Rum tarafı, 1968 yılında başlayan kesintiler yaşansa da 48 yıllık müzakere sürecinin<br /> her safhasında, adada bir anlaşma niyeti olmadığına tanıklık eden Kıbrıs Türk<br /> Halkını bu kez de yanıltmamıştır.<br /> Kaldı ki, Rum lider Anastasiades’in BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında özetlediği<br /> Cumhurbaşkanı Akıncı ile yürüttüğü 16 aylık çalışmaların ardından mutabakata<br /> varıldığını iddia ettiği konuları açıklarken çözümün önündeki engel olmayı ısrarla<br /> sürdüreceklerini bir kez daha tekrarlamıştır.<br /> Türk tarafının, Kıbrıs Türklerinin haklarını gözeten ancak Rum Halkının haklarını da<br /> dışlamayan adil, kalıcı ve yaşayabilir bir anlaşma arayışına rağmen, Rumların 48<br /> yıllık müzakere sürecinde böyle bir niyeti hiç olmadığı, olacağına dair bir ihtimal de<br /> görülmediği bilinen bir gerçektir.<br /> O nedenledir ki 2016 yılı başında bu konudaki öngörümüze dikkat çekmiş, müzakere<br /> sürecinin takvimlenmesini defalarca ve ısrarla talep etmiştik.<br /> 16 aydan bu yana sürdürdüğü müzakere süreci sonrasında çözümün ön şartı olarak<br /> ileri sürdüğü ve Kıbrıs Türk Halkı tarafından kabul edilemez taleplerini New York ta<br /> da yineleyen ve müzakere sürecine ilişkin takvimleme, hakemlik ve beşli konferansa<br /> karşı olumsuz tavır sergileyen Rum lider Anastasiades yine zamana oynamıştır.<br /> Kıbrıs Türk Halkı, New York zirvesinden ne mucize ne de “garantörlük kalkmazsa<br /> çözüm olmaz” diyerek efelenen Rum lider Anastasiades’e zaman kazandırılmasını<br /> beklerdi.<br /> Bütün bu gerçekler ortada iken hala daha halkımıza çözüm umudu pompalamaktan<br /> vazgeçilmelidir.<br /> Bilinmelidir ki, Kıbrıs Türk Halkı, haksız yere gasp edilen Kıbrıs Cumhuriyetinden<br /> nemalanma adına yıllardır ayak sürüyen Rumun insafına kalmış çözüme mahkum<br /> değildir.