına danışmadı, DP de böyle bir yöntemle sonuçta intikamını almış oldu!

Siyasette intikam almak ne kadar doğru sonuçlar doğurur, bunun ileride bir de tersi olabilir mi artık bunları da önümüzdeki süreçte hep birlikte yaşayacağız…

DP Parti Meclisi’nin ezici bir çoğunluğu 4’lü hükümetten yana tavır koyduysa da bunda en büyük pay kesinlikle genel başkanlarındadır!

Şimdi sorumluluğu çok daha büyüktür, bunun altından kalkıp kalkamama da yeni dönemde kendisini gösterecektir…

Bizde siyaset ne yazık ki profesyonel yapılmıyor…

Kurumsallık ise hiç yok!

Duygusallık ön planda olunca da ortaya ilginç şeyler çıkıyor…

Örneğin DP’nin 4’lü koalisyondan yana tavır koyması!

Perde gerisinde öyle acayip şeyler yaşanmış ki…

Serdar Denktaş’a karar verilmeden önce şunu bile söyleyerek baskı altına bile almaya çalışmışlar;

“4’lü koalisyon yaparsan babanın kemiklerini sızlatırsın…”

Merhumu bile karıştırmışlar bu işe!

Rahmetlinin bu konuda niçin kemikleri sızlasın ki?

CTP, HP ve TDP buraya uzaydan gelen partiler mi, ya da bulaşıcı hastalık mı taşıyorlar da Rahmetli Denktaş’ın yattığı yerde kemikleri sızlasın!

Bu konuda tabi ki Serdar Denktaş da cevabını esirgememiş ve soruyu patlatmış:

UBP, CTP ile hükümet kurduğunda babamın kemiklerinin sızlayıp sızlamadığını siz düşündünüz mü?”

Başka ilginç bir görüş daha;

Serdar Denktaş kumar oynadı ve bütün siyasi birikimini 4 rakamına bastı…

Soruyorlar ‘peki dörtlü hükümet başarısız olursa ne yapacak’ diye!

Eh artık o da onun sorunu olsun…

Biz buna olmak ya da olmamak diyoruz!

Başarılı olursa siyaset hayatı yükselerek devam eder…

Şansı var çünkü şu anda kabinedeki en tecrübeli siyasetçilerin başında geliyor!

Başarılı olmazsa da zaten bunun bir bedeli olacak, kapar partisini evine çekilir…

Bu iş ömür billah sürecek değil ya!

Sonuçta halkın iradesi neyse odur…

İnandığını getirir, inanmadığını ve bıktığını götürür!

Bu bir demokrasi gereğidir…

Bu işten aslında gerçek UBP’liler değil de UBP’den rantı götürenler çok gocundu…

Çünkü birçok partili de bir süre muhalefette kalmayı yeğliyordu!

Yaşadığı tüm sıkıntılı döneme rağmen halkın seçmenin yüzde 35’inin oyunu almayı başaran bir parti vardı…

Diğer partiler diretti ve UBP’yi iktidarda görmek istemediklerini açıkladılar!

UBP’nin istenmeyen yerde ne işi vardı ki?

Pek ala bir süre kabuğuna çekilebilir, yeniden yapılanma dönemine girer ve şimdikinden çok daha güçlü hale gelerek ilk genel seçimlerde bunun sonuçlarını görebilirdi…

Haliyle bu süreçten sonra da bunu mutlaka yapmalı!

Kenara çekilip seyretmeli;

Seçimden çok da başarıyla çıkamayan 4 partinin kuracağı hükümeti yakın takibe alıp ona göre siyaset geliştirmeli…

Bunu yaparsa ne ala!

Yok, aksi olur da iç karışıklı tercih ederse bunun da elbet bir bedeli olacaktır…

Dörtleme…

“Kuzeyi, Güneyi, Doğusu, Batısı, içerisi, dışarısı… Herkes, kurulacak hükümeti dört gözle beklemeye başlamıştı. Bu seferki hükümeti kurmak, basit bir dört işlem sorusunu çözmeye benzemiyordu. En nihayetinde, birileri yine dört ayak üzerine düşmüştü, ama siyasette hem tecrübe hem de şans yok muydu? Birileri de koalisyon görüşmeleri sürecinde arkayı dörtleme telaşına düşmüş, seçimlerden önce takındıkları dört başı mamur tavırları unutuvermişlerdi bile. Bu hükümetin de dört dörtlük olmayacağı kesindi belki ama, yine de bir yenilenme umudunun yeşermesine yetti ülkenin dört bir yanında. Bundan dolayıdır ki, bu dörtlemeyi yapanların, zafer sarhoşluğu ile dört köşe olmak yerine, belki de hiç olmadığı kadar dört elle sarılmaları da şart oldu tüm sorumluluklarına. Sorumluluklarını yerine getirirken adeta dört nala koşmaları gerekecek, çocuklarımız adına kaybedilen yılları telafi edebilmek için. Bunu yaparken de Mercedes’e mi binecekler yoksa başka araçlara mı, buna kendileri karar versinler ancak bu hayatta herkesin en nihayetinde dört kolluya bineceğini de akılarının bir köşesinde de tutacaklardır hiç şüphesiz. Ayrımcılığın ve adaletsizliğin dört duvar arasına hapsedildiği, adalet ve eşitliğin, paylaşımın ülkemizin dört bucağına yayıldığı, çocuklarımıza gururla ve alnımızın akıyla sunabileceğimiz, bir gelecek değil midir hepimizin hayali? Dört göz bir evlat için değil midir? O zaman? Artık konuşma değil, çalışma vaktidir.

Zaman ‘’DÖRT DÖNME’’ zamanıdır!..”

(Bir Okur)

Sadece Merak İşte?

4 aday kim?

UBP şu sıralar sessiz gibi görülüyor ama…

Öyle değil!

Ekim’de yapılması gereken kurultayın öne çekilmesi için düğmeye basıldı bile…

Hatta şimdilik genel başkan adayının adı konuşulmaya başladı!

Özgürgün’ün ise her türlü teklife açık olduğu söyleniyor…

İyi de eğer gerçekten de genel başkanlık için 4 aday yarışacaksa bunun da bir bedeli olacağını düşünen yok mu?

4 aydır maaş alamadığınız oldu mu?

Yeni Erenköy Belediyesi çalışanlarını içler acısı durumu…

Tam aydır maaş alamıyor evlerine ekmek götüremiyorlar!

Siyasilerden kaç tanesi bu insanları ziyaret edip sıkıntılarını gözleriyle gördü?

Birkaç bölge milletvekili o kadar!

Ya diğerleri?

Empati yapıp düşünsenize;

Evinize 4 aydır para girmediğini!

Denktaş niye vazgeçti?

Serdar Denktaş çok önceden açıklamıştı…

2020 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağını!

Ama önceki günkü parti meclisi toplantısında partili arkadaşlarına bu konuda bir açıklama yaptı;

“Artık aday filan değilim” diye!

İnanalım mı?

Yoksa bu konuda strateji mi değişirdi?

Ülkücüler nerede?

KKTC’deki ülkücü camia son günlerde fazlasıyla kendinden bahsettirmeye başladı…

Yaptıkları eylem ve söylemlere kimi kızıyor kimi destekliyor!

Ama bir şeyi unutmadılar mı?

Merhum Alpaslan Türkeş’in Lefkoşa Surlariçi’nde çocukluğunun geçtiği ev harabeden de öte bir görüntüye sahip…

Önünden geçerken insanın yüzü kızarıyor!

Biraz da böyle sosyal konulara eğilip ilgi gösterseler fena mı olur?

MESAJ KUTUSU

Sayın Fadıl ŞANVERDİ, AKP KKTC Gençlik Kolları Başkanı olarak önceki akşam bir televizyon programında yürüyüş yapan binlerce kişiyi terörist olarak nitelendirmeniz çok da hoş karşılanmadı! Daha işin başında böyle gerginliklere neden olacak açıklamalar yaparsanız sonunda bu işin içinden çıkamayabilirsiniz, bizden uyarması!

Sayın İbrahim BENTER, yeni hükümet döneminde en fazla merak edilen konuların başında sizin şimdiki görevinizde kalıp kalmayacağınız tartışılmaya başlandı. Biz kalacağınızdan yana tahmin yürüttük ama artık hiçbir şey garanti olmasa gerek değil mi?

Sayın Serdar DENKTAŞ, yani şu kırmızı kart işi epey yaratıcı bir konuydu. Bu arada partiliyi etkilemek için hiçbir girişimde bulunmadığını söylemenize kargalar bile güldü! Bazı gerçekleri kamuoyundan niçin gizlemeye çalışıyorsunuz ki onu anlayamadık!

Sayın Zeki ÇELER, sizin bakanlık konusu anladığımız kadarıyla en fazla tartışılan konuların başında gelecek gibi gözüküyor. Bu arada daha akan olmadan telefonlara bakmadığınıza göre epey sıkı çalışıyorsunuz demektir, hadi hayırlısı artık!

Sayın Sıla USAR, siz her ne kadar bakanlık istemeseniz de o gömlek artık sizin için biçilmişe benziyor! İlk birkaç gün zorlanabilirsiniz ama kısa sürede alışacağınızdan kuşkumuz yoktur! Bu arada hastanede birkaç güne kadar ilaç kalmayacak şimdiden önleminizi alın deriz…

 …

Sayın Mustafa AKINCI, Polis Genel Müdürünü defalarca arayıp cevap alamadığınızdan şikayetçi oluyorsunuz da hiç mi GKK komutanını direkt olarak aramayı akıl edemediniz şaşırdık doğrusu!

Sayın Hasan TAÇOY, UBP’de yapılacak olan kurultayda genel başkan adayları arasında olduğunuz konuşulmaya başlandı! Özellikle son televizyon programında bunun da mesajlarını verdiğiniz söyleniyor! Bu konularda zaman ve zemine çok dikkat etmek gerekir!

Sayın Ömer GÜR, Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığında tek aday olduğunuz kesinleşti gibi! Uzun bir istirahat sürecinden sonra böyle bir teklife olumsuz yanıt vermezseniz değil mi? Şimdi rtık çalışma zamanı, kim demiş bu ruh sizde yok diye!

Sayı Erhan ARIKLI, YDP’nin genel merkezini DP’nin eski binasına taşıdığınız bundan böyle partiyi yeni binadan yöneteceğiniz söyleniyor. Bakalım böyle yapınc DP’deki şans ileride size de gülecek mi? Hayırlı olsun…

Sayın Halil TALAYKURT, Yeni Erenköy Belediyesinde bir sorumluluk üstlenmiştiniz ama nedense her hangi bir gelişme yaşanmadığını üzülerek öğrendik. Eğen seçim telaşı bittiyse bir zahmet el atıverin bari de vatandaş tam 4 aydır evine ekmek götüremiyor!

Sayın İsmet AKİM, CTP, Kıb-Tek’i geri aldığına göre bu kurumun başına yine getirilip getirmeyeceğiniz merak konusu olmuş! Bu arada başka arkadaşların da adı geçmeye başladı gönlünüz varsa elinizi çabuk tutun deriz…

Sayın Sıdıka ATALAY, Lefkoşa’daki dev alış veriş merkezinin inşaatının halen durduğunu ve binaya müşteri aradığınız konusunda mesajlarınız geliyor. Bu arada umarız alacaklılarla aranızda bir sorun yaşanmıyordur!

Sayın Kenan AKIN, parti içinde 3’lü koalisyon olsun diye epey uğraş verdiniz ama sonuçta başaramadınız ve genel başkanın kararına uymak zorunda kaldınız! Siyasi olarak size ters gelebilir ama büyükler ne derse odur değil mi?

Sayın Ata TEPE, aktif siyasete artık tamamen veda ettiniz ve kendinizi yeni kuracağınız çiftliğinize adadığınızı duyduk! Doğayla baş başa kalıp üretmek varken siyaset yapmak da neyin nesi zaten, hayırlara vesile olsun artık…

Salın Temel BULUT, sizin konu tam da ibretlik bir konu haline geldi! Mazlumun ahını aldıkça işleriniz bozuldu ve şimdi bunun hesabını vermek zorunluluğu doğdu! Demek ki Allah’ın sopası yokmuş değil mi?