Milli irade, toplumsal varoluş ve bunlar gibi koca koca laflar ediyor, her gün demeçler veriliyor.

Fakat ne ilginçtir ki toplumun güçlendirilmesi, yetişmekte olan nesillerin ülkesine olan güveni, ülkesini ileriye taşıyacak donanımını düşünen yok.

Bas bas haykırarak milli demeçler verenler sanırım o koltuklarda da devletin başında da on yıllar boyu daha kalacaklarını düşünerek gelecek nesillerin önemini kavramak hususundaki bakış açıları buna göre şekilleniyor.

İki senedir bu çocukların okul ile alakaları yok ey arkadaş! Farkında mısınız değil misiniz bilmiyoruz ama özel dersler ve okul ile çözülmesi gereken pek çok uluslararası sınav hazırlıklarını özel olarak dıştan aldıkları destekler ile sağlıyor ebeveynler de çocuklarda.

Anlayacağınız vergisini ödediği eğitim hizmeti için dönüp bir de özelden hizmet almak için yeniden para ödüyor…

Madem bu devletin göz göre göre kolaycacık kabul ettiği ve öğrencilerin olmadığı okullarda adına milli eğitim dedikleri bir etkinlik sunmanın daha kolay olduğu görüntüsünü sergiliyorlar; o zaman 1980’lerin popüler marjinal başlığını yeniden tartışmaya açalım:

“Zorunlu Eğitim Gerekli mi?”

Bu soru anlam kazanıyor hal böyle olunca.

Ben farklı kanallardan kendi çocuğumun eğitim ile ilgili hakkını kendim sağlıyorsam, o zaman devlet bu yapıyı sırtından atsın mı diyelim?

Eğer bizler çocuklarımızı özel dersler ile veya kendi çabalarımız ile belli bire bilgi birikimine eriştireceksek, öğrenme denilen eylemde sorumluluk aldığını iddia ettiklerini devlet yerine getiremeyecekse ne işe yarıyor ne yapıyorsunuz?

Keşke bununla da kalındaydı!

Üniversite için özel bir sınava katılacak olan tıp öğrencisi olmayı garantilemiş 18 yaşındaki bir çocuğumuza Covid pozitif tanısı konduktan sonra yaşananların bir tragedya sahnesine yaraşır maceralarından sonra belirsizlikle geçen iki koskoca günün ardından bir üniversitenin tıp alanındaki özel bir sınavına online olarak katılmaya hazırlandığını biliyor musunuz?

Ne yapalım diyeceksiniz ama bugün sağlık sistemimizin içinde bulunduğu durum, devletin doktor eksikliği nedeniyle sürekli ağlar modda yakarışları gibi ayrıntılardan da kurtulmak için gençler ile ilgili bu tür ayrıntılara özen gösterilmesi gerekmez mi?

KKTC’deki pek çok üniversitenin 1,5 sene boyunca ki bu da 3 dönme tekabül ediyor, düzeltemedikleri, öğrencinin devamından akademik başarısına kadar ölçümleyeceği beceremediği sistemler ile hizmet vermeye çalıştıklarını ve bu sistemsizliğin için meslek uzmanı olarak yetişecek birçok gencin okul ile ilişkisi olmadan diploma almış ya da almak üzere olduklarını biliyorsunuzdur.

Bunların ne denetlenmesi gündemde ne de konuya dair sorunların giderilmesi için adım atılması.

Zaten sorunların ne olduğu hakkında da herhangi bir çalışma yapılamadığını görmek için evliya olmanıza da filozof olmanıza da bilim insanı olmanıza da gerek yok. Apaçık ortada…

***

Eğitimden uzaklaştırılan her yaş grubundan çocuğun ve gencimizin ne acıdır ki yaklaşık 7 haftası kalmış eğitim öğretim sezona da başlayamayacakları, bununla ilgili sorunların giderilmesi için adımların sistemli ve etkili bir şekilde atılamadığı, atılamayan adımlar nedeniyle sorunların daha da karmaşıklaşarak kronikleşmiş olduğunu söylersek abartmış olacağımızı düşünenleri de duyar gibiyim.

Lakin biz görüyor, duyuyor, biliyoruz beyler!

Bu iş hiç iyi gitmiyor.

Kaybettiklerimiz bizim geleceğimiz.

Ha yok eğer her türlü ihtiyacımızı yollamasını beklediğimiz gibi anavatan uzmanları da yönetenleri de idare edenleri de yollar bize de bir şey olmaz diyorsanız o zaman tüm sözlerimi geri alıyorum.

Sadece pes diyorum…

Ki keşke bravo diyebilseydim!

DR. Çiğdem DÜRÜST