İşin başından toplum olarak şunu kabul etmemiz gerekirdi…

Salgın dönemi şaşalı bir dönem değil, fakirlik dönemidir!

Eğer gerçekten de toplum olarak fakirleşseydik çok da büyük sıkıntı yaşamayacak kaderimize dua edecektik…

Ama gelin görün ki herkes fakirleşmedi işte!

Özel sektör gümledi, çık sayıda iş yeri kapandı, binlercesi işsiz kaldı…

Kamu çalışanları ise her zaman olduğu gibi arkasını devlete dayadığı için hiç ama hiç etkilenmedi!

Eşitsizlik özel sektörü sadece maddi olarak değil manevi olarak da olumsuz etkiledi…

Devletin bu gibi durumlarda çok da arkasında durmadığını hissetti…

Devletine olan güveni sarsıldı!

Bu dönem özel ile kamu çalışanları arasındaki zaten var olan uçurum daha da büyüdü…

Tamam pandemi bir anlamda fakirlikti ama!

Özel sektör ve esnaf çökerken, diğer kesim mutlu mesut yaşamaya devam etti…

Geçen hafta Maliye Bakanı Dursun Oğuz ile yaptığımız söyleşide hayat pahalılığının dondurulmasını da konuştuk…

Kendince haklı şeyler söyledi!

Günü değil geleceği kurtarmak için çaba sarf ettiklerini ifade etti…

Kasası boş olan bir maliyenin başında olan birisi için gerçekten zor bir durum ama!

Hayat pahalılığının geleceği kurtarmak için bir süre dondurulması vatandaş için değil geleceği kurtarmak gelecek için endişe duymasını sağladı…

Böyle bir dönemde her türlü sendikal eyleme karşıyız, herkesten anlayış bekliyoruz ama bu kez sendikaların yapacakları eylem ve greve artık kızamıyoruz!

Tamam 4 ay daha hayat pahalılığı vermeselerdi…

Ama ta ki işler düzelinceye kadar!

Hükümet bunu çalışanların alacak hanesine yazsa ve günü geldiğinde ödeneceğini söylese bu kadar patırtı kopmayacak çalışanlar da gelecek endişesine düşmeyecekti…

Onun içindir belki ilk başta doğru alınan bir karar devamında fakirliği daha da depreştirecektir!

Sendikaların HP konusundaki eylem kararına kızamazken, sözümüz sağlık sendikasına değildir…

Çünkü onların derdi bambaşka bir şey!

Devlet hastanelerinde yaşanan hekim eksikliği için onlar da greve yapacaklarını duyurdular…

İstekleri yerine getirilinceye kadar da grevleri devam edecekmiş!

Belki ilk bakışta doğrudur, devlette hekim eksikliği vardır ama başka bir açıdan da bakmak gerekir olaya…

Bu memlekette hükümetler de dahil hiçbir otorite devlet hekimlerine söz geçiremiyor bu konuda denetim neredeyse sıfırın da altındadır!

Gelmiş geçmiş hiçbir sağlık bakanı biraz da siyasi nedenlerden dolayı bu konuda acizlikten öteye gidememiştir…

Lütfen birileri çıksın artık devlet hekimlerini mercek altına alsın!

Bunlar devletin hastanelerinde ya da sağlık ocaklarında kaç saat mesai yapıyorlar?

Hele de öğlen sonraları görev başında olan kaç tane devlet hekimi var?

Saat 12.00 civarı neredeyse büyük bir kısmı çil yavrusu gibi dağılıp kendi özel işlerinin başına koşturuyorlar…

Kendi klinik ve özel hastanelerinde çalışmaya devam ediyorlar!

Hem de yasala rağmen…

Devleti çalıyorlar ama devletin gücü onlara yetmiyor işte!

Bir de kalkıp hekim eksikliği gerekçesiyle eylem ve greve gidiyorlar…

Bu arada pandemi döneminde bir şeyi daha öğrenmiş olduk…

Salgın nedeniyle bir çok bakanlık rotasyon uyguladı ve çalışanların kısıtlamasına gidildi!

Doğru bir karardı bu…

Kim çalışan haftada bir kimisi iki kimi de görevine göre 5 gün işinin başındaydı!

Peki neyi öğrendik…

Demek ki az sayıda çalışan ile de devlet işlerinde yeterli olabiliyormuş!

Demek ki siyasiler yıllardan beridir devlet dairelerini siyasi rant için doldurmuşlar…

Ya da devletin bazı kesimlerinde çalışanlar hayati bir şekilde gerekliyken bir kısmı da hiç işe gitmese bile işler bir şekilde yapılabiliyormuş!

Şunu demeye getiriyoruz…

Hani devlet ve özelde çalışanlar arasında uçurumlar varken, aslında devlette çalışanlar arasında bile büyük haksızlık ve adaletsizlikler yaşanıyormuş!

Salgının bize bazı gerçekleri gösterdiğini de bir yerlere not etmek gerek…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ahmet VARIŞ, hekim ve sağlık çalışanlarına en fazla ihtiyaç duyulan böyle hassas bir dönemde eylem yapmak da nereden çıktı şimdi! Bir araştırın bakalım devlet hekimlerinin kaç tanesi tam mesai çalışıyor kaç tanesi öğlen olmadan kendi kliniklerinde ya da özel hastanelerde çalışmaya gidiyor! Ayıp denen bir şey var yahu!

Sayın Ersan SANER, Yeni Girne Hastanesi’nin ihalesinin iptal edilmesi için kim ya da kimler büyük uğraş verdi, kimler sizin kapınızı sürekli aşındırdı! Bakalım ihale iptal edilmesi kimin için düzenlenmiş artık hep birlikte göreceğiz değil mi?

Sayın Düriye Deren OYGAR, bir zamanlar Mağusa’da vaka sayısı neredeyse hiç yokken şimdi bu bölgenin liste başı olmasında takip sisteminin tamamen çöktüğünden olduğunu biliyor muydunuz? Bazı şeyler iyi gitmiyor ve bunun sorumluluğu da tamamen sağlık kurulunun sırtındadır, haberiniz olsun istedik!

Sayın Faiz SUCUOĞLU, Ankara ile ilişkilerde son günlerde büyük aşama kat ettiğiniz ve genel başkan adaylığı için önünüzde hiçbir engel kalmadığı yönünde haberler alıyoruz. Yine de son dakikaya kadar uyanık olmak gerek zira yine rica ve minnetçi birileri ile karşılaşabilirsiniz!

Sayın İsmet ESENYEL, parti içinde yapılan yanlış atamalar ve kararlar sonrasında daha fazla dayanamayıp DP’den istifa ederek siz de son noktayı koymuşsunuz. Demek ki artık bundan böyle kendinizi tamamen akademik hayata vereceksiniz, başınız da hiç ağrımayacak, bundan daha güzel bir şey olabilir mi?

Sayın Rasıh REŞAT, Meriç’te onlarca dönüm arazi üzerine başta zeytin ağacı olmak üzere çeşitli tarım ürünleri ekmeye karar vermişsiniz. Mesleğin tadı tuzu kaçınca en azınlar bir süre böylelikle kafa dinleyebilir doğayla baş başa kalabilirsiniz. Hayvansal ürünleri de denemekte yarar görüyoruz…

Sayın Resmiye CANALTAY, Karpaz ve civarında yol yapımı seferberliği başlatarak göreve geldikten sonra en önemli icraatınıza imza koymaya hazırlandığınız konuşuluyor. Umarız eski dönemlerdeki gibi başlayıp ve yarıda kalmaz, hadi bakalım hayırlısı…

Sayın Senih ÇAVUŞOĞLU, TRT’nin Bir Zamanlar Kıbrıs dizisinden memnun olmayınca babanızın anılarını kitaplaştırmak için karar ürettiğiniz hatta bunu belgesel olarak da yayınlama kararı aldığınız söyleniyor. TMT amblemli çakmağı bakalım nasıl işleyeceksiniz…

Sayın Koral ÇAĞMAN, sigortalıların uzun zamandır kullandığı sağlık karnelerini kullanımdan çıkararak bu konuda digital sisteme geçmeniz bakanlığınızın önemli bir icraatı olarak anılacaktır. Yeni başarılı kararlarınızı bekliyoruz…

Sayın Kemal Deniz DANA, Okal Koop Bank müdür ve yönetimini görevlerinden almanız ardından da polis soruşturulmasının başlanması özellikle Güzelyurt ve civarında büyük ses getirdi. Bakalım bu şirket kimlere ne kadar kredi vermiş ve bunların peşine düşmemiş sonuçları merakla bekleyeceğiz…

Sayın Mutlu ATASAYAN, Güzelyurt’ta bakan olmayınca adınız genel sekreterlik makamın için anılmaya başlandı. Parti genel merkezi adınıza sıcak bakmıyor ama bu konuda sürpriz yaşanabileceği söyleniyor…